Ortadoğu'da NATO-Rusya rekabeti - YORUM
Rusya, Ortadoğu'daki eski askeri mevcudiyetine geri dönmek için çareler ararken bir dizi gelişme ona bu imkânı bol bol sağladı.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Rusya, sırayla önce dâhili istikrarı sağladı. Sonra nüfuzunu yakın komşusu olan coğrafi bölgeye yaydı. Daha sonra da Sovyetler Birliği döneminde askeri veya siyasi mevcudiyet bulundurduğu ülkelerde kendisine yer edinmeye çalıştı. Bu aşamadan sonra Rusya'nın şansı iyice açıldı.
İlk fırsat, İslam âleminde ve özellikle Ortadoğu'da ortaya çıktı: ABD'nin Afganistan'da ve Irak'taki başarısızlıkları ve Bağdat'ta Abu Ghreib hapishanesindeki insanlık dışı muameleler İslam âlemini derinden sarstı. Rusya, bu fırsattan yararlanarak başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere İslam âlemiyle ilişkilerini geliştirmek için bir dizi inisiyatif başlattı.
Rusya bu çabalarını sürdürürken Arap Baharı ortaya çıktı. Rusya her bir Arap Baharı ülkesindeki gelişmeleri kendi ulusal çıkarları doğrultusunda şekillendirmek için çaba sarf etti. Başta Mısır olmak üzere bazı ülkelerde somut sonuçlar da aldı.
Arap Baharı'nın Suriye'ye de bulaşması Rusya'ya ek bir avantaj sundu. Çünkü Suriye, Sovyetler Birliği'nin en güçlü askeri mevcudiyet bulundurduğu ülke idi. Ayrıca Suriye ordusu donanım açısından Rusya'ya çok yüksek düzeyde bağımlı idi.
Beşşar Esed rejiminin devrilmesi için hem içerideki muhalefetin hem de dış aktörlerin harekete geçmesi, Beşşar Esed'i Rusya'ya daha muhtaç duruma getirdi. Rusya, krizin başlangıç aşamalarında, Suriye'ye hem silah ve mühimmat yardımında bulundu hem de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde diplomatik destek sağladı.
DAİŞ musibetinin ortaya çıkması da Rusya'nın işine yaradı. Uluslararası camia, ABD'nin liderliğinde bir koalisyon oluşturup DAİŞ'le mücadele etmeye başladı. Fakat hiçbir ülke DAİŞ'le savaşmak için Suriye ve Irak'a piyade askeri göndermedi. ABD uçakları DAİŞ'e karşı mücadelede 7-8 bin sorti yaptılar. Ancak ABD'nin, bombardımanın yan etkilerini asgaride tutmak için gösterdiği özen nedeniyle bu hava saldırılarının etkisi sınırlı kaldı. Beşşar Esed rejimi de muhalefete karşı mücadelesinde zemin kaybetmeye başlayınca Rusya'dan yardım istedi. Suriye'yi Rusya'dan yardım istemeye İran'ın teşvik etmiş olması mümkündür. Böyle bir yardım talebi Rusya için büyük bir nimet teşkil etmiştir. Bu teklife derhal olumlu cevap verdi ve Suriye'ye önce az sayıda, 2.000 kadar asker sevk etti. Bu askerler, Lazkiye'nin güneyindeki Khmeimim havaalanına yerleşti. Havaalanını kendi ihtiyaçlarına göre iyileştirdi ve oradan Suriye rejiminin düşman olarak gördüğü hedeflere karşı hava harekâtı gerçekleştirmeye başladı. Rusya, Suriye'ye DAİŞ'le değil, Suriye rejiminin muhalifleriyle savaşmak için geldi. Suriye rejiminin şu sıradaki en büyük düşmanı DAİŞ değil, Cephe ül Nusra, Ahrar-ı Şam vs. gibi, öteki Selefi hareketlerdir. Rusya'nın da asıl sorunu DAİŞ'le değil, bünyesinde daha çok Kuzey Kafkasyalı terörist barındıran örgütlerdir. Rusya, kendi ulusal çıkarları açısından onları imha etmeyi daha öncelikli bir hedef olarak görmektedir. Böylelikle, Rusya kökenli teröristleri, kendi topraklarında imha ederken kendi fiziki alt-yapısına ve sivil halkına zarar vermektense bu teröristleri başka bir ülkede imha etmek Rusya'nın daha fazla işine gelmektedir.
Ancak Rusya'nın Suriye'de daha güçlü bir askeri mevcudiyet oluşturmasında daha büyük bir fırsat sunan gelişme Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi oldu. Rusya bu olayı, güvenlik riskini artıran bir bahane olarak göstermeye çalışıyor, öte yandan da uçak düşürme olayına mukabele olarak Türkiye'yi rahatsız edecek bir eylem gerçekleştirmiş oluyor.
Şimdi artık tırmanma, NATO'nun da dâhil olmasıyla, daha kapsamlı boyutlara ulaşmıştır. Bu gidişle Orta Doğu daha yoğun bir barut fıçısı haline dönüşürse, bilerek veya bilmeyerek ortaya çıkan bir kıvılcım mevcut olan krizi daha da derinleştirecektir.