Ukrayna'daki radikalleşme Putin'in işini nasıl kolaylaştırdı?
HABERRUS - Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı askeri operasyon tüm hızıyla devam ederken, Rusya lideri Vladimir Putin'in Ukrayna'ya askerlerini sokarken gerekçe yapıp hedefe koyduğu Neo-Naziler konusu tüm dünyada merak uyandırdı.
BBC Türkçe’de Fehim Taştekin, bu konuyu ele alan yazı kaleme aldı.
Meseleye Kiev'den bakanlara göre Ruslar Neo-Nazi grupların varlığı ve etkisini abartarak yalandan bir gerekçe üretiyor. Ukraynalı Ruslar ise başından itibaren faşizmin planlı bir şekilde diriltildiğini söylüyor.
Ukrayna'nın 2013'ten itibaren yaşadığı felaketler dizisinin başlamasında EuroMaidan'ın (Meydan Gösterileri) arkasındaki güç bileşenlerinin rolü büyüktü.
Dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'e darbe yapan güçler arasında başlangıçta Nazilerle işbirliği yapmış Ukrayna Milliyetçi Örgütü'nün lideri Stepan Bandera'nın mirasına sahip çıkan Svoboda Partisi, Sağ Sektör, Azov (Azak) Taburu ve S14 gibi gruplar vardı.
Halk desteği yüzde 1-3 aralığında seyretmesine rağmen bu gruplar siyaset ve güvenlik şemsiyesinde orantısız bir etkiye kavuştu. 2014'te Svoboda Partisi'ne yeni hükümette Başbakan Yardımcılığı, Savunma Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile başsavcılık ve iki valilik koltuğu verildi.
Svoboda, 1943'te Sağ Sektör ile birlikte 600 Polonyalının öldürüldüğü Yanova Dolina katliamının yıldönümünde zafer kutlaması yapacak kadar Nazi çizgisini gizlemeye gerek duymayan bir hareketti.
Gamalı haç taşımakta beis görmeyen Sağ Sektör ise İçişleri Arsen Avakov döneminde yasal statü kazandı ve Azov Taburu da Milli Savunma bünyesine alındı.
Neo-Nazi Sosyal Milliyetçi Parti ile paramiliter Ukrayna Vatanseveri'nin kurucusu olup, EuroMaidan'daki milislerin komutanı sayılan Andriy Parubiy yeni dönemde artık Ulusal Güvenlik ve Savunma Konsey Başkanı’ydı.
Ukrayna'yı ikiye bölen konu: Nazi işbirlikçilerine verilen unvanlar
Daha sonra Parlamento Başkanlığı'na seçilen Parubiy, 2004'teki Turuncu Devrim sayesinde Cumhurbaşkanı olan Viktor Yuşçenko'nun Stepan Bandera ve Ukrayna İsyancılar Ordusu'nun (UPA) başkomutanı Roman Şuheviç'e "Ulusal Kahraman" unvanı vermesini sağlayan ekibin başını çekiyordu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu'ya karşı Nazilerle birlikte hareket etmiş bu kişilere verilen unvanlar Ukrayna'yı ikiye böldü. Kararlar yargıya taşındı.
Radikal milliyetçilerin sistem üzerindeki etkisi sonraki Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ve halefi Volodimir Zelenskiy zamanında da devam etti. Sağ Sektör'ün lideri Dmikri Yaroş'a hem şeref nişanı hem de Genelkurmay Başkan Yardımcılığı koltuğunu veren de Zelenskiy'di. Bir Yahudi olarak Zelenskiy'in bu gruplara mesafe koyamamış olması hala canlı bir tartışma konusu. Batı yanlısı ve Rus karşıtı bir iktidarı destekleyen ülkeler de bu grupları görmezden geldi.
Rusça konuşan bölgelerdeki kopuşta Dil Yasası'nın rolü
Rusça konuşan bölgelerdeki kopuşu tetikleyen en önemli adım şuydu: İkinci Dünya Savaşı sırasında "Ukrayna Ukraynalılarındır" diyenlerin mirasçıları, 2014'te ilk iş olarak Azınlık Dil Yasası'nı iptal ettirdi. Rusça, Romence ve Macarca artık müfredattan silinmişti. "Komünizmden Arındırma Yasaları" çerçevesinde Lenin'in toplam 965 heykeli kaldırılırken Sovyetlere ait simgeler ve isimler silindi. Kopuşu tetikleyen bir diğer olay, Odessa'da yapılan bir maç sonrası Sağ Sektör'ün katalizör olduğu güruhların, Rus yanlılarının sığındığı sendika binasını ateşe vererek 48 kişiyi öldürmesiydi.
