Rusya kaynaklı muhtemel krizin Türkiye'ye faturası 5 milyar dolar
Rusya ekonomisi son 1 yıllık süreç içerisinde Ukrayna ile ortaya çıkan Kırım krizi sonrasında yaşanan gelişmeler yüzünden ciddi yara aldı.
Rusya’nın jeopolitik anlaşmazlıklar nedeniyle Batı dünyası ile arasının açılması ve sonrasında gerçekleşen ekonomik yaptırımlarla beraber Rusya ekonomisindeki sorunlar arttı.
Petrol fiyatlarının Haziran ortasından beri geriliyor olması da ciddi kriz endişeleri oluşmasına neden oldu. Nitekim 95 dolar Brent petrol fiyatı varsayımı ile 2015 yılında yüzde 0,0 büyüme bekleyen Rusya, son oluşan senaryolarda Brent petrol fiyatı varsayımını stres senaryolarında 65 dolara dayandırıyor. Aynı zamanda ekonomik büyüme tahminlerine baktığımızda da, 2015 için yüzde 0,8 daralma öngörüsüyle resesyon tehdidi olduğunu görüyoruz. 2010 yılını yüzde 5,1 ve 2011 yılını yüzde 5,2 büyüme ile kapatan Rusya ekonomisi, 2012 ve 2013 yıllarında yüzde 2,0 büyüme kaydetmişti. 2014 yılında ise büyüme oranı 3. çeyrek itibarıyla yüzde 0,7’ye gerilemiş durumda.
Rusya’dan yetersiz hamleler
Olası senaryolar Rusya ekonomisi için 2015 yılında kriz riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. Ekonomik yaptırımlar nedeniyle ciddi şekilde köşeye sıkışmış olan Rusya, yeni anlaşmalar kovalayarak kendine uluslararası alanda, özellikle de enerji pazarında yeni alternatifler yaratmaya çalışıyor. Diğer taraftan gerek Çin ile yapılan petrol ve doğalgaz anlaşmaları, gerekse de Güney Akımı projesini iptal ederek Türkiye üzerinden Yunanistan sınırlarında son bulacak yeni bir gaz akımı projesini hayata geçirmeye yönelik hamleler yapması, Rusya’yı kurtarmaya yetmeyebilir. Batı Dünyası’nın yaptırımları ve düşen petrol fiyatları nedeniyle ekonomisi zayıflayan Rusya, yeni satranç hamleleri yapmak durumunda ve tabii kendine yeni alternatifler yaratma peşinde. Rusya’nın hamlelerinin olası bir krizin önüne geçip geçemeyeceğini ise zaman gösterecek. Asıl odaklanılması gereken nokta, Rusya’nın olası bir krizde hangi ülkeleri yanında götüreceği ve özellikle de Türkiye’de bu durumun etkilerinin nasıl olacağıdır.
Avrasya ülkelerinde ekonomik risk
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya’nın bölge ve dünya siyasetindeki konumunu koruyabilmek için oluşturulan ve eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında ekonomik ve siyasi işbirliğini amaçlayan Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri açısından Rusya önemli bir ticari ortak. Bununla birlikte, Türkiye dış ticaretinde de bu ülkeler önemli yer tutuyor, toplam ihracatımızın yüzde 11’i bu ülkelere yapılıyor. Şu anda gerileyen petrol fiyatları Türkiye’nin cari açık ve dış ticaret bilançoları açısından olumlu gibi görünse de, ilerleyen süreçte Rusya kaynaklı bir krizin domino etkisiyle tersine dönebilecek dengeleri önümüze seriliyor. Çünkü Rusya krizinin coğrafya içerisindeki ülkeleri de negatif etkilemesi oldukça yüksek bir ihtimal.
Avrupa’da doğuya gidildikçe Rusya’ya olan bağımlılık artıyor. Özellikle eski Sovyet Cumhuriyetleri olan Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri açısından bu biraz daha rakamlarla ortaya konulabilen bir etki. Kırım’ı ilhakından sonra BDT’den çıkan Ukrayna’nın hali hazırda ihracatının yüzde 24’lük kısmını Rusya oluşturuyor. Diğer taraftan Rusya, Belarus’un ihracatında yüzde 33’lük pay ile ilk, Kazakistan’ın ihracatında yüzde 9’luk pay ile ikinci, yine Moldova ve Ermenistan’ın ihracatında sırasıyla yüzde 28 ve yüzde 19’luk pay ile ilk sırada yer alıyor. Dolayısıyla bir kriz ortamı bu ülkelerde bir domino etkisi yaratacaktır. Diğer yandan eski Varşova Paktı üyesi olan ülkelerde her ne kadar Almanya dış ticarette daha fazla ağırlık kazanmış olsa da, Rusya yaptırımlarından Avrupa’nın da olumsuz etkilenmesi, üçüncü çeyrekte Almanya ekonomisinin yüzde 0,1 ile hasbelkader büyümesi ve Euro Bölgesi’nin ekonomik zaafları handikap oluşturmaktadır. Bu da krizin menzilini genişletecek bir olgudur. BDT ülkelerinin kendi aralarındaki ticaret üzerinden birbirlerini olumsuz etkileyebilecekleri de göz ardı edilmemelidir.
