Naumkin: Türk-Rus Kültür Merkezi’nin faaliyetleri Rusya için örnek

Rusya’nın başkenti Moskova’da faaliyet gösteren Türk Rus Kültür Merkezi yıllık mütevelli heyeti toplantısını gerçekleştirdi. 50’den fazla Rus ve Türk entelektüel ve iş adamının yer aldığı mütevelli heyeti toplantısında yıllık faaliyetler değerlendirildi.

İki ülke arasında kültür köprüsü kuran merkez 2014’de yüzden fazla etkinlik gerçekleştirdi. Rusya’da Türkçe Olimpiyatları, Türkiye’de Rusça Olimpiyatları, iki ülke kültürel faaliyetlerinin değerlendirildiği yuvarlak masa toplantıları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 3 Aralık Uluslar arası Engelliler Günü ve diğer önemli gün ve geceler faaliyetler arasında yer alıyor. Rusya’da engelli çocukların gözüyle Türkiye resim yarışması ise başta Rusya Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere Rus yetkililerin beğenisini kazandı. Moskova kent yönetimi 2014 faaliyetleri vesilesi ile Türk Rus Kültür Merkezi’ne Kültür Diplomasi ödülünü verdi.

Toplantıda konuşan Rusya Bilimler Akademi’sine bağlı Rusya Şarkiyat Enstitü’sü Başkanı Vitali Naumkin, kültür köprülerinin siyasi ve ekonomik ilişkiler kadar önemli olduğunu söyledi. Programda bir konuşma yapan Naumkin, “Bence aydın veya uzmanlar arasındaki diyalog, Türk ve Rus aydınların buluşması çok önemli olay. Çünkü böyle diyaloglar gerçekten de fazla olmuyor. Bizler hissediyoruz ki bu tür toplantılara ihtiyacımız var. Aramızda olan bazı hassas konular için bu tür açık diyaloglar lazım. Türkler ve Ruslar arasında böyle karşılıklı anlayış ve güvene dayalı diyaloglar arttı ve güçlendi. Bu buluşma da burada önemli rol oynuyor.” dedi.

Türk Rus Kültür Merkezi büyük faaliyetlere imza atıyor

Cihan Haber Ajansı’na değerlendirmede bulunan Naumkin, “Türk-Rus Kültür Merkezi, ikili ilişkilerin gelişmesine muazzam katkı sağlıyor. Çünkü bu merkez devlet kurumundan ziyade halkla, sivil toplumla ilişkiler içinde. Merkez sadece kültür değil bilimsel konularla, ayrıca kimsenin uğraşmadığı hayırsever çalışmalarda bulunuyor. Bu çalışmalara imza atıyor. Örneğin bugün burada özürlü çocukların anne ve babaları da var. Bu çocuklar daha önce merkezin organize ettiği çocuk ressam yarışmasına katılmıştı. Velileri ağlayarak merkezin çalışmalarından memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Bu tür insani çalışma ve organizasyonlar, ortak evlilik veya Türkiye’ye 4 milyon turist gitmesi kadar iki halkı yaklaştırıyor. Bilimsel çalışmalar, dillerin öğrenilmesi, strateji enstitüsünün kurulması, aydınların görüşmesi ve forumlar yapılması da çok önemli. Bence Türk-Rus Kültür Merkezi büyük faaliyetlere imza atıyor. Rusya ve Türkiye arasında kültür ve bilim alanında ilişkilerin artması ve karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türk Rus Kültür Merkezi’nin çalışmaları Rusya için örnek

Kültürel ilişkiler siyasi ve ekonomi ilişkiler kadar önemli olduğuna değinen Rus Akademisyen, “Kültür olmadan siyasi ve ekonomi ilişkileri kuramazsınız. Siyaset ve ekonomiyi canlı insanlar yapar, geliştirir. İnsanlar da bir birini tanıması lazım. Bunlar olmadan enerji konulu veya siyasi ilişkiler zor olur. Olsa bile eksik olur. Bence Rusya’da böyle bir merkez yok. Dolayısıyla bu merkezin eşi değeri yok. İkinci özelliği şudur: Burası aynı zamanda Rusya’nın kültür merkezi. Burada Rusya’nın da ünlü kültür, sanat, bilim isimleri ve akademisyenler yer alıyor, çalışmalara katılıyor. Rus-Türk kültür görüş alışverişi yapılıyor. Rusya’da Türk kültürü, Türkiye’de de Rus kültürü tanıtılıyor. Bu merkezin deneyim ve faaliyeti bizim Rusya kurumları için örnek teşkil ediyor.” ifadelerini kullandı.

