Rusya’nın Suriye’de rejim değişikliği ile ilgili zor kararı - ANALİZ

Soğuk Savaş yıllarında önemli rekabet alanlarından biri olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da son on yıllık süreçte yeniden etkin olma yarışına katılan Moskova, “Arap Baharı” dalgasına hazırlıksız yakalandı. Tunus ve Mısır’da başlayan ayaklanmaların sonuca ulaşamayacağını düşünen Rusya, Libya lideri Muammer Kaddafi’nin muhalifleri alt ederek iktidarda kalmaya devam edeceğini öngörüyordu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde askeri müdahalenin yolunu açan karara çekimser kaldı. Beklenenden hızlı yaşanan değişim süreci Rusya’nın bölge ülkeleri ile olan enerji ve silah anlaşmalarını tehlikeye soktu. Kremlin şimdi bölgedeki son kale Suriye’de benzer bir senaryonun yaşanmaması için direniyor. Suriye lideri Beşşar Esed yönetiminin reform sürecinde gerekli adımları atmaması, muhalefete göre 3 bin 500’ü bulan sivil ölümleri Moskova’da kırılmalara neden oluyor.

Esed yönetimi “uzatmalı varlığını” uluslar arası destek anlamında Moskova’ya borçlu. Suriye’ye ulaşan devrim dalgasına karşı temkinli davranan Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nde askeri müdahale yolunu açabilecek yaptırım paketini Çin’le birlikte veto etti. Koalisyon güçleri ya da NATO şemsiyesi ile gerçekleşecek herhangi bir askeri müdahaleye izin vermeyeceğini açıklayan Moskova’nın Esed rejimine desteğini sürdürmesinde anlamlı gerekçeleri bulunuyor.

Rusya stratejik ortağını kaybetmek istemiyor

Rus gazeteci Maksim Şevçenko’ya göre 1950 sonrası Sosyalist devrimlerin merkez üssü Suriye idi. Tarihi ortaklık kolaylıkla bir kenara itilemez. Kommersant gazetesi dış politika uzmanı Maksim Yusin ise Suriye’de bulunan Rus deniz üssünün stratejik bir öneme sahip olduğunu, Esed rejiminin gitmesi durumunda Rusya’nın Ortadoğu’daki tek askeri varlığını kaybetmekle karşı karşıya kalabileceğini düşünüyor. Rusya sadece stratejik bir alanı kaybetmeyecek, aynı zamanda Kuzey Afrika’dan sonra milyarlarca dolarlık silah satışı yaptığı bir pazarı da kaybedecek.

Moskova devrimlerin yayılmasından endişeli

Moskovskiye Novosti gazetesi Dış Haberler Müdürü Yelena Suponina’ya göre ise Suriye’de yaşanacak bir devrim kötü örnek oluşturur ve sıra İran’a gelebilir. Ortadoğu’da radikal unsurların iktidara gelmesi “yumuşak karın” Kafkaslar’da istikrarsızlığa neden olmasından endişe eden Moskova, Amerikan senatörü John McCain’in Libya lideri Kaddafi’nin ölümünden sonra Putin’in endişelenmesi gerektiği ile ilgili açıklamalarına da tepkili. Suriye’de sorunun çözümünde uluslar arası hukuk ve diyalog çağrısı yapan Rusya Dışişleri Bakanlığı, batılı ülkeleri muhalefeti masaya oturmaması konusunda teşvik etmek ve silahlandırmakla suçluyor. Esed rejiminin Ortodoks Hristiyan nüfusa sağladığı imkanlar da Moskova’da olumlu değerlendiriliyor. Rusya Ortodoks kilisesi Patriği Kirill’in hafta başında gerçekleştirdiği 4 günlük Şam turunu da not etmek gerekiyor.

Moskova’nın Suriye politikasında kırılmalar var

Ancak Esed rejimi Moskova’nın elini güçlendirecek açılımlar yapmaktan hayli uzak. Özellikle sivil ölümlerin her geçen gün artması ve reform sürecinde somut ilerlemelerin yaşanmaması Moskova’da değişim yönünde seslerin yükselmesine neden oluyor. 18 yıldır kapısında beklediği Dünya Ticaret Örgütü üyeliğinde son aşamaya gelinmesi, Avrupa ülkeleri ile enerji ilişkileri açısından yeni köprüler kurulması, Avro Bölgesi’nde yaşanan mali krizin Rusya’da durgunluğu tetiklemesi, haftalar kalan parlamento seçimleri ve Mart 2012’de yapılacak devlet başkanlığı seçimleri Rusya’nın dış politikada risk almasına engel oluyor. Arap Birliği’nin Suriye’nin üyeliğini askıya alması ise Moskova’da şok etkisi yarattı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ilk kez Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Burhan Galyun’u dışişleri bakanlığı binasında kabul etti. Her ne kadar taleplere olumlu cevap verilmese de irtibatta kalınması temenni edildi.

Suriye’de Libya senaryosu ihtimali

Kommersant’tan Yusin, Esed rejiminin Çin ve Rusya ile birlikte anılacağını, ancak Suriye’nin geleceğinin Rusya’ya bağlı olmadığını savundu. Yusin, “Rusya süreci hiçbir şekilde etkileyemez. Arap Ligi’nin bile Suriye’nin üyeliğini askıya alması Moskova’nın politikalarını gözden geçirmesine neden oldu. Moskova’nın muhalefete kapı açması Rusya’nın aslında akıllı ve mantıklı düşünebildiğinin göstergesi. Gerçekleri tamamı ile göz ardı etmek mümkün değil. Moskova’da temaslarda bulunan Suriye Ulusal Konseyi temsilcileri güçlü bir muhalefet. Kukla değil.” değerlendirmesinde bulundu. Yusin’e göre Suriye yönetimi ülkede durumu düzeltebilecek gibi gözükmüyor. İç çatışma ve Libya senaryosunun tekrarlanma ihtimali var. Bu durumda koalisyon güçleri müdahalede bulunabilir ve Türkiye anahtar rol oynar.

Rusya’nın Esed rejiminin gidici olduğunu anlaması için en fazla iki haftalık süre tanıyan Rus uzman Suponina’ya göre, “Benim şahsi bakışıma göre Rusya’nın Suriye politikaları değişiyor. Muhalefeti kabul etmesi önemli bir format değişikliği. Bundan sonra da farklı adımlar görebiliriz. Rusya Esed için en azından 2014 tarihinin beklenmesini istiyor. Ancak bu mümkün değil. Rusya da kısa sürede yönetim değişikliğinin gerekliliğine inanacak.” Özellikle Rusya Devlet Başkanı Medvedev’in ABD Başkanı Barack Obama ile Havai’da gerçekleşen APEC zirvesinde Suriye konusunda ortak tavır belirleme çabalarını not etmek gerekiyor. Rusya askeri müdahale dışında yaptırım paketine olumlu yaklaşma ihtimali iki hafta öncesine göre çok daha yüksek.

Türkiye’nin politikaları tutarlı değil

Şevçenko’ya göre ise Rusya açısından iktidardaki isimden çok bu ülkeye yönelik askeri bir müdahale kendi içinde büyük riskler taşıyor. Türkiye’nin NATO ülkesi olarak Suriye’nin içişlerine müdahalesini yanlış bulduğunu kaydeden Şevçenko, “Suriye’den sonra sıra İran’a gelecek. Peki Türkiye İran’a karşı böyle bir savaş açılmasını istiyor mu? Türkiye İran’a karşı operasyonda yer alır mı?” sorularını yöneltiyor.