Çavuşoğlu’ndan Rusya seçim değerlendirmesi: Yol doğru, ancak gidilecek daha mesafe var
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) eski Başkanı ve AKP milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, 4 Mart Rusya Devlet Başkanlığı seçimleri öncesi Rus kamuoyuna önemli mesajlarda bulundu. Vedomosti gazetesi muhabiri Olga Proskurnina'ya konuşan Çavuşoğlu, Aralık ayında yapılan parlamento alt kanadı Duma seçimlerine değinerek, "Aralık ayında yapılan gösterilerin barışçı ve olgun karakterli olduğundan memnunuz. Bu olumlu bir belirti. Umarım ki AKPM’in tavsiyeleri dikkate alınır, çünkü devlet başkanlığı seçimlerine az bir zaman kaldı. Devlet başkanlığı seçimlerinin parlamento seçimlerinden daha iyi geçmesini ümit ediyorum" dedi.
Rusya'da seçimlerle ilgili mevzuatın iyileştiğini ve seçime katılmalarına izin verilen yedi siyasi parti arasında pratik bir yarışma olduğunu çok olumlu değerlendiren Türk parlamenter, "Televizyondaki tartışmalar da iyi bir gösterge. Ancak iktidardaki partinin (en baştan itibaren) bunda avantajlı olduğu belli. Seçim sürecinin tüm aşamalarında tüm siyasi partilerin eşit şanslara sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Biz bazı iyi değişiklikleri gördük ve aynı zamanda ciddi sorunların kaldığını vurguladık. Bu nedenle, “Bu, en iyi seçimlerdi” ya da “Bu, en kötü seçimlerdi” denilemez" şeklinde konuştu.
Muhabirin "Sizce Rusya’daki parlamento seçimleri sırasında neden AKPM’in gözlemcilerinin çalışması sınırlanıyordu? Gerçek sebep nedir?" sorusunu ise Çavuşoğlu şu şekilde yanıtladı: "Gerçekten de seçimlerin öncesinde heyetimizin çalışması sırasında bazı sınırlamalar oldu. Merkezi Seçim Komisyonu Başkanı heyetin üyeleriyle buluşmadı, dolayısıyla heyetin üyeleri yalnızca Rus siyasi partilerle ve gazeteciler ile buluşmak zorunda kaldı. Oysa seçim öncesinde heyetimiz Rusya’da daha önceki seçimler sırasında nasıl çalıştıysa şimdi de aynı şekilde çalıştı. Aslında bu bir gelenektir. Biz siyasi partilerin liderleriyle, Parlamento üyeleriyle ve Merkezi Seçim Komisyonu Başkanıyla, yani kim isterse onunla buluşuyoruz. Böyle buluşmalara yetkimiz var ve biz bu yetkimizi bütün ülkelerde kullanıyoruz. Heyetin çalışmasının sonunda basına açıklama yapmak da bir gelenektir. Su yüzüne çıkardığımız her şeyi açıkça söylemek zorundayız. İlgilendiğimiz şeyler, şeffaf bir çalışmadır. Ayrıca biz, Avrupa Konseyine üye olan devletlerin seçim prosedürlerini iyileştirmekte yardımcı olmaya da çalışıyoruz. Şu veya bu ülkenin makamlarının gerçek önlemler alabilmesi için biz bu işi seçimin yapıldığı güne kadar yapıyoruz. Heyetimizin çalışması böyledir. Biz hiçbir zaman seçim sürecine karışmayız, çünkü bu süreç Avrupa Konseyine üye olan ülkelerin iç işidir. Ve bunda bir anlaşmazlık oldu. Merkezi Seçim Komisyonu Başkanı heyetin çalışmasının hukuksal prosedürü hakkında birkaç olumsuz açıklama yaptıktan sonra heyetimizle buluşmadı. Bu kabul edilemez bir şey. Ben daha sonra ben Sayın Çurov ile St.Petersburg’da buluştum ve prosedürlerimizin tümünün anlamını ve heyetimizin çalışmasının hedeflerini anlattım. Ondan sonra Çurov, o zaman heyetimizin Moskova’da bulunan bazı üyeleriyle buluştu."
Umarım gelecekte bu tekrarlanmayacak
Rusya'da seçimle ilgili kendi tutumunu açıkça ifade ettiğine işaret eden Çavuşoğlu, "O sırada Moldova dahil bir dizi diğer ülkelerde seçimleri izledik. Ve ben Rusya’da seçimlerin en iyi organizasyonunu gördüğümüzü söyleyemem" dedi.
