Son imparatorun Afganistan çıkmazı

| Mehmet Yilmaz

ABD Başkanı Barack Obama, bu ayın başında ziyaret ettiği Moskova'dan önemli bir destek almayı başardı.

Nedir o?

-Taliban'a karşı sürdürülen savaş için işbirliği.

Bundan böyle Amerikan askerleri, silahları ve mühimmatları Rus toprakları üzerinden nakledilecek Afganistan'a.

Şüphesiz bu karar çok önemli.

Meseleye her iki devlet açısından bakıldığında şöyle bir manzara çıkıyor karşımıza.

ABD, geçmişteki Afganistan ve Pakistan politikalarının başarısızlıkla sonuçlandığını kabullenmiş oluyor.

Rusya da Taliban ve El Kaide tehdidini çok ciddiye aldığını beyan ediyor.

Hâlbuki iki devlet daha önce karşı karşıya gelmişti, Sovyet orduları 1979'da Afganistan'ı işgal ettiği zaman.

ABD, Pakistan üzerinden Afgan mücahitlere her türlü desteği vermişti.

Direnişe daha fazla dayanamayan Sovyetler Birliği de askerlerini 10 yıl sonra geri çekmek zorunda kalmıştı.

İşgal, Sovyet imparatorluğu için sonun başlangıcı oldu. Komünist sistem, hem askerî hem siyasî hem de ekonomik açıdan iflas edince dönemin süper gücü kısa zamanda dağıldı.

Afganistan yenilmez armadaya mezar oldu.

Büyük İskender'in devasa ordusunu ve Büyük Britanya Sömürge İmparatorluğu'nu yuttuğu gibi Sovyet askerlerini de içine çekip yok etti.

Eski başbakanlardan Gülbeddin Hikmetyar'a göre ABD, Afganistan'ın yuttuğu dördüncü büyük imparatorluk olacak.

Böyle bir ihtimal var mı peki?

Yakın gelecekte görünmüyor.

Ama...

Obama'nın işbaşı yapar yapmaz önceliği Afganistan'a vermesi böyle bir endişeyi taşıdığını açığa çıkarıyor elbet.

Peki, yeni Amerikan yönetimi geçmişten ders almışa benziyor mu?

-Hayır.

Neden?

Sekiz yıldır işgal altında tuttukları Afganistan'da problem olarak görülen meselelerin hemen hepsini yine güç kullanarak çözmeye çalışıyor çünkü.

Obama'nın 21 bin ilave asker gönderme kararı onlardan biri meselâ.

Diğeri de 2010 bütçesinde Afganistan'a ayrılan paranın ilk kez Irak için düşünülen miktarı aşması.

Ayrıca...

İnsansız savaş uçaklarının kullandığı Hellfire füzeleri için ayrılan bütçenin 2009 yılına oranla iki katına çıkarılması da gösteriyor ki ABD için öncelikli çözüm savaş.

Şurası muhakkak.

Hiçbir işgalci güç, adam öldürerek ya da insanları hapse atarak direnişi yok etmeyi başaramadı şimdiye kadar.

Nasıl bastırıldı direnişler genelde?

Tabii ki içlerinden bazıları saf değiştirdiğinde...

Afgan halkı 30 yıldır savaş halinde. Onlar için hayat tarzı artık, silahların gölgesinde yaşamak.

ABD'nin farkında olmadığı husus sanırım şu:

-Aralıksız devam eden savaş hâli, kendine has bir mantık silsilesi geliştirmiş bulunuyor Afganistan'da.

Nedir bu kuralların en önemlisi?

-Daima kazananın yanında yer alma becerisi.

ABD işgal ettiğinde Afgan halkının Amerikan askerlerine ve Hamid Karzai yönetimine bakış açısıyla bugünkü bakış açısı arasındaki fark da bunu teyit ediyor zaten.

Burada bir hususu vurgulamak lazım.

Taliban ve El Kaide tehdidini ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirilen işgal, Afganistan ve Pakistan'ı istikrarsızlığa sürükledi.

ABD, güç kullanarak ve kimi zaman sivilleri katlederek istikrarı sağlamaya çalıştıkça her iki ülkedeki yönetimlerin elini zayıflattı.

Afganistan'da ağustosta yapılacak devlet başkanlığı seçimleri öncesinde ABD'nin en çok düşünmesi gereken nokta burası sanırım:

-Bu kısır döngü nasıl kırılabilir?

Galiba Türkiye'nin önerilerini dikkate alması gerekiyor ABD'nin.

Tabii, bölgede kalıcı barışı sağlamak istiyorsa.

MEHMET YILMAZ, ZAMAN