"NATO-Türkiye ilişkilerinde yaşanabilecek bir kırılma Rusya'nın işine gelir"
Moskova Devlet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kerim Has, Rusya’nın Soçi kentinde pazartesi günü gerçekleşecek olan Putin-Erdoğan görüşmesiyle ilgili Sputnik'e konuştu. Has, iki liderin son dönemdeki görüşme sıklığına dikkat çekerek "Bu görüşmeyle beraber bu yıl dördüncü defa karşılıklı ziyaret gerçekleşecek ki bu Türkiye'de Erdoğan, Rusya'da Putin döneminde temasın en fazla gerçekleştiği yıl olacak 2017. Dolayısıyla ziyaretlerin sıklaşmış olması, ilişkilerde gelinen noktayı da göstermiş oluyor" dedi.
Görüşmede temel gündem maddesinin Suriye olacağını ifade eden Has, "Burada birkaç alt başlık var. Birincisi; İdlib'deki durum. İdlip'te Türkiye'nin Rusya ve İran'la birlikte bir çatışmasızlık bölgesini oluşturma projesi söz konusu. Tabii burada Türkiye'ye muhalifleri terör örgütlerinden ayrıştırma görevi düşmüştü. Bu süreç biraz Rusya'nın bakış açısıyla bakıldığında yavaş ilerliyor. Moskova, bunun hızlandırılmasını istiyor Türkiye'den" dedi.
"Rusya, Kürtlerin Suriye'deki siyasi çözümün bir parçası olmasını istiyor"
Rusya'nın, Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'yle siyasi sürecin, askeri sürecin yerini almasını amaçladığını ifade eden Has, PYD'nin kongreye davetiyle ilgili "Rusya, Kürtlerin Suriye'deki siyasi çözümün bir parçası olmasını istiyor, askeri çözümün değil. İkincisi de Kürtlerin tek başına ABD'nin bölgedeki müttefiki olmasını istemiyor. PYD'yi bir aktör olarak ABD'ye teslim etmek istemiyor, bu önemli. Rusya'nın hem kısa, hem uzun vadede bölgesel ve jeopolitik çıkarları açısından önemli. Bu kartı tamamen ABD'ye kaptırmak istemiyor. Dolayısıyla Rusya'da siyasi çözüm konuşulduğu zaman Kürtlerin de mutlaka kongreye davet edilmesi gerektiği konusunda bir tutuma sahip. Burada tabii Kürtlerin PYD, Kürt Ulusal Konseyi gibi başka başka gruplar var. Ancak Rusya perspektifinden bakıldığında sahada en temel Kürt aktör PYD. Bu da ister istemez Rusya'nın PYD'yi göz ardı edememesine neden oluyor" diye konuştu.
"Ankara, Rusya'nın PYD davetine yüksek perdeden tepki göstermeyebilir"
PYD'nin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davetiyle ilgili Türkiye'nin ikna edilebileceği kanaatinde olan Has, şöyle konuştu:
"Rusya bu kongreye genel olarak tüm Kürtleri, Türkiye'nin olumlu bakacağı diğer Kürt aktörleri de davet edecek, ancak PYD de buraya bir şekilde dahil olacak. PYD'nin rejim tarafında mı yoksa rejimin karşısında mı yer alacağı konusu önemli. Burada benim gördüğüm kadarıyla PYD, Suriye krizinin başından beri Esad'a karşı silahlı mücadele yürütmüş değil. Zaman zaman rejim ile PYD arasında çatışmalar oldu, ancak bunlar küçük çaplı kaldı. Genel olarak PYD, Esad karşıtı bir tutuma sahip değil. Dolayısıyla PYD, rejim bünyesinde kongreye davet edilebilir ki bu da zannediyorum Türkiye'yi ikna edebilecek bir yaklaşım olabilir. Sonuçta Türkiye rejime de karşı olduğu için bu tolere edilebilir bir şey kongrede, zaten olmak zorunda. Dolayısıyla rejim delegasyonu içerisinde PYD yer alabilir. Muhalif gruplar safında davet edilmesi daha düşük bir ihtimal olarak duruyor. Moskova PYD'yi rejim bünyesinde kongreye davet etme seçeneğini ortaya koyarsa zannediyorum Ankara yüksek perdeden tepki göstermeyebilir, bu mümkün."
