Medinsky, Ukrayna ile Kesilen Müzakerelerin Ayrıntılarını Açıkladı

HABERRUS - Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Vladimir Medinsky, 2022’de Moskova ve Kiev arasında yürütülen müzakerelerin bilinmeyen detaylarını açıkladı.

Açıklamalar, Ukrayna’nın müzakerelerden çekilmesiyle savaşın daha da derinleştiği bir döneme ışık tutuyor.

Müzakerelerin Seyri ve Hazırlanan Anlaşma

Medinsky’ye göre, 2022 baharında Belarus ve İstanbul’da gerçekleşen görüşmeler sonucunda, 20 sayfalık bir anlaşma taslağı hazırlanarak liderlere sunulmaya hazır hale geldi. Taslak, Rus tarafınca kabul edilirken, Ukrayna tarafı anlaşmadan vazgeçti.

Medinsky’nin ifadelerine göre, Belarus’taki ilk toplantıda anlaşmaya varma fırsatı bulunuyordu. Ancak Kiev’in bu fırsatı değerlendirecek “irade ve akıl” eksikliği nedeniyle müzakereler sonuçsuz kaldı.

İstanbul Müzakerelerinin Sonuçsuz Kalması

Mart 2022’de İstanbul’da düzenlenen toplantı, müzakerelerin en umut verici aşamalarından biri olarak değerlendirilmişti. Ancak Medinsky’nin açıkladığı gibi, Ukrayna tarafı Rus birliklerinin Kiev ve Çernigov’dan çekilmesinin ardından anlaşmayı terk etti. Bu, Moskova tarafından Ukrayna’nın uzlaşmaya yanaşmadığı şeklinde yorumlanıyor.

Vladimir Putin de daha önce yaptığı açıklamalarda, İstanbul müzakerelerinin başarısızlığını Ukrayna tarafının anlaşmaları “tarihin çöplüğüne” atmasına bağlamıştı.

Yeni ABD Yönetiminden Beklentiler

Medinsky, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte Ukrayna’da barış umutlarının artabileceğine dair yorumlarda bulundu. Medinsky’ye göre, Trump yönetiminin Ukrayna’yı savaşta daha fazla kışkırtmaması ve barışı koruma yönünde adımlar atması bekleniyor.

Bu, Moskova’nın Washington’un Ukrayna üzerindeki etkisini kabul ettiğini ve bu etkinin savaşın seyrini değiştirebileceğini düşündüğünü gösteriyor.

Rusya ve Ukrayna arasında 2022’de başlayan müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması, çatışmanın çözümüne dair umutları sekteye uğrattı. Medinsky’nin açıklamaları, taraflar arasındaki güven eksikliğinin ve karşılıklı suçlamaların müzakere sürecini nasıl baltaladığını bir kez daha ortaya koyuyor.

Yeni ABD yönetiminin Ukrayna politikasında nasıl bir yol izleyeceği, Medinsky’nin belirttiği gibi, bölgede barış arayışlarını doğrudan etkileyebilir. Ancak Moskova’nın müzakereler için Ukrayna’ya yüklediği sorumluluk, gelecekte olası barış görüşmelerinin zorluklarla karşılaşacağını gösteriyor.

Uluslararası toplumun ve özellikle ABD ve İngiltere’nin bu süreçte oynayacağı rol, yalnızca Rusya-Ukrayna çatışmasının değil, bölgesel istikrarın da kaderini belirleyecektir.