Rus akademisyenden Gezi Parkı ve Arap Baharı değerlendirmesi
St. Petersburg Orta Doğu Araştırmalar Merkezi Başkanı Gumer İsayev, Türkiye’de “Gezi Parkı” olayları ve Mısır’daki askeri darbe ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Cihan Haber Ajansı’na(Cihan) konuşan İsayev gelişmelerin Rusya’dan nasıl okunduğuna dair önemli ipuçları verdi.
Türkiye’de yaşanan gelişmelerin benzerlerinin Yunanistan, Brezilya ve Rusya gibi ülkelerde de yaşandığını, iktidar üzerinde baskı oluşturmak isteyen grupların toplumsal olayları kullandığını kaydeden İsayev, “Türkiye’de Ak Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı olan belirli bir çevre var. Protestolar demokratik bir araç olsa da, burada radikal unsurlar öne çıkıyor. Şiddet kullanıyorlar ve polisi de şiddet kullanmaya zorluyorlar. Böylece toplum şiddet sarmalına sürükleniyor. Gazi Parkı’nda her kesim vardı. Ben bazılarının dediği gibi ülkenin İslamlaşmasına karşı olan grupların hükümete tepki gösterdiği yorumuna katılmıyorum.” dedi.
Medya kasıtlı yayın yapıyor
Arap ülkelerinde yaşanan olaylara bakıldığında da medyanın aktif bir tavır aldığı ve kasıtlı olarak olayları çarpıtarak verdiğini kaydeden Rus akademisyen, “Libya olaylarını televizyondan izliyordum. Sürekli bombalama ve çatışma gösteriliyordu. Bölgede bulunan arkadaşımla görüştüğümde olayların çok farklı olduğunu anlattı. Yani medya kendisine göre bir resim çiziyor. İçini istediği gibi doldurarak, küresel anlamda kamuoyunu yönlendiriyor.” eleştirisi getirdi. Yerel basının yanı sıra CNN, BBC, El Cezire gibi uluslar arası yayın yapan medya kuruluşlarının farklı olaylardaki görüntüleri katıp karıştırarak toplumda istediği algıyı oluşturmak için çalıştığını kaydeden İsayev, “Muhalefetin mitingi olduğu zaman kameraya çekiyorlar, Ancak Erdoğan daha fazla sayıda insanla miting yaptığı zaman orada gazeteci göremiyorsunuz. Onlar sadece muhalefeti çekiyorlar. Aynı şey Libya’da da oldu. Televizyonda Kaddafi muhalifi mitingi gösterdikleri zaman, aslında bu Hindistan’daki bir mitingdi. Ve orda da Hintlilerin olduğu belirgin bir şekilde görülüyordu. Ancak bu önemli değil, insanlar bakıyorlar ve inanıyorlar. Bu yüzden şu anlaşılmalı ki, savaş bilgi ve iletişim alanında sürüyor. Bence bunu hem Türkiye hem de Rusya anlamalı. Zor olsa da, dünyaca etkili bir medya kuruluşu oluşturulmalı. Şu an sadece birkaç kanalın bilgi verdiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu gün sizi iyi gösterirler, yarın ise kötü. Ve bunun karşısında bir şey yapamazsınız.” değerlendirmesinde bulundu.
Gezi olaylarının arkasında köprü, havaalanı istemeyenler olabilir
Gezi olaylarının ilk başladığı zaman doğa koruma güdüsü taşıyan insanların orada olduğunu, ancak daha sonra iktidarın her türlü zayıflığını kullanmayı mazur gören ve iktidarı iyice zayıflatmak isteyen siyasi figürlerin de işin içine girdiğini vurgulayan Rus uzman, “Erdoğan’ın başlangıçtaki tavrını da doğru bulmadım. Bence buradaki olayları kullanmak isteyen farklı güçler var. Mesela üçüncü köprü, üçüncü havaalanı gibi projelere karşı olan lobiciler olabilir. O yüzden iktidar sahiplerinin aklıselim ile hareket etmesi ve zayıflıklarını kullanacak güçlerin her an hazır beklediğini unutmaması lazım.” tavsiyesinde bulundu.
