Kriz tırmanıyor; Londra Moskova’yı ‘nükleere’ zorluyor
HABERRUS ANALİZ - Batılı liderlerin Ukrayna’da Rusya’nın kazanmaması için her şeyi yapacakları açıklamalarının arından Ukrayna’da kaybetme lükse olmayan Rusya’dan nükleer tehdit geldi.
İngiliz Dişileri Bakanı’nın son açıklamaları, Rusya için Ukrayna krizinde bardağı taşıran son damla oldu.
Rusya'nın Genelkurmay Başkanlığı, yakın gelecekte Güney Askeri Bölge'de deniz ve kara birliklerinde füze formasyonlarıyla tatbikat yapılmasına yönelik hazırlıklara başladığını duyurdu.
Tatbikatlar sırasında stratejik olmayan nükleer silahların hazırlanması ve kullanılmasına ilişkin faaliyetler de gerçekleştirilecek.
Bu adım, Batılı yetkililerin Rusya'ya yönelik kışkırtıcı açıklamalarına yanıt niteliği taşıyor.
Moskova’dan gelen bu açıklamalar, Rusya’nın artık pinpon diplomasisinden çıkıp, Batılı politikacıların gerçeklikle bağlantısını yitirdiği açıklamalarına gerçek bir yanıt verme düzlemine geçtiği belirtiliyor.
Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın Ukrayna'ya Yabancı Lejyon askerlerinin gönderilmesine ilişkin açıklamasına tepki gösteren Rusya, bu açıklamaların saçmalığını vurguluyor. İngiltere'nin Rusya'nın fiilen çatışmanın tarafı olarak tanınması yönündeki açıklamalarına da sert bir yanıt veriliyor.
İngiltere yeniden devrede
Moskova’yı ilk kez nükleer kullanma konusunda bu kadar ciddi bir açıklama yapma iten ise yine İngiltere oldu.
İngiliz Dışişleri Bakanı’nın, Kiev'in Rus topraklarını İngiliz silahlarıyla vurmasına izin verdikleri açıklaması, Rusya’da 'egemenliğin tehdit altında olduğu’ yönünde yorumlanmasına yol açtı.
Rusya’nın ‘nükleer silahların kullanımı doktrininde’ egemenliğine kast edilen büyük çaplı saldırılarda savunma amaçlı her türlü nükleer silahın kullanılabileceği açıkça yazıyor.
Kremlin, İngiliz elçisine Moskova’da bir Nota vererek, Londra’nın bu adımına cevap olarak meşru amaçlarla, Ukrayna topraklarında ve sınırlarının ötesinde Londra'nın askeri tesislerine ve teçhizatına yönelik kendi saldırılar yapma hakkı elde edeceğini açıkça belirtti.
Londra henüz bu konuda bir açıklama yapmadı ancak ABD, Fransa ve İngiltere’nin Moskova’yı kışkırtıcı söylemleri göz önüne alındığında Rusya’nın mutlak yenilgisine odaklanan Londra’nın geri adım atması beklenmiyor.
Ukrayna, Putin’in yemin töreninde Rusya’yı vurmayı hedefliyor
İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron’un, Reuters’e yaptığı ve ardından kaldırılan açıklamasında Kiev yönetimine Moskova dahil Rusya’nın derinliklerini vurabilecek menzile sahip İngiliz füzeleriyle Rus hedeflerini vurmak için kullanma iznini de verdiklerini söylemesinin ardından Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin çok sayıda İHA ve füzelerle Rusya’ya geniş çaplı bir saldırı başlatacağı iddiaları tesadüf değil.
Rus ordusunun cephe hattında ilerlediği, Ukrayna’da Rusya ile masaya oturulması gerektiği açıklamalarının duyulduğu her anda, İngiltere, sürpriz olmayan bir şekilde krizde tırmanışı artıran adımlarıyla dikkat çekiyor.
İngiliz Dışişleri Bakanı’nın son açıklamaları da bu bağlamda okunduğunda daha anlamlı hale geliyor.
RT’nin Ukrayna’dan ismini açıklamadığı bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Rusya’da Vladimir Putin’in resmi yemin töreninin yapılacağı gün 50’den fazla İHA ile Rus şehirlerine saldıracağı bildirildi.
Yaklaşık 50 insansız hava aracı ve düzinelerce uzun menzilli füze kullanarak Rusya topraklarına büyük bir saldırı başlatacak olan Ukrayna ordusunun, Rusya’nın hava savunma sistemi kaynaklarını tüketmesinin ardından balistik füzelerle önceden kararlaştırılan Moskova ve kritik hedefleri vurmayı planladığı açıklandı.