Rusya krizi ihracatı olumsuz etkileyecek
Türkiye her ne kadar düşen petrol fiyatlarından şu anda olumlu etkilense de, bu düşüşün devamından sonra oluşacak kriz ortamında, artık bu durumun ekonomiye olumlu etkisi değil, komşu coğrafyadaki kriz fiyatlanacaktır. Çünkü dış ticarette zaten Euro Bölgesi’nde ekonomik toparlanmanın sekteye uğraması ve Orta Doğu’daki jeopolitik risklerden dolayı Irak’a olan ihracatın azalması handikap yaratmaktadır. Önemli bir ticari ortak olan Rusya’dan doğup, coğrafyaya yayılacak bir kriz bizim açımızdan da riskler yaratacaktır. Çünkü hem Rusya haricinde BDT’ye yaptığımız ihracat toplam ihracatımızın yüzde 7’lik kısmını oluşturmakta, hem de birçok şirketimizin faaliyette bulunduğu Türki Cumhuriyetler de bu riskten etkilenecek ülkelerin arasında bulunmaktadır. Rusya, Kazakistan’ın ihracatında yüzde 9’luk pay ile ikinci sırada yer alırken, Özbekistan’ın ihracatında yüzde 28’lik pay ile ilk sırada yer almaktadır. Kırgızistan’ın ihracatında ise Rusya yüzde 13’lük pay ile üçüncü sıradadır. Türk şirketlerinin yoğun olarak faaliyet gösterdiği diğer Türki Cumhuriyetler olan Azerbaycan ve Türkmenistan açısından Rusya önemli bir ticari ortak değildir. Ancak bu ülkeler ihracat gelirlerinin yüzde 80’den fazlasını petrolden elde etmektedirler. Bu da petrol fiyatlarındaki gerilemenin bu ülkeleri de sıkıntıya sokacağını gösteriyor. Aynı zamanda; Azerbaycan ihracatlarının önemli bir kısmını Euro Bölgesi’ne yaparken, Türkmenistan ise Çin’e yapmaktadır. Ekonomik büyüme açısından sıkıntı yaşayan bu bölgeler de Azerbaycan ve Türkmenistan’ın ihracatının olumsuz etkilenmesine neden olacaktır. Dolayısıyla ihracat gelirlerinin önemli bir kısmı petrol ve petrol gazı olan bu ülkelerde oluşabilecek sıkıntılar, Türk şirketlerinin faaliyetlerini de olumsuz etkileyebileceği için özel sektör üzerinden risk oluşturmaktadır.
Kriz, çevre coğrafyayı etkilerse ihracat gelirimizde 5 milyar dolar kayıp olur
Sonuç olarak; Rusya’dan doğabilecek bir kriz Türkiye için olumlu olmaz. Rusya’dan çıkacak sermayenin Türkiye’ye girmesi için özel bir hikayenin olması gereklidir. Türkiye’de cari açıktaki gerileme ve enflasyondaki gerileme beklentisi yoğun olarak petrol fiyatları üzerindendir ve bu faktör zaten kısmen fiyatlanmıştır. Türkiye’nin eski Doğu Bloku ülkelerine BDT dahil 2014 ilk 10 ayında 22 milyar 443 milyon USD, Türk Cumhuriyetlerine 6 milyar 135 milyon USD, Rusya dahil Bağımsız Devletler Topluluğu’na ise 14 milyar 205 milyon USD ihracatı vardır. Rusya’da yaşanabilecek kriz, Rusya’ya yapılacak ihracat ve turizm geliri üzerinden Türkiye’yi olumsuz etkileyecekken, Rusya’nın oldukça yakın ticari ilişkileri olduğu eski Doğu Bloku ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerine yapılan ihracat yoluyla da etkileyecektir. Ayrıca başta inşaat şirketleri olmak üzere bu ülkelerde faaliyet gösteren Türk şirketleri, olumsuz etkilenecektir. Rusya’dan başlayan krizin BDT ve eski Doğu Bloku üzerine yayılması halinde ise Türkiye’nin gelirlerinde yaklaşık olarak 5 milyar USD’lik bir kayıp söz konusu olabilir. Kısacası Rus krizi Türkiye için olumlu bir durum değildir.
Enver Erkan - ALB Menkul Değerler Analisti