Rusya’nın 2. adamından operasyona ilişkin çarpıcı açıklamalar

HABERRUS - Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’den sonra en önemli konum olan Güvenlik Konseyi Sekreteri görevini yürüten Nikolay Patruşev, Ukrayna’daki özel askeri operasyon hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Rusya’nın ‘zamana karşı yarış yapmadığını’ Putin tarafından belirlenen tüm görevlerin yerine getirileceğini söyledi.

Ülkenin en çok okunan gazetelerinden Argumenty i Fakty gazetesine verdiği demeçte, özel harekatın başarılı bir şekilde tamamlanma şansını değerlendirdi.

"Gerçek bizden yana” diyen Güvenlik Konseyi Sekreteri, Ukrayna'daki özel operasyonun, Rusya ile ABD liderliğindeki Batılı ülkeler arasındaki çatışmayı doruğa çıkardığını sadece Ukrayna'nın topraklarında değil aynı zamanda ekonomik, siyasi ve kültürel düzlemlerde de çatışmaların sürdüğüne vurgu yaptı.

Ukrayna’nın kaderini orada yaşayanlar belirleyecek

Patruşev, Ukrayna'nın kaderinin topraklarında yaşayan insanlar tarafından belirleneceğini söyledi.

Batı ne istiyor?

Anglo-Saksonların tarzının yüzyıllardır değişmediğini bugün de devletlerin egemenlik haklarını küstahça çiğneyerek, kendi koşullarını dünyaya dikte etmeye devam ettiğine dikkat çeken Patruşev, eylemlerini insan hakları, özgürlük ve demokrasi mücadelesi sözleriyle örterek, aslında bu dünyada sınırlı sayıda insanın gelişebileceğini öne süren kendi doktrinini uyguladığını belirtti.

Anglo-Saksonların Avrupalıları NATO ve AB adlı iki ayaklı bir koltuğa oturttularını ve dengelerini küçümseyerek izlediklerini, Avrupa'da işsizliği ve göç felaketini kışkırttığını ve Avrupa devletlerinin refahına saygı duymadan, onları ekonomik olarak gelişmiş ülkeler kaidesinden yok etmek için her şeyi yaptığını ve bu bölgenin koşulsuz kontrolü için uğraştığını söyledi.

Patruşev, Londra ve Wall Street'teki bir avuç oligarşinin refahını artırmak için, büyük sermaye tarafından kontrol edilen Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere hükümetlerinin, Afrika'da milyonlarca insanı mahveden bir ekonomik kriz yarattığına, Asya ve Latin Amerikayı tahıl, gübre ve enerji kaynaklarına erişimlerini sınırlandırarak açlığa mahkum ettiğine dikkat çekti.

Türkiye itiraz etse de Helsinki ve Stockholm NATO’ya üye olacak

Türkiye ve Hırvatistan itiraz etmesine rağmen yine de Helsinki ve Stockholm'ün bloğa kabul edileceğini düşündüğünü söyleyen Patruşev, çünkü Washington ve Brüksel tarafından kontrol edilen NATO’nun öyle karar verdiğini belirtti. NATO üyesi diğer ülkelerin iradesinin Amerika Birleşik Devletleri liderliğini ilgilendirmediğini vurguladı.

NATO’nun savunma amaçlı değil, tamamen saldırgan bir askeri blok olduğunu ve ona katılmak, ülkelerin egemenliğinin önemli bir bölümünün Washington'a otomatik olarak devredilmesi anlamına geldiğini belirterek, ittifakın askeri altyapısının Finlandiya ve İsveç topraklarında genişletilmesi durumunda, Rusya’nın bunu kendi güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak algılayacağını ve karşılık vermek zorunda kalacağını hatırlattı sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Batı, Rusya'ya karşı bir denge unsuru olarak ve aynı zamanda eski silahların imhası için bir test alanı olarak Ukrayna'ya ihtiyaç duyuyor. ABD, düşmanlıkları körükleyerek, 20. yüzyılın savaşlarında olduğu gibi yine kazanan tarafta kalarak askeri-sanayi kompleksine para pompalıyor. Aynı zamanda, Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna sakinlerini bir sarf malzemesi olarak görüyor.’

Yerli eğitim modeli deneyimine geri dönme

Kültürel ve eğitim alanında yaşanan mücadele ve dezenformasyonlara da değinen Patruşev, şu anda, öğrenci ve öğretmenlerin aslında Batı'nın bilim ve eğitim alanından sıkılmış durumda olduklarını Bologna eğitim sisteminden vazgeçmenin ve dünyanın en iyi yerli eğitim modeli deneyimine geri dönmenin tavsiye edilebilir olduğuna inandığını vurguladı.

Ayrıca, tarihi hafızayı korumaya, ülkesiyle gurur duymaya ve olgun bir sivil toplum oluşturmaya yönelik edebiyat ve sanat eserleri, film ve televizyon programlarının oluşturulması için devlet düzeni ölçeğinde önemli bir artış sağlanması gerektiğinin altını çizerek ancak bu durumda kolektif Batı'nın birey, grup ve kamu bilincini etkilemek için oluşturduğu tehdit ve meydan okumalara başarıyla karşı koyabileceklerine dikkat çekti.