Muhabirin "Belki hatırlıyorsunuzdur, Devlet Duması’nın eski Başkanı Boris Grizlov 2003 yılında “Parlamento, tartışma yapılan bir yer değil” demişti" sorusuna şaşıran Çavuşoğlu, "Sahi mi? Yalnızca Duma’yı mı, yoksa bütün Parlamentoyu mu kast etmişti?... Ben Grizlov’un 2003 yılındaki söylediği sözleri takip etmedim. Çünkü o zaman politikada acemiydim, ben Milli Meclis üyesi seçileli henüz bir yıl olmuştu. Fakat şunu söyleyebilirim: Parlamento, yeri nerede olursa olsun, görüş alış verişi için en iyi bir platformdur. İşte bu nedenle biz parlamentoda çok partililik ilkesine bağlı kalınmasında ısrar ediyoruz ve bu ilke Avrupa Parlamentosuna üye 47 devletin tümünde geçerlidir. Sıradan insanlar, çıkarlarının bu yolla savunulmasını istiyor. Ve bu yaklaşım, milli parlamentolar, uluslar arası ve hükümet dışı örgütler ve üniversiteler olsun (görüş alış verişi yapılan) bütün platformlar için geçerli: Yani eğer serbest tartışma yoksa o platformun önemi düşüyor. Bu konuda işte bunları söyleyebilirim. Bu sorunun Rusya'da nasıl çözülebileceğini bilmiyorum. Umarım ki, Devlet Dumasının yeni Başkanı, Rusya Parlamentosunda havanın daha olumlu olması ve AKPM ile Duma arasındaki ilişkilerin çok daha iyi olması için çaba sarf edecek" yorumunda bulundu.
Vedomosti muhabiri "Türkiye parlamentosundaki özgürlük ne durumda? sorusuna AKPM eski Başkanı, "1923 yılından, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk tarafından kurulmasından bu yana, ülkemiz Batı topluluğuyla bütünleşme ve Batılı değerlere bağlılık politikasını seçti. Örneğin İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiye Avrupa Konseyi gibi Avrupalı kurumlara katılmaya başladı. Türkiye Avrupa Konseyi'nin kurucularından biridir. Ülkemiz 1960’lı yılların başında AB ile anlaşma imzaladı ve 1968’de AB’ye katılma dilekçesini verdi. Türkiye AGİT, NATO ve başka Batılı örgütlere üyedir. Böylece ben Türkiye’nin Avrupa standartlarına geçmekle ciddi başarılar kazanıp kazanmadığı sorusuna “evet” cevabı verebilirim. Ancak Türk politikacısı olarak “evet” diyemem. Tabii büyük, pek çok büyük ilerleme yaptı ve bunun için AB ile müzakereler başlattı. Bununla birlikte Türkiye’nin çok şeyler yapması gerekiyor. Umarım ki, yeni Anayasa ve (birkaç gün önce Başbakan tarafından imzalanan) hukuk reformuyla ilgili yeni yasalar paketi Türkiye’yi en iyi standartlara ulaşmasına yardımcı olur. Fakat yasaların ve daha başka siyasi kararların kabul edilmesi yetersiz. Gelenekleri değiştirmek gerek. Zihniyeti, polis, asker, yargıç ve savcıların zihniyetini değiştirmek gerek. Ben şunu kastediyorum: Yolsuzluklar ve işkencelerle mücadele konulu bir takım yasalar kısa zamanda kabul edilebilir, ancak buna ilişkisi olan kişilerin zihniyetini aynı şekilde kısa zamanda değiştirmek mümkün değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvurulara bakılırsa, Rusya’nın birinci sırada olduğu görülür. Daha bir süre önce Türkiye ikinci sıradaydı fakat geçenlerde üçüncü sıraya geçti, Polonya ikinci sırada. Ama bizim için bu kabul edilemez bir şeydir. Rusya’nın Avrupalı kurumlar ile bütünleşmek istediğini biliyorum. Tabii ki çifte standartlarla bizim karnımız tok. Ama maalesef bu çifte standartlar SSCB zamanlarında olduğu gibi Rusya’ya genellikle uygulanıyor. Fakat Rusya artık Sovyetler Birliği değil, yeni bir ülkedir. Ben Avrupa’da Rus politikasını destekleyen siyasi partilerin ve devletlerin bulunduğunu biliyorum. Ülkeniz için bunun olumlu yanı var ve Rusya açısından dış siyasi iklimin iyileştiği belli. Rusya Avrupa İnsan Hakları Anlaşması'nın 14. Protokolünü onayladı, bu, Avrupa Konseyi ile çok iyi işbirliği demektir. Fakat Rusya’nın geleneklerini ve zihniyetini değiştirmesi kolay olmuyor. Rusya doğru yoldadır, ama siyasi rejim olarak daha çok şey yapması gerekiyor" dedi.