Trump, Zelenski'nin Tomahawk Füze Talebini Reddetti

HABERRUS - ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenski ile yaptığı görüşmede, uzun menzilli Tomahawk füzelerinin tedarikini reddetti.

Axios haber sitesinin kaynaklarına göre, "gergin" ve "zorlu" geçen görüşmede Trump, önceliğinin diplomatik çözüm olduğunu ve füze tedarikinin bu çabaları baltalayabileceğini iletti.

Görüşmenin Detayları ve Tarafların Tutumu

Kaynakların aktardığına göre Trump'ın görüşme sırasında "sert" olduğu ve "birkaç keskin açıklama" yaptığı belirtildi. Herhangi bir bağırma yaşanmasa da, diyaloğun "biraz duygusal" anlar içerdiği ifade edildi.

Ukrayna tarafının füze tedarikinde ısrar ettiği, ancak Trump'ın bu konuda esnek davranmadığı kaydedildi.

Yaklaşık 2.5 saat süren görüşme, Trump'ın "Sanırım bitirdik. Gelecek hafta ne olacağını göreceğiz" sözleriyle aniden sona erdi.

Tomahawk Konusunda Açıklamalar

Görüşme sonrası kamuoyu önünde farklı tonlar kullanıldı:

Zelenski, Tomahawk konusunun kamuoyunda tartışılmaması konusunda anlaştıklarını, ABD'nin eskalasyondan kaçındığını söyledi. Füzelere ilişkin iyimser olup olmadığı sorusuna, "Gerçekçiyim" yanıtını verdi.

Trump, bir gün önce gazetecilere yaptığı açıklamada, "Bize de Tomahawk'lar lazım. Stoklarımızı tüketemeyiz" demişti. Ayrıca, Ukrayna'nın teklif ettiği "Tomahawk karşılığında İHA" takasını ilginç bulduğunu ancak füzelerin tehlikeli bir eskalasyon yaratabileceğini vurgulamıştı.

Arka Plan ve Diplomatik Gelişmeler

Kremlin, daha önce yaptığı açıklamalarda, Tomahawk tedarikinin Rusya-ABD ilişkilerine "ciddi zarar vereceğini" ve barış umutlarını zayıflatacağını belirtmişti.

Trump, Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından önümüzdeki iki hafta içinde Budapeşte'de bir zirve yapma kararı almıştı. Bu gelişmenin Ukrayna heyetinde sürpriz ve hayal kırıklığı yarattığı belirtiliyor.

Zelenski, Beyaz Saray görüşmesinin hemen ardından Avrupa liderleriyle bir telefon konferansı yaparak durumu değerlendirdi.

Bu gelişmeler, Ukrayna'ya askeri destek konusunda ABD'nin temkinli yaklaşımını ve savaşın çözümünde diplomatik kanallara verdiği önemi gözler önüne seriyor.