Kortunov: İran'ın Zorlu Tercihi: Misilleme mi Diplomasi mi?

ABD'nin İran'a Nükleer Tesis Saldırıları: Savaşın Eşiğinde Bir Bölge

HABERRUS - ABD'nin İran'ın üç önemli nükleer tesisine düzenlediği hava saldırıları, iki ülkeyi tam ölçekli bir askeri çatışmanın eşiğine getirdi. 2020 yılında İranlı General Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden bu yana ilk kez taraflar bu kadar yakın bir savaş tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

Siyaset uzmanı Andrey Kortunov'a göre, İran yönetiminin önünde kritik bir seçim bulunuyor. "İran için en makul yol, 2020'de olduğu gibi ölçülü bir tepki vererek diplomatik kanalları açık tutmak olacaktır" diyen Kortunov, ancak bunun İran liderliği için ulusal gururun zedelenmesi anlamına geleceğini belirtiyor.

Özellikle 7 Ekim 2023 sonrası Ortadoğu'daki güç dengelerinin İran aleyhine değiştiği bu dönemde, Tahran yönetiminin iç istikrarı korumak için zamana ihtiyacı olduğu vurgulanıyor.

Trump Yönetiminin Stratejik İkilemi

ABD tarafında ise Başkan Donald Trump'ın niyetleri belirsizliğini koruyor. Kortunov'un analizine göre, Trump'ın İran'ın nükleer programını hedef almakla yetinip yetinmeyeceği veya rejim değişikliğini hedefleyip hedeflemeyeceği kritik önem taşıyor. ABD'deki "şahinler" ve İsrail'in, Trump'ı İran sorununa "nihai çözüm" bulmaya zorladığına dikkat çeken uzman, ancak Trump'ın selefi George W. Bush'tan farklı olarak ideolojik saiklerle hareket etmediğini belirtiyor.

Rejim Değişikliğinin Riskleri

Kortunov, İran'da rejim değişikliği girişiminin ciddi riskler taşıdığı uyarısında bulunuyor: "İran'ın Libya veya Somali gibi 'başarısız devlet'e dönüşmesi, bölgesel istikrarı tamamen bozabilir. Coğrafi konumu ve nüfusu göz önüne alındığında, bunun sonuçları ABD için bile yıkıcı olur." Ayrıca İran'ın bölgeden tamamen çekilmesinin, Trump'ın "İbrahim Anlaşmaları" ile kurmaya çalıştığı Arap-İsrail ittifakının temel dayanağını ortadan kaldıracağı ve Filistin sorununu yeniden gündemin merkezine taşıyacağı ifade ediliyor.

Bölgesel Dengeler ve Diplomasi Şansı

Uzman, mevcut koşullarda tarafların çıkarlarının aslında bir uzlaşmaya işaret ettiğini savunuyor: "İran'ın nükleer programında geri adım atması ve ABD'nin yaptırımları hafifletmesi mümkün. Ancak bu, her iki tarafın da yüzlerini kurtaracak karmaşık bir diplomatik koreografi gerektiriyor." Özellikle İran'da yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan'ın ılımlı imajının bu süreçte önemli bir fırsat sunabileceği belirtiliyor.

Uluslararası Toplumun Rolü

Analiz, Rusya ve Çin gibi aktörlerin arabuluculuk potansiyeline de değiniyor: "Putin yönetimi, Tahran'la olan stratejik bağlarını kullanarak krizin tırmanmasını engelleyebilir. Ancak ABD'nin tek taraflı eylemlerde ısrar etmesi durumunda uluslararası diplomasinin etkisi sınırlı kalacaktır." BM Güvenlik Konseyi'nin acil toplanarak tarafları yatıştırıcı önlemler almaya çağırmasının önemine vurgu yapılıyor.

Akıl ve Savaş Arasında İnce Çizgi

Kortunov, "Tarihsel olarak bakıldığında, Ortadoğu'daki çatışmalar genellikle tarafların en kötü seçimleri yapmasıyla sonuçlanmıştır" uyarısında bulunarak, mevcut krizin de kontrolden çıkma potansiyeli taşıdığını belirtiyor. Ancak hem İran hem de ABD'nin aslında uzun vadede bölgesel bir savaşı göze alamayacağını, bu nedenle son anda bir diplomasi şansının her zaman var olduğunu ifade ediyor.