Benzer saldırılar geçen sene Rusya’da 9 Mayıs’ta kutlanan Zafer Bayramı etkinlikleri öncesi de yapılmıştı. Ancak geçen sene Kiev yönetiminin elinde Moskova’yı vuracak uzun menzilli füze yoktu, ayrıca Batı Kiev’e vur izni vermemişti.
Bu sene ise Kiev’in elinde uzun menzilli İngiliz-Fransız ortak yapımı StormShadow füzelerinin yanı sıra ABD’nin verdiği ATACMS uzun menzilli füzeleri ve Londra’nın ‘vurabilirsin’ izni var.
Tüm bu parçalar bir araya getirildiğinde Moskova’nın neden nükleer tatbikata hazırlandığı daha iyi anlaşılıyor.
Batılı füzelerle Moskova’ya düzenlenecek olası bir saldırıda, Moskova füzelerin ateşlendiği Ukrayna topraklarını mı hedef alacağı yoksa füzelerin üretildiği Batılı tesisleri ve ülkeleri mi hedef alacağı ise savaşın seyrini belirleyecek.
Londra attığı adımlarla Rusya’yı tamamen bitirebilmek için Kremlin’in ‘stratejik hata’ yapmasını umarak krizi bilinçli olarak tırmandırıyor. Ardından Moskova’yı Batı’yı nükleer tehditle’ suçluyor.
Durumu daha iyi anlamak için geçen hafta Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev’in açıklamalarına bakmak gerekiyor.
Politikacı olarak pek bir ağırlığı olmasa da Medvedev, Kremlin ve Putin’in neler düşündüğünü anlamak ve o ekibin beyninin nasıl çalıştığını kavramak için takip edilmesi gereken bir lider.
Medvedev, NATO’nun topyekün Rusya ile savaşa hazırlandığını, NATO bloğunun dünyanın en güçlü akeri bloğu olduğunu, olası bir NATO-Rusya savaşında Rusya’nın tamamen dünya üzerinden silinmemek ve NATO ile savaşabilmek için çok küçük olduğunu, bu yüzden Moskova’nın kendisini savunmak için ‘nükleer silah kullanmaktan başka çaresinin olmadığını’ Batının bunu net bir şekilde anlaması zamanın geldiğini vurguluyor.
İşte ‘nükleer birliklerin tatbikatla’ savaş durumuna hazırlanması, Rusya’nın Batı’nın eliyle Ukrayna’da köşeye sıkıştırıldığının ve stratejik bir yenilgiye zorlandığının en net gün yüzüne vurmuş halidir.
Rusya’yı cephede Ukrayna askerleriyle yenemeyeceğini anlayan başta Londra ve Batı, krizi uluslararası boyuta çıkararak, Ukrayna’ya NATO askeri ve koalisyon güçlerini sokmanın gerekçesini arıyor.
Olası senaryolar arasında akla ilk gelen Ukrayna'nın Batılı füzelerle Rusya’nın içlerini vurması olabilir. Bunun altında kalmak istemeyen Kremlin, mecburi bir cevapla belkide Ukrayna içinde kısmi bir yıkıcılığa ve caydırıcılığa sahip taktik nükleer silaha başvuracak. Bu durum dünyada yeni bir kaosa ve Rusya karşıtlığına sebebiyet verecek. Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya gibi Rusya’ya destek vermese de karşı çıkmayan ülkeler de Batı’nın yanında, Moskova’nın karşısında hizalanacak. Birleşmiş Milletler'de oluşturulacak bir Rusya karşıtı koalisyon ile oluşturulacak askeri birlikler NATO ve BM Barış Gücü adı altında Ukrayna’nın Kiev ve kuzey sınırı başta olmak üzere batısına ve cephe hattının gerisine konuşlandırılacak. Ukrayna hava sahası uçuşlara kapatılacak. Rusya'nın eli kolu bağlanacak ve mutlak yenilgiyi kabul etmesi beklenecek. Tamamen dış dünyadan izole edilecek olan Rusya, Çin ve Hindistan’ın da Batılı yaptırımlara katılmasıyla Kremlin masaya oturmaya zorlanacak.
Bu tür senaryoları çoğaltmak mümkün.
Ancak taraflardan birisinin mutlak yenilgisine dayanan olası senaryoların uzun vadede başarılı olması ve o coğrafyalara huzur getirmesini beklemek de naiflik olur.
Umalım ki, 'krizlerde tansiyonun en yüksek olduğu, tarafların mutlak yıkıma en yakın olduğu anların müzakere masasına oturmaya en yakın oldukları anlar' olduğu tezi bir kez daha gerçekleşir ve bu kriz de geçmişte ‘Küba Krizi’ gibi sağduyuyla çözülür.