Rusya’dan NATO’ya cevap: Herkes kaybeder - ANALİZ
NATO, Kırım’ın ilhakına tepki olarak Rusya ile askerî ve sivil tüm işbirliğini askıya aldı. Bu işbirliğinin en çok ABD ve NATO’nun işine yaradığını düşünen Moskova ise Batı ile İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşadığı en ciddi krizde iki tarafın da kaybedeceği uyarısında bulunuyor.
Kırım’ı öngörülemeyen bir kararla topraklarına dahil eden Rusya’ya Batılı ülkelerin tepkileri sürüyor. En son tepki NATO’dan geldi. İttifak, Kırım’ı ilhak eden Rusya’ya tepki olarak bu ülkeyle askeri ve sivil her türlü işbirliğini askıya aldı. Önceki gün Brüksel’de toplanan NATO üyesi 28 ülkenin dışişleri bakanları, Rus tehdidinden tedirgin olan Doğu Avrupa ülkelerinin savunmasını güçlendirmek için de ittifakın askeri planlamacılarından önlemler hazırlamalarını istedi. Ancak Rusya ise Batı’nın yaptırım adımlarına rağmen Kırım konusunda geri dönüşü olmayan noktada. Artık Kırım Cumhuriyeti ve Sivastopol Rusya’nın yönetim birimleri arasında. Sosyal, ekonomik ve idari anlamda tüm düzenlemeler sürüyor. Ruble para birimi olarak tedavüle konurken, bölgede bulunan tüm askeri birlikler Rusya’nın kontrolüne geçti. Moskova Kırım Tatarlarının da haklarını koruyacak şekilde yeni bir paket hazırlıyor.
ABD’nin Irak, Afganistan ve Suriye tecrübelerinden sonra isteksiz davranması Moskova’nın elini güçlendirdi. ABD Başkanı Barack Obama, Ukrayna’ya asker göndermeyeceklerini ifade ederek açık oynadı. AB’nin Rus doğalgazına bağımlılığı ve Rusya pazarına yüzlerce milyar doları bulan ihracatları Rusya’ya karşı sert adım imkanı vermedi. Nitekim Moskova yaptırımlarla ilgili herkesin kayıp yaşayacağı uyarısında bulundu. Rusya’dan nakit çıkışı yıl sonuna kadar 100-150 milyar doları bulması beklense de petrolün varili 100 doların üzerinde seyrettikçe ekonomik yaptırımlar Rus bütçesini etkilemeyecek.
NATO’nun askıya aldığı askeri işbirliği ise en çok ABD ve NATO’nun işine yarıyor. Afganistan’da Rusya ile işbirliği yapılmadığı sürece ABD ve müttefiklerinin bölgeden çıkışı kolay olmayacak. Nükleer silahlarda indirim anlaşması, Suriye krizi, İran nükleer programı, Kuzey Kore ve diğer uluslararası sorunlarda Rusya olmadan konuşulamıyor. NATO’nun, Rusya’nın arka bahçesi olarak gördüğü Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Moldova ve yeni Ukrayna yönetimi ile ilişkilerini geliştirme planları uzun bir yol haritası gerektiriyor. NATO’nun parçalanmış bir Gürcistan, Yukarı Karabağ’da savaş süreci devam eden Azerbaycan ve Ermenistan, fiili olarak bölünmüş bir Ukrayna ve dondurulmuş sorunlu bölgesi Transdinyester’i içinde barındıran Moldova’yı doğrudan üyeliğe kabul etmesi mümkün değil. Ortak askeri tatbikat ve ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki adımlar da Moskova’nın yakın takibinde. Gürcistan ve Ukrayna örneğini gören bölge ülkelerinin doğrudan Moskova’nın aleyhine bir yapı içinde yer almaları kısa ve orta vadede mümkün gözükmüyor.
Kırım’ın dışında Ukrayna’nın kalan kısmının geleceği açısından da büyük riskler bulunuyor. Doğu ve Güney Ukrayna’da Rus etnik topluluklarının haklarını savunduğunu iddia eden Moskova, Ukrayna sınırında büyük bir güç bulunduruyor. Sınırdaki Rus ordusu, Batı ve Kiev için endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük krizde Rusya iki tarafın da kaybedeceği uyarısında bulunuyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksandr Lukaşeviç NATO’nun ilişkileri askıya almasına yönelik yaptığı açıklamada, “İlişkilerin askıya alınması kimseye yarar sağlamaz. NATO dışişleri bakanlarının aldığı kararda ortaya konan üslup Soğuk Savaş dönemini hatırlatan bir nevi ‘deja vu etkisi’ oluşturuyor…” eleştirisi getirdi. Rusya Başbakan Yardımcısı Dmitri Rogozin’e göre ise en fazla hazirana kadar askıya alınan ilişkiler muhtemelen yeniden yumuşayacak. 2008’de Gürcistan savaşında yaşananları hatırlatan Rogozin, NATO’ya ironik bir cevap vererek, “Ne söyleyebilirim? Bu Soğuk Savaş… Bu yüzden onlar donduruyor.” dedi.