Haber Analiz: Suriye'de Çatışmaların Artan Şiddeti ve Rusya'nın Olası Hamlesi

HABERRUS - Suriye’nin kuzeyinde, Halep ve İdlib eksenli çatışmalar, son yılların en yoğun şiddetine sahne oluyor.

Rusya ve Suriye ordusunun hava saldırılarıyla karşı koymaya çalıştığı çatışmalar, terör örgütü Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki silahlı muhalif grupların Halep’in büyük bir bölümünü ele geçirmesiyle daha da tırmandı.

Bu gelişmeler, yalnızca askeri açıdan değil, bölgesel ve uluslararası politik yansımalarıyla da dikkat çekiyor.

Çatışmaların Arka Planı

Halep ve İdlib’deki son gerilim, ayrılıkçı radikal İslami terör gruplarının desteklediği muhalif güçlerin Halep’in kuzeybatısında bazı kasaba ve köyleri ele geçirmesiyle başladı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), bu saldırılarda HTŞ ve müttefiklerinin başrol oynadığını belirtirken, Suriye ordusu da Halep’ten geçici olarak çekilmek zorunda kaldığını açıkladı.

Ancak Esad'ın ordusu ve müttefiki Rusya, bu kayıpları telafi etmek için geniş çaplı hava operasyonlarına başladı.

Bu bağlamda, HTŞ’nin Halep’in stratejik noktalarını ele geçirdiği haberleri, 2016’dan bu yana ilk kez muhaliflerin şehirde böylesine büyük bir alanı kontrol ettiğini gösteriyor.

Özellikle Halep Üniversitesi yakınlarında gerçekleşen saldırılar ve HTŞ’nin Halep Havalimanı dahil kritik bölgeleri ele geçirme çabası, çatışmaların seyrini etkileyen faktörler arasında.

Rusya ve Suriye’nin Askeri Stratejisi

Rusya, 2015’te Suriye’deki askeri varlığını artırarak Esad rejiminin kaderini değiştiren bir rol üstlendi.

Şimdi ise Halep ve İdlib’deki çatışmalar, Rusya’nın bu stratejik taahhüdünü yeniden test ediyor.

Rus ve Suriye hava kuvvetleri, HTŞ’nin yanı sıra diğer muhalif gruplara yönelik saldırılarını artırmış durumda. Ancak yerel kaynaklar, bu saldırılarda sivillerin de hedef alındığını öne sürüyor.

Bazı Türkiye menşeili haber kanallarının Halep Üniversite Hastanesi’nin Rus savaş uçakları tarafından vurulduğu iddiası, bölgedeki insani krizin boyutlarını gözler önüne seriyor. Suriye ordusu ise bu saldırıların yalnızca muhalif grupları hedef aldığını savunarak suçlamaları reddediyor.

Rusya ise, Suriye'deki askeri ağırlığını büyük büyük ölçüde Ukrayna'ya çektiği için, sahada komuta tamamen Şam yönetimine bağlı generallerin elinde. Az sayıdaki Rus gücü, Şam ordusuna hava desteği sunuyor.

Muhalif Grupların Birleşik Hareketi

Çatışmalarda HTŞ liderliğindeki grupların öne çıktığı görülüyor. El-Fatah el-Mubin adlı koalisyon, HTŞ’nin yanı sıra Türkiye destekli Ulusal Özgürleştirme Cephesi ve Ceyşül İzze gibi grupları da içeriyor.

Bu gruplar, Suriye rejiminin ve Rusya’nın saldırılarına karşı birleşik bir savunma hattı oluşturmuş durumda. Ancak bu birlikteliğin uzun vadede sürdürülebilir olup olmadığı belirsiz.

Uluslararası Tepkiler ve Bölgesel Aktörlerin Rolü

Çatışmaların artması, uluslararası tepkileri de beraberinde getirdi.

İngiltere merkezli SOHR’nin açıklamaları ve sosyal medyada yer alan görüntüler, Halep ve İdlib’deki insani durumun daha da kötüleştiğine işaret ediyor.

Aynı zamanda İran, Esad rejimine desteğini artırırken, bölgedeki gelişmeleri “teröre karşı mücadele” olarak nitelendiriyor.

Türkiye’nin çatışmalarla ilgili tavrı ise dikkat çekici.

Ankara kaynaklarına göre, Suriyeli muhalif gruplar rejim güçlerinin artan saldırılarına yanıt olarak sınırlı operasyonlara girişti. Ancak bu operasyonların beklenenden daha geniş bir cepheye yayılması, Türkiye’nin desteklediği grupların da sahada daha aktif rol almasına neden oldu.

Sonuç: Bölgedeki Dengeler ve Gelecek Senaryoları

Halep ve İdlib’deki çatışmalar, Suriye iç savaşının yıllar sonra yeniden sıcak bir noktaya taşındığını gösteriyor.

