Rusya, Ukrayna’da çatışmalara neden müdahil? - ANALİZ

Soğuk Savaş sonrası oluşan tek kutuplu dünya sistemi tarihi dönüm noktasında. NATO’nun eski Sovyet ülkeleri ile genişlemesi, AB’nin doğu Avrupa’dan yeni ülkeleri birliğine dahil etmesi ve Avrupa’ya kurulacak füze savunma sistemi Moskova’nın tehdit algılaması içinde yer alıyor. Gürcistan’ın parçalanması, Abhazya ve Güney Osetya gibi iki küçük devletin ortaya çıkması, Kırım’ın Rusya’ya bağlanması ya da Doğu Ukrayna’da devam eden iç savaş doğu-batı çatışmasının bir sonucu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 10 Şubat 2007’de gerçekleşen Münih Güvenlik Konferansı’nda “Tek kutuplu dünya kabul edilemez ve imkansız” çıkışını hatırlamak gerekiyor. Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev’in 2008’de Kremlin’e çıkmasından sonra ABD ile yeni bir sayfa açma çabası ve NATO’nun Rusya’yı tehdit listesinden çıkarması kalıcı olamadı.

Gürcistan’ın 5 günlük savaşla parçalanmasının ardından, Ukrayna da AB ile işbirliği anlaşmasının imzalanması uğruna parçalandı. Ülke ekonomisi yüzde 19 civarında küçülürken, 2500 kişi hayatını kaybetti ve yüz binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Rusya’ya başlanan Kırım’ın yeniden Ukrayna ile birleşme ihtimali giderek zayıflıyor. Doğu Ukrayna’nın parçalanması ve yeni dondurulmuş sorunlu bölgelerin oluşma riski çok yüksek.

ABD’nin Irak ve Afganistan işgallerindeki başarısızlığı, Arap Baharı’nın hazana dönüşmesi Moskova’nın elini güçlendirdi. Petrol ve doğalgaz gelirleri ile 500 milyar dolara yakın rezerv biriktiren Rusya, Çin ve Uzakdoğu ülkeleri ile petrol ve doğalgazını satacak yeni pazarlar buldu. Çin’le imzalanan 400 milyar dolarlık enerji satış anlaşması Moskova açısından anlamlı. Avrupa’nın Rus petrol ve doğalgazına bağımlılığının orta vadede sonlanması ise mümkün değil.

Ukrayna krizi nedeni ile uygulamaya konan yaptırım ve ambargolar Rusya’da beklenen etkiyi yapmıyor. Doğu Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Avrupalı şirketlerin Rusya pazar kaybı yıl sonuna kadar 15 milyar doları bulacak. Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ile bir araya gelen AB liderleri ek yaptırımlar için Rusya’ya bir hafta süre verdi. Rusya ise Türkiye ve Latin Amerika ülkelerinden gıda alımını artırarak açığını kapatıyor.

Ukrayna’da yaşanan kriz sadece Doğu Ukrayna’da Rusya yanlısı milis güçlerin ayaklanmasının bastırılması şeklinde okunduğunda çözüm neredeyse imkansız. Galler’de 4-5 Eylül’de yapılacak NATO zirvesine davet edilen Petro Poroşenko, ülkesinin Rusya ile mücadelesinde somut destek isteyecek. Tarafsızlığı sona erdirecek yasal değişiklik başlatılırken, Kiev’in NATO üyeliği konusunda ilk somut adım atıldı. NATO’nun Rusya’nın sınırlarının dibine 5 yeni askeri üs kuracağı iddiaları Batı basınında yer alıyor. Meydan Devrimi’nden sonra iktidara gelen Poroşenko, AB ile işbirliği anlaşmasını imzaladı. Önümüzdeki günlerde parlamentonun anlaşmayı onaylaması bekleniyor.

Kiev Batı ile bu kadar entegrasyona giderken Moskova’nın Doğu Ukrayna’da etkinliğini artırması kaçınılmaz. G8’den çıkarılan, NATO ile işbirliği askıya alınan, ABD ve AB’nin sert yaptırımlarına muhatap olan Moskova, doğu Ukrayna’ya 280 TIR’la insani yardım “müdahalesinde” bulundu. İkinci konvoy için hazırlıklar başladı. Bölgede Ukrayna ordusuna karşı savaşan milis güçlere destek ise sürüyor. NATO’nun bin kadar Rus askerinin bölgede savaştığı iddiasını Rusya yalanlıyor. Ancak 3 bin kadar ordudan ayrılan ve emekli Rus askerin gönüllü olarak milis güçlerin yanında savaştığı biliniyor. Ülkede yaşanan iç savaşı Ukrayna’nın sorunu olarak gören Putin, Lugansk ve Donetsk yerel temsilcileri ile Kiev’in masaya oturmasını ve bölge halklarının medeni haklarının verilmesini istiyor. Sonrasında sınır güvenliği ve barış çok daha kolay gelecek. Putin önceki gün yaptığı konuşmada ise Kiev yerine Batılı ülkeleri hedef aldı: “Bizimle çatışmak ortaklarımız için kötü olur… Dünyanın en etkin nükleer gücünden biriyiz…”

Eylül başından itibaren bölgede barışın imkan dahilinde olduğunu savunan Poroşenko ise yaşanan gelişmelerden kaygılı. NATO ve ABD’nin tam desteğini almak için yoğun çaba sarfeden Poroşenko, Brüksel’de önemli uyarıda bulundu: “Doğu Ukrayna’da geri dönüşü olmayan noktaya çok yaklaşmış durumdayız. Tam ölçekli bir savaş ihtimal dışı değil…” Poroşenko, NATO zirvesinde ABD Başkanı Barack Obama ile de yüz yüze görüşecek. Krizin sonlandırılması için olumlu bir adım atılmaması durumunda, Rusya’nın doğrudan savaşa müdahil olma riski çok yüksek.