Türkiye için bir fırsat mı?
Doğal kaynakların günümüzde ülkelerin ekonomileri ve etki edici dış politikaları üzerinde artan fonksiyonu düşünüldüğünde Türkiye açısından Hazar Bölgesindeki yeni gelişmeler önemli bir konumda bulunmaktadır. Bölgenin petrol ve doğalgaz kaynaklarını Avrupa pazarına ihraç etme ve bu amaca ulaşmada en ekonomik güzergahın Türkiye’den oluşu, Hazar Bölgesi ülkeleri ile geliştirilecek politikalar önümüzdeki dönemde Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefine ciddi katkı sağlayabilir.
Türkiye, AB ile belli seviyede ilişkileri koruyabilmesi halinde, Hazar Bölgesi’ndeki kaynakların Avrupa pazarlarına taşınmasında daha aktif bir rol alabilir. Coğrafi konum itibariyle ve Hazar bölgesi ülkelerinin bu konuda Türkiye’ye pozitif yaklaşımlarını Avrupa’nın enerji arz güvenliğinin sağlanmasındaki ihtiyaca yönlendirebilir. Avrupa ülkeleri açısından son yıllarda kritik bir konu haline gelen enerji arz güvenliğinde Türkiye’nin kazanacağı pozisyon, AB’ye üyelik sürecinde de daha etkili bir şekilde kullanılabilir.
Türkiye Hazar Bölgesi’nin doğurduğu fırsatları değerlendirebilirse uluslararası sorunlarının çözümünde sözü geçerli ülke statüsünü kazanacaktır.
Türkiye, Batı ülkelerine iletişim ve bürokrasi güveni vererek, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) gibi reel projeleri daha rantabl şekle sokabilir. Halihazırda ekonomik daralmalar yaşayan Türkiye, bu projelerle hem enerji nakil karşılığını alacak hem de Hazar Bölgesi’ndeki rezervlerin dünya pazarlarına transferini sağlayan merkez ülke pozisyonuna gelerek imaj düzeltmesi yapabilecektir.
Bu pozisyon ayrıca Orta Asya ve Transkafkasya ülkelerinin kültürel ve tarihi bağları olan Türkiye ile daha çok işbirliği yapmalarını ve karşılıklı ekonomik gelişmeyi sonuç vereceketir. Türkiye'ye bu tarihi sorumlulukta elbetteki ciddi görevler düşmektedir. Bir taraftan Türk milletleri ile ilişkilerinde karşılıklı güven ortamını oluşturmak zorunda, diğer taraftan da yeni Cumhuriyetlerle arasındaki coğrafi engelleri de hesaba katarak projeler üretebilmelidir. Türk Dünyası yakın tarihimizde yapılan diplomasi hataları nedeniyle bir bütünlük arzetmemektedir.
Enerji yönünden zengin bir bölgeye komşu olmasına rağmen yıllardır coğrafi konumunun getirdiği avantajı kullanamayan Türkiye, son yıllarda Hazar Bölgesi’nin doğurduğu fırsatları değerlendirebilirse ve enerji gibi stratejik bir değerin tranferini kontrolünde tutabilirse, uluslararası sorunlarının çözümünde sözü geçerli ülke statüsünü kazanacaktır. Aksi durumda, son beş yılda olduğu gibi hızla Orta Doğu’laşmaya devam edecektir.
HABERRUS