Halkların dostluğu için halk diplomasisi çalışmalı

Soljenitsin Dom Russkogo Zarubejya Vakfı Başkanı Viktor Moskvin de yaptığı açıklamada, “Aydın Üniversitesi’nde yapılan Rusça olimpiyatı mükemmel bir organizasyondu. Olimpiyata Rusya’dan ünlü isimlerin katılımı fazlaydı. Ünlü sanatçı İosif Kobzon, Dostoyevski Vakfı Başkanı Prof. İgor Volgin ve başkaları. Türkiye’nin Rusya’ya elini uzatması ve Rusya’nın bu eli kabul etmesi gibi yaşanan bu manzara güzel. Medyada iki ülke arasında imzalanan dev ekonomi anlaşmaları görünce bunların iki halk arasında güzel, samimi ve iyi ilişkiler zemininde imzalandığını unutmamız lazım. Bu iki toplum köprüler kurmaya her zaman hazır. Dolayısıyla Moskova Türk-Rus Kültür Merkezi’nin faaliyetleri çok önemli ve çok boyutlu. Köprülerin kurulması için iki halkın gençleri arasında ilişkilerin oluşturulması ve işbirliği çok önemli. Rusya ve Türkiye yüksek eğitim kurumları kendi aralarında faal işbirliği yapmalı. Karşılıklı olarak öğrenci değişimi yapılmalı. Türk-Rus Kültür Merkezi’nin düzenlediği böyle etkinlikler gibi çalışmalar yapılmalı. Rusya ve Türkiye’de yarışmalar, olimpiyatlar organize edilmeli. Masraf olabilir, ama bu etkinliklerin muazzam faydası ise daha önemli. Halklar arasında dostluğun olması için halk diplomasisinin böyle çalışması lazım.” önerisinde bulundu.

Türk-Rus Kültür Merkezi’nin, Rusya-Türkiye dostluk köprüsünün inşasında önemli rol oynadığına değinen Moskvin, “Köprü inşaatında bir çok faktör var. Türk-Rus Kültür Merkezi’nin faaliyetleri ise büyük dostluk köprüsünün bir bölümünü inşa ediyor. Bu merkez Rusya-Türkiye dostluk köprüsünün nasıl kurulması gerektiğine güzel örnek oluşturuyor.” şeklinde konuştu.

Toplumlar Merkez sayesinde kucaklaşıyor

Rusya ve Türkiye arasında sadece siyasi ve ekonomik değil, kültürel alanlarda da sağlam temellere dayalı ilişkilerin geliştiğine değinen Moskova Devlet Kültür ve Sanat Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Tatyana Kuznetsova da, “Türk-Rus Kültür Merkezi de bu ilişkilerin artırılması için önemli projelere imza atıyor. Merkez siyasi kurum değil, bu merkez toplumları kucaklaştıran kurum. Kendi kültürlerimizin zenginleştirilmesine katkı sağlıyor. Rusya ve Türkiye arasında siyasi, diplomatik ilişkilerin tarihi 500 yıl. Bu yıllarda savaşlar çıktı, sebebi de toprak tartışmaları. Ama bu savaşlar belli dönemlerde oldu. Dolayısıyla tarihimiz sadece savaşlarla değil, aynı zamanda kültürel, insani ilişkilerimizle de zengin. Türk-Rus Kültür Merkezi iki halk arasında dostluk köprüsünün iletişim bağlantısı gibi. Bu köprü üzerinden merkez önemli çalışmalar organize etti. Eğer bunlar olmasaydı ikili kültürel ilişkilerde önemli gelişmeler sağlayamazdık.” tespitinde bulundu.