Rusya ekonomisi gelecek vaadediyor mu?
İlk kez 2001 yılında ortaya atılan, BRIC ülkeleri terimi Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in ekonomik büyüme ve gelişme potansiyeline işaret ediyordu. Ancak günümüzde Rusya'nın bu gruba dahil edilmeyi ne kadar hak ettiği sorgulanıyor...
Kremlin'e bir kaç yüz metre mesafedeki Kızıl Ekim çukulata fabrikası, bir zamanlar Sovyet şekerleme sanayisinin medar-ı iftiharıydı. Şimdiyse Moskova'nın merkezinde ülkenin süper zenginleri için lüks bir site haline getirilmiş. Çevresindeyse gösterişli barlar, restoranlar var.
Bu manzara bir yönüyle, Moskova'nın 20 yıl içinde dünya komünizminin merkezi olmaktan çıkıp, dünyanın en çok sayda milyarderini barındıran kent haline gelmesini simgeliyor.
Günümüzde Kremlin, lüks oteller ve apartmanlarla, en pahalısından mücevherciler ve Batının lüks butikleriyle sarılmış durumda.
Kentin uzayıp giden trafik kuyruklarında BMW'lerin, Range Rover ve Bentley'lerin bini bir para...
Ama kimileri göre bu manzara illa da Rusya'nın diğer BRIC ülkeleriyle aynı kategoride olduğu anlamına gelmiyor.
BRIC grubunda Rusya'nın yeri
BRIC terimi ilk kez, Goldman Sachs'ın üst düzey ekonomistlerinden Jim O'Neill tarafından kullanılmıştı.
Amacı dünya ekonomisinde mistakbel büyümenin motoru olacak ülkeleri belirlemekti; bunların Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin olacağını düşünüyordu.
BRIC terimi de bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle doğdu.
Ancak Rusya'nın bu seçkin gruptaki yeri sorgulanıyor günümüzde.
HSBC bankasının Moskova bürosundan baş ekonomist Alexander Morozov önümüzdeki yıllarda Rusya'nın yüksek büyüme oranlarına sahip olamayacağı kanısında.
Morozov'a göre Brezilya, Hindistan ve Çin sanayileşmeyi sürdürme ve istihdamı artırma potansiyeline sahip, Rusya ise halihazırda tüm işgücünü harekete geçirmiş durumda.
Brezilya, Hindistan ve Çin'in nüfusundaki büyük artışlar işe aç bir genç ve eğitimli işgücü yarattı.
Rusya'nın nüfusu ise Soğuk Savaş ardından düşüşe geçti.
Bu ülkenin aşır sanayisinin kaderi de farklı değil.
Diğer BRIC ülkeleri sanayileşmeye neredeyse sıfırdan başlarken, Rusya'nın elinde Sovyet dönemindem kalma eski model ve ekonomik etkinliği düşük tesisler vardı.
Serbest piyasa ortamında bu tesislerin ayakta kalma şansı yoktu.
Hammaddeye dayalı ekonomi
Kimi yorumcular günümüzde Rusya'nın Çin'den ziyade Suudi Arabistan'la aynı kategoride olması gerektiği kanısında.
Örneğin hükümet, vergi gelirinin yüzde 40'ını petrol ve doğalgaz üretiminden elde ediyor.
Rusya şu anda dünyanın bir numaralı petrol ihracatçısı, doğalgaz ihracatındaysa ikinci.
Petro-kimya ve çelik sektörü de güçlü.
Ancak ülkenin altyapısı dökülüyor.
Milyarder Rus işadamı Alexander Lebedev, Çin'in altyapı yatırımlarını görünce ağzının açık kaldığını söylüyor ve 'bunlar bizde niçin yapılmıyor' diye soruyor.
Tabi ki, henüz kullanıma sokulmamış uçsuz bucaksız topraklara, devasa mineral yataklarına, nükleer enerji ve uzay teknolojisi de aralarında olmak üzere, mükemmel sektörlere sahip bir ülke olan Rusya tüm kozlarını tüketmiş değil.
Ama Rusya, Brezilya, Çin ve Hindistan gibi Batı'yı kendi oyununda alt edebilen genç, canlı ve hızla sanayileşen bir ülke mi diye sorulduğunda, şu anki manzara bu soruya olumlu bir yanıt üretmekten uzak.
Kaynak: BBC