"Rusya, Türkiye'nin Afrin'e operasyonuna fazla ses çıkarmayabilir"
Has, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dile getirdiği Suriye'de PYD'nin kontrolündeki Afrin'e olası bir Türkiye operasyonunun birtakım gelişmelere bağlı olduğunu dile getirdi. Has, "Nüfuz alanlarının paylaşımı konusunda Rusya'nın ABD ile paralel bir şekilde müzakere yürüttüğünü biliyoruz. Trump-Putin görüşmesinde de bu konu gündeme gelecektir. PYD'nin kontrolündeki bölgelerin rejime devri konusunda ABD ile bir şekilde uzlaşmaya çalışacak Rusya. Burada Rusya'nın elide şu kart da olacak: Rusya, ABD ile anlaşamazsa PYD'yi ‘terbiye etmek' için Türkiye'nin Afrin'e kısmi bir operasyonuna fazla ses çıkarmayabilir. Dolayısıyla burada çok farklı, birden fazla bilinmeyenin olduğu bir denklem var" dedi.
"Şu anda temel husus İdlip"
Türkiye'nin İdlip'de kuracağı çatışmasızlık bölgesinin de görüşmenin gündem maddeleri arasında yer alacağını belirten Has, "Rusya açısından belli bir süre sonra hem İdlib'in hem de Fırat Kalkanı operasyonunun yürütüldüğü bölge yavaş yavaş rejimin kontrolüne geçmesi konusunda Türkiye'den talebi olacaktır. Tabii bunlar yavaş yavaş gündeme gelecek konular. Şu anda temel husus İdlip. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin bir şekilde organize edilmesi ve sahadaki bütün aktörlerin bu kongrede yer alması, ama muhaliflerin safında, ama rejim bünyesinde, Rusya açısından önemli. Kürtlerin de genel olarak bölgedeki pozisyonlarının ne şekilde evrileceğine yönelik bir görüşme gerçekleşecektir diye düşünüyorum. Türkiye'de Afrin konusuna bir vurgu var ancak Afrin'e operasyon konusu şu aşamada değil, Rusya, ABD ile anlaşmaya varamazsa gündeme gelebilir" diye konuştu.
"S-400'ler Türkiye-NATO ve Türkiye-Rusya ilişkilerini etkiler"
Has, görüşmede gündeme gelebilecek konular arasında yer alan Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri alma kararı hakkında da konuştu. "Türkiye'de bazı kesimler, S-400'ler meselesinin Türkiye-NATO ilişkilerini etkilemeyeceğini düşünüyor. Ben farklı kanaatteyim. Ben S-400 anlaşmasının, sadece Türkiye-NATO ilişkilerini etkilemekle kalmayıp Türkiye-Rusya ilişkilerini de farklı bir düzleme oturtabileceğini düşünüyorum" diyen Has, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bildiğim kadarıyla Türkiye'nin Rusya ile yaptığı müzakerelerde S-400'lerin konuşlandırılacağı bölgeler olarak İstanbul ve Ankara ön plana çıkıyor. Bu da Türkiye'nin askeri tehdidi Batı'dan hissettiği anlamına gelir. Ankara, bölgedeki Kürt meselesinin bir süre sonra bölgeyi daha büyük bir kaosa sürükleyeceğini ve kaosun Türkiye'yi de içine alabileceğini öngörüyor olabilir. Bu süreçte Türkiye'nin kendi Batılı ortaklarından farklı cephelerde yer alabileceğini ve bu durumda Rusya'dan ciddi bir destek görmek istiyor olabilir şeklinde ben bunu yorumluyorum. Bu ne kadar gerçekleşir, bilemiyorum fakat S400'leri, Türkiye'nin ileride Batı'ya yaşayabileceği sıkıntılarda Rusya'dan destek alabilmek için yürütülen bir müzakere süreci olarak görüyorum. Rusya'da hem askeri hem siyasi uzmanlar benim dediğim şekilde değerlendiriyorlar. Bu da ister istemez Türkiye'nin NATO ile ilişkilerini doğrudan etkileyebilecek bir duruma tekabül ediyor. Zira siz Türkiye olarak Batı'dan tehdit hissederseniz ittifakınızı gözden geçirirsiniz. Dolayısıyla burada Türkiye bir taraftan ileride yaşanabilecek bir krizde Rusya'dan destek almayı amaçlıyor olabilir, ikicisi de Rusya açısından baktığımızda NATO-Türkiye ilişkilerinde yaşanabilecek olan bir kırılma Rusya'nın ciddi işine gelir."
HABERRUS