Mısır nereye dönerse Arap dünyası oraya bakar
“Mısır kafasını nereye çevirirse, Arap dünyası oraya döner.” sözünü hatırlatan İsayev, “Arap ülkelerinde herkes Mısır dizileri izler, Mısır müziği dinler ve Mısır haberlerini takip eder. Mısır adeta ideolojik bir merkezdir. Afrika ve Asya arasında, Mağrip ve Maşrık’ı birleştirir. Son 10 yılda Mısır bazı tuzaklara düştü. Hayat şartlarının zorlaşması, ekonomik problemler ve diğer sorunlar bunu tetikledi. Tüm bu olanlar adım adım ülkeyi devrime götürdü. İç ve dış faktörlere çok fazla değinmemize gerek yok. Çünkü biliyoruz ki, her devrimin kendine has ekonomik, politik sebepleri vardır. Sonuçta her şey zorlaştı ve patlama ortaya çıktı. Tabi ekonomik zorluk, Mübarek’in çok yaşlı olması, oğlunun halk nazarında çok popüler olmaması, ordunun iktidarı liberallere bırakmak istememesi gibi birçok sebep de sayılabilir.” dedi.
Mursi, Erdoğan olamadı
Mübarek’in devrilmesinden sonra Mısırlıların hedefine ulaştığını, tarihlerinde ilk kez seçim yaptıklarını, Cumhurbaşkanını yani Mursi’yi seçtiklerini hatırlatan Rus akademisyen şu tespitlerde bulundu: “Ancak Mursi, Erdoğan’ın yaptığını başaramadı. Erdoğan 2002 yılında iktidara geldiği zaman ülke zor bir süreçten geçiyordu. Erdoğan ülkenin en önemli problemi olan ekonomik krizi aşıp ülkenin borç batağından çıkardı ve Türkiye’yi bölgesel lider haline dönüştürdü. Erdoğan ülkenin gayri safi milli hasılasını petrol ve doğalgaz olmaksızın yükseltme başarısı gösterdi ve ekonomik bir model haline geldi.
Mısırdaki Müslüman kardeşlerin ise, bunları yapmak için vakti yoktu. Ancak bazı öncelikleri yerine getirmedi. Öncelikle söz verdiği şeyleri yapamadı. İkinci bir hatası da devrimden sonra insanları yönlendiremedi. Çünkü devrimden sonra kalan bütün kaynaklar bitti ve borç almaya başladı. Peki bunlar için ne yapılacak. Öncelikle Mısırlıların çalışmaya başlaması gerekiyor. Çünkü devrim sırasında ve devrim sonrasında insanlar işi bırakıp mitinge koşmaya başladı. Devrim kutlaması, devrim sonrası kutlamalar… derken insanlar herhangi bir olay olduğunda işi bırakıp miting alanına gitmeye alıştı. Bu yüzden tüm bunların bir kenara bırakılıp Mısır halkının çalışmaya başlaması lazım.
Mursi iktidara geldiği zaman insanlar belki ondan çok şey bekledi ancak onun da pek fazla vakti olmadı. İktidara geldikten sonra kendini Mübarek gibi göstermek zorunda kaldı. İsrail’le anlaşmayı bozdu mu hayır, ABD ile ilişkiler çok iyi… Yani o birazda 2 numaralı Mübarek gibiydi. Siyasi manevra alanı yoktu. Diğer yandan politik bir lider her zaman sorumluluk sahibi biri olmalıdır. Şu da gerçek ki ABD başka bir aday önermişti. Mursi yedekte bekliyordu. Sadece bir mühendisti ve siyasi tecrübesi yoktu. Yani bir Erdoğan değildi, bir belediye yönetim tecrübesi yoktu. Erdoğan’ın süreci götürme yeteneği vardı ama Mursi’nin yoktu. Bu yüzden Mursi’nin politik yönetim iradesi yetersizdi. Müslüman kardeşler ise hep yeraltındaydı. Yönetim başarısızlığı askeri darbenin patlak vermesine neden oldu.”