İzmir Fuarı, KGB’nin deneme “poligonu” olmuş

Her yıl Ağustos ayında düzenlenen ve dünyanın çok sayıda ülkesinin katıldığı İzmir Uluslararası Fuarı’yla ilgili ilginç bir iddia Rusya’dan geldi. Rusya’da yayınlanan bir kitapta İzmir fuarının eski Sovyet istihbaratı KGB için iyi bir deneme “poligonu” olarak kullanıldığı iddia edildi. Fuarda Sovyetler Birliği standındaki görevli “tercümanlar” ve aynı zamanda KGB’nin Türkiye hattındaki genç ajanları çok aktif görev yapıyordu. Burası onlar için aynı zamanda Türkiye’yi tanıma ve öğrenme açısından iyi bir deneme poligonu idi. Kitapta KGB’nin Türkiye’ye göndereceği ajan adaylarını nasıl yetiştirdiği de anlatıldı.

Moskova’da yayınlanan ve Azeri bilimadamı  Prof. Dr. Musa Kasımlı’ya ait “SSCB-Türkiye: İlişkilerin Normalleştirilmesinden Yeni Soğuk Savaş’a Kadar” adlı kitapta, eski lider Josef Stalin sonrası ve 1980 yılına kadar ikili ilişkiler ele alındı. Eserde zaman zaman ikili ilişkilerde olumlu gelişmelere rağmen, Sovyet istihbaratının Türkiye’de aktif faaliyet gösterdiği belirtildi. Sovyet ajanları Türkiye’de “ustaca” faaliyet gösteriyordu. Özellikle askeri istihbarat GRU, sol örgütlere silah sağlıyor, onları terör faaliyetlerine kışkırtıyor ve uyuşturucu ve silah satışını kontrol ediyordu.

“KGB Türkiye-ABD ilişkilerini bozmak istiyordu”

KGB’nin amacı, ABD’nin Türkiye’deki tutumunu zayıflatmak, Türk-Amerikan ilişkilerini bozmak, Amerika’yı  Türkiye’den “atmak”, Sovyet sistemi ve Komünist propagandasının yapmak için gayrı resmi araçları kullanmak idi. Azeri akademisyenin iddiasına göre, Türkiye’deki görevli Sovyet diplomatları, SSCB’nin yardımıyla yapılan inşaat alanlarındaki Sovyet görevlileri ve Sovyet gazetecilerin çoğu KGB’nin gizli ajanı idi. Türkiye hattında görev yapacak elemanlar ise SSCB’nin Dağıstan, Azerbaycan, Kazakistan ve başka cumhuriyetlerden tercih ediliyordu.

“Türk Grubu”nda yer alan ajan adayları önce Moskova’ya yakın bir askeri kapmta eğitim alıyordu. Eğitimde şu dersler veriliyordu: KGB için başka insanları ajan yapmak, yabancı ülkelerdeki tesisleri inceleme, şifre çalışmaları ve özel teknoloji kullanma yöntemleri. Ajanların başta Türkiye olmak üzere dünya istihbarat kurumlarını ve tarihini iyi bilmesi gerekiyordu. Günlük 10-12 saatlik derslerde Türkiye tarihi, uluslararası ilişkiler, Türk kültürü, gelenek görenekleri ve edebiyatına daha ağırlık veriliyordu. Ajanların genel kütürünün yanısıra sporcu olması da önem arzediyordu. Ajanlara ayrıca aktör sanatcılığı öğretiliyor ve Türkiye hakkında filmler izletiliyodu, Türklerin tüm özellikleri, neleri sevdiğini ve neleri sevmediği anlatılıyordu. Ajanları, başka okullarda eğitim alan öğrenci kimliğinde Türkiye’den gelen bilimadamı ve şair, yazarlarla buluşturuyorlardı. Türk şairi Nazım Hikmet’le Rusya Şarkiyat Enstitüsünde defalarca yapılan görüşmeler bunun en güzel örneğini oluşturuyor.

İlk deneme İzmir Fuarı

KGB okulunun dördüncü sınıfında ajan adayları başka kimlik ve “üniversite öğrencisi” adı altında Türkiye’ye tercüman görevine gönderiliyordu. Bu bağlamda İzmir Uluslararası Fuarı KGB için iyi bir fırsat olarak görülüyordu. Azeri akademisyeni Kasımlı’ya göre, İzmir fuarı Sovyet istihbarat güçlerinin en fazla aktif olduğu mekanlardan biri idi. Burada KGB ajanları tercüman olarak görev yapıyordu. Sovyet standını ziyaret eden Türklerle ilişki kuran genç KGB ajanları herhangi bir bilgiyi dikkatsiz bir şekilde paylaşmıyordu. Bu denemeyi başarıyla geçenler daha sonra KGB’nin 1. Dairesi’nde özel sınava alınıyordu. Sınavda Türkiye tarihi, kültürü ve Türk halkının psikolojisi ve genelekleri soruluyordu. Sınav deneyimli KGB yetkileri tarafından yapılıyordu. Ve sonra da ajanlar çeşitli kurumlar görevlisi adıyla Türkiye’de göreve aktarılıyordu.

Fuad Seferov, Moskova, Cihan