Yıldız: Nükleer santrallerin riski, yıldırımdan ölme riskinden beş kat daha düşük

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, St. Petersburg Uluslar arası Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşmada nükleer santrallerin riskinin, yıldırımdan ölme riskinden beş kat daha düşük olduğunu söyledi.

Forum çerçevesinde "Nükleer Güç: Fukuşima Sonrası Bir Yıl" konulu oturumda ana konuşmacı olarak katılan bakan Yıldız, "Nükleer güç santrallerinin riski, hala yıldırımdan ölme riskinin 5'te biri kadar. Bu salonda bulunanların yakınları, akrabaları veya yakınlarından yıldırımdan ölen hiç kimse olmamıştır belki. Ama nükleer santralların riski, hala o riskin çok altında" diye konuştu.

Fukuşima'nın önemli bir kaza olduğunu ve herkesin ders alması gerektiğini ifade eden Yıldız, güvenlik sistemlerinin tekrar gözden geçirilmesinin zorunlu olduğuna değindi. Türkiye'nin bu doğrultuda adım attığını kaydeden Yıldız, "Hiçbir yatırımcı bütün o parasını riske edip de bu tür yatırımlara ciddi blok paralar koymazlar. O yüzden tabii ki herkes güvenliğini, deprem risklerini göz önüne almak zorundadır." ifadelerini kullandı.

Her tehdidin bir fırsat doğurduğunu da belirten Enerji bakanı, Çernobil kazasından sonra inşa edilen 144 nükleer santralde güvenlik sistemlerinin artırılmasını örnek gösterdi.

Taner Yıldız

Nükleer enerjiden vazgeçeceğini söyleyenler bu söylemlerinde samimi değil

Söz konusu kazadan sonra "bir kısım yapıların”, "Nükleer güç santrallerinin dünyada tamamen kapatılacağını" söylediğini, ancak böyle yapılmadığını dile getiren bakan, sürdürülebilir enerji politikalarının, sürdürülebilir kalkınmanın en önemli gerekçelerinden biri olduğunu, sürdürülebilir bir enerji yapısı oluşturmak için mutlaka stabil enerji politikalarını koruyup kollamak gerektiğini söyledi.

Bazı ülkelerin politikalarıyla ilgili farklı yorumlar yapılabileceğine değinen Yıldız, 26 adet 40 yaşını doldurmuş ve artık işletmesinin kapatılması zorunlu hale gelen nükleer santrallerden vazgeçmenin, nükleer güç santrallerinden vazgeçmek anlamına gelmediğini kaydeden Bakan, "Nükleer enerjiden vazgeçmek isteyen ülkelerden biri '2031 yılında ben, nükleer santralin faaliyetini durduracağım' diyor. Peki tehlikeliyse niçin şimdi durdurmuyoruz bunu? Böyle bir risk ve tehdit varsa niçin 2031 yılını bekliyoruz?" şeklinde eleştiride bulundu.

Mersin Akkuyu’yu 2071’de kapatacağız

İşin içine bakıldığında 2031 yılında kapatılacak santralin o zaman 40 yaşını dolduracağının ortaya çıktığını belirten Yıldız, "Hal böyle olunca, Rosatom ve Atomstroyexport ile yapacağımız nükleer santraller projesinin Mersin Akkuyu'da yani Akdeniz'deki yapacağımız proje için ben de hafif ironik olmak kaydıyla, 'Biz de bu santralimizi 2071 yılında kapatmayı düşünüyoruz' dedim. Bu, meramımı anlatmak açısından önemliydi." dedi.

Akkuyu gibi 3 santral yapılacak

Yıldız, şu anda dünya enerjisinin yüzde 13,5'inin nükleer santrallerden karşılandığını kaydederek, 4'er ünitelik, toplam 12 tane ayrı nükleer santral anlamına gelen 12 ünitelik santral yapmak istediklerini ifade etti.

Türkiye'nin, özellikle son 10 yılda yakaladığı performansla ciddi büyümeye girdiğini, enerji talebinin 2 katına çıktığını anlatan Yıldız, bu tür performans, tüketim eğrileri karşısında yapılacak en önemli kaynaklardan birinin, nükleer güç santralleriyle ilgili konular olduğunu vurguladı.

Türkiye'de iki santralin kurulmasının planlandığını kaydeden Yıldız, "Birisini Rusya ile yapacağız, bir diğerini ise şu anda görüşmelerini sürdürdüğümüz Japonya, Güney Kore, Çin ve Kanada... Buna farklı ülkeler eklenebilir, çıkartılabilir, bu bir müzakere süreci. Ama biz ikinci ve üçüncü bloku da yapmayla alakalı kararlılığımızı vatandaşımızla, halkımızla şeffafça paylaşarak anlatıyoruz" diye konuştu.

Enerji Bakanı Yıldız, Çernobil'den sonra 144 santral kurulduğunu, Fukuşima'dan sonra yapımına devam eden 63 santral bulunduğunu ve bunların 30 ayrı ülkede olduğunu kaydederek, dünyadaki nükleer güç santrallerinin yarısının  ABD, Fransa ve Japonya'da bulunduğunu belirtti.

Yıldız, "Turizmi tehdit eder denir, Louvre nehri üzerinde Fransa'da 14 tane santral var. Dünya koruma alanı içine alınmış olmasına rağmen, bunlar yapılabiliyor" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin de bir deprem bölgesi olduğunu hatırlatan bakan, "Fakat hayat bununla beraber devam etmesi gerekiyor, inanıyorum ki sürdürülebilir enerji için sürdürülebilir politikalar olması lazım ve Türkiye bu anlamdaki kararlığını koruyor" dedi.