Olayın kendisi kadar yetkililerin verdiği tepkiler de ürkütücüydü.
Dönemin Odessa Valisi Vladimir Nemirovski, "Silahlı teröristleri etkisiz hale getirmeye çalışan insanların yasa dışı eylemi" derken; milletvekili Irena Farion alenen suçluyu övüyordu: "Şeytanlar cehennemde yanmalı. Futbol taraftarları asilere en iyisi yapıyor. Aferin!”
Ukraynalı Ruslar ise Odessa felaketi için 1943'te Ukraynalı Nazi taburunun Hatin'de 149 köylüyü yakmasına atfen "Yeni Hatin" benzetmesi yapıyordu.
Dönüşün kilometre taşları
Bu gelişmelere tepki olarak yüzde 82 oranında Rusça konuşulan Kırım, Rusya'ya katılma (iltihak) referandumuna giderken Donbas bölgesinde Luhansk ve Donetsk'de halk cumhuriyetleri ilan edildi. Çarların bir zamanlar "Yeni Rusya" diye andığı bölgeye dönüş için Putin'e fırsatlar altın tepside sunulmuş oldu.
Gürcistan'da savaşı başlatan ama siyasette kaybeden eski cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili de Ukrayna vatandaşlığı ile ödüllendirdikten hemen sonra 2015'te Odessa'ya vali yapılmıştı. Saakaşvili, Ukrayna'da Rus etkisine karşı savaşta Amerikalı yetkililerle yakın temastaydı.
Daha sonra Ukrayna'dan da kaçmak zorunda kalan Saakaşvili'nin şimdilerde ülkesinde cezaevinde devam eden trajedisi Putin'in periferiye dönüşündeki simgesel sonuçtu. Kırım'ın ilhakı dönemecinde askeri güç kullanımına gerek kalmadı ama Rusya, Ukrayna sınır bölgelerine doğru 40 bin asker yığdı.
'Çarlığın dönüşü' bağlantısı
Kırım ile ana kara arasında 3,4 milyar dolara inşa edilen 18 km uzunluğundaki 'Yeniden Birleşme Köprüsü' aslında Çarlık döneminin bir hayaliydi.
Köprü, Azak Denizi'ni yavaşça Rus gölüne çevirirken, 2018'de patlak veren Kerç Boğazı krizinde Ukrayna sınırlarındaki Rus asker sayısı 70 bine çıktı. İmparatorluğun inşasında bir dönem noktası olan Kırım'ın ilhakı "Yeni Çar" bağlantısının kurulabileceği ilk yerdi.
Kırım kolayca halledilmiş bir dosya olarak görülürken Doğu Ukrayna, Kiev ile Moskova arasında potansiyel gerilim alanı olarak çözümsüzlüğe bırakıldı.
Minsk Anlaşmalarının uygulanamaması
2014-2015'te Normandiya Dörtlüsü'nün çıkardığı Minsk Anlaşmalarına göre Ukrayna yönetiminin, Luhansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerinin temsilcileriyle oturup yeni statüyü belirlemesi gerekiyordu.
Bunlar Rusya'nın ağırlığını hissettirdiği anlaşmalardı. Almanya ve Fransa da Kiev'in tarafında garantördü. Fakat anlaşmalar uygulanmadı.
Rus tarafı başından itibaren müzakereleri ABD ve İngiltere ikilisinin sabote ettiği suçlamasını yöneltti. Bu çözümsüzlüğün pek konuşulmayan bir de ekonomik tarafı var.
Uluslararası Para Fonu (IMF) üzerinden Ukrayna'ya açılacak 17 milyar dolarlık kurtarma paket "Doğuyu kaybetmeme" şartını içeriyordu. Merkezi hükümet doğu üzerindeki kontrolünü kaybederse programın gözden geçirilmesi gerekeceği belirtiliyordu.
Kiev yönetimi cenderedeydi ve giderek askeri çözüme kaydı. Şahin kanatların ısrarı da bu yöndeydi. Kiev'e göre iki bölgeye özerklik verilmesi Rusların oyununu oynamak anlamına geliyordu.