"Türkiye Kırım'da Rusya'yı karşısına alamaz"

Milliyet'ten Sami Kohen Türkiye'nin Ukrayna'da yaşanan gelişmeler ve Kırım'da ortaya çıkan durumla ilgili politikalarını analiz etti:

Kırım’da olup bitenlerden sonra Türkiye’nin bu mesele karşısındaki tavrı ne olacak? Türk diplomasisinin, örneğin Ortadoğu’da iddialı bir şekilde yaptığı gibi, bu bölgede de aktif bir rol üstlenmesi mümkün mü?

Ukrayna krizinin başından itibaren Ankara “ilkesel” bir tutum sergilemiş, bu ülkenin “toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini” savunmuştur. Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılmasının ardından Ankara, diğer birçok ülke gibi, bu bağımsızlığı tanımayacağını ilan etmiş, Rusya bu yarımadayı ilhak ettikten sonra ise suskunluğu tercih etmiş, bu krizin “diplomasi yolu ile” çözümlenmesi gerektiğini belirtmiştir.

Gerçek şu ki, Kırım’da olan olmuş, yeni bir statü, yeni bir gerçek ortaya çıkmıştır. “İlkesel” yönden hâlâ Ukrayna’nın “toprak bütünlüğü” gibi hakları savunulsa da, bunun artık pratikte hiçbir değeri yoktur.

Dolayısıyla Kırım meselesinde Türkiye’nin yapabileceği şeyler, yapamayacaklarından çok daha azdır. Diğer bir deyişle Türk diplomasisinin bu konudaki opsiyonları ve bölgesel roller üstlenme olanakları oldukça sınırlıdır.

Farklı üslup

Ankara’nın yapamayacaklarının başında Kırım’ın ilhakı ile ilgili Rusya’nın kararına karşı çıkmak geliyor.

Zaten bu saatten sonra gerçeği “tanımamak”, lafta kalır.

Ortadoğu’da -örneğin Mısır krizinde- Hükümet yeni duruma karşı çok sert bir üslupla karşı çıkmış, bu ise sadece iki ülke arasındaki ilişkileri bozmakla sonuçlanmıştır. Neyse ki Kırım krizinde Başbakan veya başkası benzer bir üslupla Rusya’yı karşısına almamıştır... Belli ki Türk diplomasisi, Rusya ile hayati ilişkileri göz önünde bulundurarak, Moskova ile bozuşmak istemiyor.

Hükümet bu konuda o kadar hassas ki, Batılı müttefiklerinin Rusya’ya karşı ekonomik yaptırım uygulama planlarından uzak durmaya çalışıyor. Batılıların giriştiği ekonomik kampanyanın ne boyutlar alacağı henüz belli değil. Ama ABD ve Avrupa’nın, Türkiye’nin de bu kampanyaya katılması talebi geldiği takdirde, Ankara gerçekten zor durumda kalacaktır.

Türkiye’nin kendi ekonomik çıkarlarını tehlikeye düşürecek bir uygulamaya geçmek istemeyeceğini şimdiden tahmin edebiliriz. Yani Rusya’ya karşı ekonomik yaptırım, Türkiye’nin Kırım krizi dolayısıyla “yapamayacakları” arasında yer alıyor...

Benzer tavır

Türkiye’nin Kırım meselesiyle direkt ve yakın ilgisi, Tatarların geleceği konusunda duyulan kaygıdan kaynaklanıyor. Ankara Tatarların hep yanında yer alacağını, onların haklarını koruyacağını açıkladı. Bu arada Putin’in hafta içinde yaptığı konuşmada Tatarlarla ilgili söyledikleri, Ankara’yı rahatlatacak niteliktedir. Rusya bu şekilde Kırım Tatarlarının haklarını -hatta bazı imtiyazlarını- garanti altına almış oluyor.

Ankara herhalde bu taahhüdün takipçisi olacak, Rus-Tatar yakınlaşmasına katkıda bulunmaya çalışacaktır. Türkiye Kırım’daki Tatar toplumunun birlik içinde hareket etmesine -ve marjinal “cihatçı” unsurların eylemlerinin önlenmesine de- yardımcı olabilir.

Kısacası Türkiye’nin şu anda Kırım meselesinde yapabilecekleri sınırlıdır. Zaten bunun dışında her olayda öne fırlamanın ve iddialı çıkışlar yapmanın anlamı ve yararı da yoktur...