Rum Bakan Rusya’da konuştu: Türkiye’den korkmuyoruz
Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la bir araya gelen Kıbrıs Rum Kesimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku-Markulli, adanın ekonomik bölgesindeki doğalgaz ihalesine Rus şirketlerinin de katılacağını belirtti.
Muhabirin, “Bölgede keşfedilen petrol ve doğalgaz rezervleri için mücadeleye Türkiye, İsrail ve başka devletler sürüklendi. Bu durum çatışmaya kadar varabilir mi?” sorusuna yanıt veren Rum bakan, Türkiye’den korkmadıklarını söyledi.
Rum Bakan, “İhalenin ilk turu sonucunda Kıbrıs’ın kıta sahasında çalışmaların gerçekleştirilmesi için ruhsatı Amerikan Global Energy şirketi kazandı. Bu şirketin sondaj çalışmaları sonucunda rezervleri 200 ile 280 milyar metreküp olan bir yatağın bulunduğu öğrenildi. Kıbrıs, Lübnan, Mısır ve İsrail’in öngörülen ekonomik bölgelerinde yapılan araştırmaya göre, bölgede 12,7 trilyon metreküp doğalgazın ve 5 milyar varil petrolün bulunduğu tahmin ediliyor. İhaleye katılmak için ABD, Kanada, Avustralya, AB ülkelerinden 29 şirket ve NOVATEK ile GPB adlı iki Rus şirketi dilekçe verdi. Dilekçeler bu yıl sonuna kadar bu amaç için kurulan bir komisyon tarafından incelenecek” şeklinde konuştu.
Kommersant’ın, “Ama Kuzey Kıbrıs Türkiye’nin yardımıyla alternatif bir çalışma yapma tehdidinde bulundu…” karşılığını vermesi üzerine Rum bakan, “Onlar istediklerini söyleyebilir. Fakat bu gerçek dışı. Böyle çalışmalar yapabilmesi için Türkiye’nin teknik araçları yok. İkincisi, Türkiye’nin her şeye rağmen bu yönde herhangi hareketlerde bulunması, kendisi için AB üyeliği süreci gibi ciddi sonuçlar oluşturacak” yanıtını verdi.
Türkiye’nin “tehditlerinden” korkmadıklarını belirten Kozaku-Markulli, “Biz bu doğal zenginliklerin işletilmesine başlıyoruz. Kıbrıs’ın hareketleri tümüyle Denizcilik Anlaşmasına uymaktadır. Bizi gerek AB üyesi ülkeler, gerekse Rusya dahil BM Güvenlik Konseyi üyeleri olmak üzere dünya topluluğu destekliyor. Türkiye yanız Kıbrıs’ı değil, kıta ekonomik bölgesinin işletilmesine ilgi duyan şirketleri de tehdit ediyor. İyi ki bunlardan hiç biri şantaja boyun eğmedi. Biz bu yönde ilerleyeceğiz, bu bizim egemen hakkımızdır. Ülkemizin birleşmesinden sonra bu zenginliklerden Kıbrıslıların tümü yararlanacak”” iddiasında bulundu.
Kıbrıs sorununa da değinen Rum bakan, “Ana sorun, Kıbrıs’ın kuzey kesiminin 38 yıldır devam eden işgalidir. O bölgede Türkiye’nin 45 bin kişilik ordusu var. Bugün Türkiye, Ada’nın yüzölçümünün yüzde 37’sini teşkil eden kesimini tam kontrolünde bulundurmaktadır. Bu, büyük yatırımlar aracılığıyla gerçekleştirilen ekonomik kontrol, o bölgeden 1974’te kovulan Kıbrıslı Rumların mülkiyetinin yasadışı olarak kullanılmasıdır. Üstelik Ankara gerek askeri gücü sayesinde, gerekse Ada’nın bölünmesinden sonra oraya yerleşen 300 bin göçmen aracılığıyla tam bir siyasi kontrol gerçekleştirmektedir. Bir federasyon temelinde sorunun çözümlenmesine razı olduk. Kıbrıs’ın eskiden tek (üniter) ülke olduğu dikkate alınırsa, bu bizim için zor bir uzlaşma oldu. Böylece biz devletimizin yeniden birleşmesini istedik. Tüm bu çabalarımıza rağmen Türkiye’nin hedefi, Kıbrıs’ın kuzeyinde bağımsız devletin kurulması kalıyor” iddiasında bulundu.