HTŞ ve diğer muhalif grupların askeri kazanımları, Suriye ordusunun karşı hamleleriyle dengelenmeye çalışılsa da bu durum, bölgedeki insani krizin derinleşmesine yol açıyor.

Uluslararası toplumun daha etkin bir diplomasi süreci başlatamaması durumunda, çatışmaların hem bölgesel hem de uluslararası etkiler yaratması kaçınılmaz görünüyor.

Özellikle Rusya, İran ve Türkiye gibi aktörlerin politik ve askeri hamleleri, gelecekteki senaryoların belirleyicisi olacak.

Halep ve İdlib hattı, yalnızca Suriye’nin değil, Ortadoğu’nun siyasi geleceğinde de kritik bir dönemeç olarak kalmaya devam edecek.

Suriye Ordusu, Hama’daki İsyancı İlerleyişini Püskürttü

Suriye’nin batısındaki Hama vilayeti, son günlerde şiddetli çatışmalara sahne oluyor. Suriye hükümet güçleri, muhalif grupların bu stratejik bölgeye yönelik saldırılarını durdurduğunu açıklarken, bölgede askerî ve politik dengelerin yeniden şekillenmekte olduğu görülüyor.

Hama’nın Stratejik Önemi

Hama, Suriye’nin batısında yer alan ve Halep, İdlib ve Şam’a yakınlığıyla kritik bir konumda bulunan bir vilayet. İsyancıların buraya ilerleme girişimi, Suriye hükümeti için yalnızca bir askerî tehdit değil, aynı zamanda psikolojik bir meydan okuma anlamına geliyor. Hama’nın düşmesi durumunda, isyancılar Şam rejimine doğrudan bir tehdit oluşturabilir ve kuzeydeki diğer cephelerin savunmasını zayıflatabilir.

Suriye Savunma Bakanlığı, militanların ilerleyişinin durdurulduğunu ve “onlarca militanın” etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Özellikle Qalaat el-Madiq ve Maardas gibi yerleşimlerin kontrol altına alındığı bildiriliyor. Ancak bazı militanların bölgeden kaçmayı başardığı yönündeki açıklamalar, sahadaki durumun hâlâ kırılgan olduğunu gösteriyor.

Muhaliflerin Saldırısı ve Suriye Ordusunun Tepkisi

İsyancılar, 27 Kasım’da Halep’te başlattıkları saldırıların ardından Hama yönünde ilerlemeye çalışmıştı. Bu saldırılar, özellikle İdlib’i kontrol eden gruplar tarafından desteklenmişti. Ancak Suriye ordusunun takviye güçlerle bölgeye müdahalesi, bu ilerleyişi durdurmayı başardı.

Hama Valisi Kamal Barmo’nun, isyancıların şehre girdiğine dair raporları yalanlaması ve “sahte bilgiler” olarak nitelendirmesi, çatışmaların dezenformasyon boyutuna da işaret ediyor.

Esad Yönetimi ve Müttefiki Rusya'nın Rolü

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, son gelişmeleri “müttefiklerin ve dostların yardımıyla” aşacaklarını vurguladı.

Bu açıklama, özellikle Rusya ve İran’ın Suriye üzerindeki etkisini bir kez daha hatırlatıyor. Rusya, 2015 yılından bu yana Suriye rejiminin en güçlü destekçisi konumunda. Hama’daki operasyonlarda da Rus hava kuvvetlerinin desteğinin kritik bir rol oynadığı belirtiliyor.

Hama’daki çatışmalar, yalnızca Suriye’nin iç dinamiklerini değil, bölgedeki geniş çaplı stratejik dengeleri de etkiliyor.

Hama’nın düşmesi durumunda, İdlib ve Halep gibi bölgelerdeki çatışmalar daha geniş alanlara yayılabilir ve Türkiye’nin desteklediği muhalif grupların etkisi artabilir.

Öte yandan, Esad rejiminin bu tür saldırıları püskürtmesi, hükümetin moral üstünlüğünü korumasına ve iç savaşın seyrini kendi lehine çevirmesine yardımcı olabilir.

Hama’daki çatışmalar, Suriye savaşının bölgesel bir gerilim hattı olmaya devam ettiğini gösteriyor.

Suriye ordusunun takviye birliklerle isyancıları durdurması, hükümetin savunma stratejisinin etkinliğini kanıtlarken, sahadaki durumun hâlâ son derece kırılgan olduğu açık.

Bölgedeki çatışmaların şiddetlenmesi, uluslararası toplumun Suriye krizine yönelik ilgisini yeniden artırabilir.

Ancak siyasi bir çözüm olmaksızın, Hama ve çevresindeki gerilimlerin uzun vadeli etkileri, yalnızca Suriye’yi değil, tüm bölgeyi etkilemeye devam edecek.