Türkiye'nin yitiği Rusya'nın kazancı
Silah verir müttefik alırsın! Uluslararası çirkin düzenin kadim kuralı bu, eski ya da yeni dünya fark etmez....
Silah verir müttefik alırsın! Uluslararası çirkin düzenin kadim kuralı bu, eski ya da yeni dünya fark etmez. Bu kuralın ikizi ‘işgal eder, düzen kurarsın’ denklemi ise Irak’ta tutmamış gözüküyor. Lafı getireceğim yer Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Rusya ile yaptığı 4.2 milyar dolarlık anlaşma. Rusya 30 adet Mi-28 helikopteri ve 42 adet Pantsir-S1 hava savunma sistemi satacak. Savaş uçağı MiG-29’larla ilgili pazarlık da sürüyor. Rusya, Kaddafi’nin düşüşüyle Libya’da kaybettiği 4 milyar dolarlık silah anlaşmasını Irak’la telafi ediyor. Irak’ta Amerikan işgaline karşı çıkıp da Saddam Hüseyin sonrası kurulan düzende ABD kadar ballı parmağa ortak olmak Ruslardan başka kimseye nasip olmuyor. Halbuki Saddamsız Irak, Ruslar için kayıp ülke olarak görülüyordu. İşgal etmeden Ortadoğu’da müttefik bulmak Rusların öteden beri en iyi becerdiği şey. Bir de işgalin pasif ortağı olarak Irak’a ‘ortak kabine toplantısı’ yapacak kadar yakınlaşan ama Ortadoğu’daki süreçleri yönetme adına samimiyeti Irak’ın içişlerine karışma noktasına taşıyınca hesapları Bağdat’tan dönen Türkiye’yi düşünün! Bırakın ticareti komşuyu kaybetmekten daha ağır olan nedir? Budur Türkiye’nin hali pürmelali!
ABD endişelenmeli mi?
Kuşkusuz Irak’ın savunma konseptini Rus sistemleri üzerine inşa etmesi Bağdat’ın yeni efendilerinin minnettar olduğu Amerika için trajedi. 1 milyon insanı toprağa gömmüş Iraklıların ödediği bedeli umursamadan “Milyarlarca dolar harcayarak özgürleştirdiğimiz Irak, Rusya’ya müttefik mi oluyor” diye hayıflanan Amerikalıları, Dışişleri Sözcüsü Victoria Nuland’ın şu sözleri teselli eder mi bilmiyorum: “Irak ABD’den 467 askeri alım için girişimde bulundu. Bu taleplerle ilgili gelişme kaydedilirse bunun toplam değeri 12.3 milyar doları bulacak. Haliyle Irak’la askeri ilişkimiz çok geniş ve derin.” Sorun şu ki ABD Irak’a 6 milyar dolarlık silah satsa da askerlerini çektiği 31 Aralık 2011’den bu yana Bağdat’ın savunma kapasitesini arttırmaya yönelik taleplerini ağırdan alıyor. Maliki’nin de beklemeye takati yok
Suriye’de ittifak
Tabii daha önemlisi Irak’ın savunma sistemi Türkiye için bir meydan okuma anlamına geliyor. Bağdat, savunma sistemine olan ihtiyacını Türkiye’nin PKK’ya karşı sınırötesi operasyonlarıyla gerekçelendiriyor. Irak Meclisi Güvenlik Komitesi Başkan Yardımcısı İskender Vitvit’in geçen ay New York Times’a verdiği şu demeç Bağdat’taki hissiyatı yansıtıyor: “Ordumuz, Türkiye’nin Irak topraklarında PKK’yı hedef aldığı saldırılara karşı hazırlık yapacak. Allah’ın izniyle bu uçakları düşürmek için Irak’ı silahlandıracağız.” Maliki’nin silahlanırken gözdağı verdiği öteki cephe Türkiye ile ittifak kuran Kürtler. Kürdistan yönetimi ile Bağdat arasında bir çatışma kaçınılmaz görülüyor. Merkezi hükümete paralel Kürtlerin silahlanma çabası hayra alamet değil. Daha geçenlerde Suriye sınırının denetimi konusunda Bağdat’ın bir hamlesi Irak ordusu ile Peşmerge güçlerini çatışmanın eşiğine getirdi. Çatışma artık üzerimize üzerimeze gelen bir senaryo. Fars ajansının Hollandalı De Telegraaf gazetesinden aktardığı iddia doğruysa Kürtler de İsrail silahıyla kuşanıyor. Habere göre Kürt yönetimi İsrail’le 12 savaş uçağı, 20 savaş helikopteri, 3 nakliye helikopteri ve Abrams tankı, füze kalkanı, uçaksavar topları, personel taşıyıcı, askeri botlar ve radar sistemlerinin satışını içeren 20 milyar dolarlık anlaşmalar yaptı.
Putin’in istemediği...
Beri tarafta Irak’la askeri işbirliğinin ötesinde başta Suriye olmak üzere Rus lider Vladimir Putin, Ortadoğu’da birlikte hareket edebileceği müttefiklerine Maliki’yi de eklemiş gözüküyor. Maliki, Putin gibi Suriye’de dış müdahale ya da silahlı kalkışma ile rejim değişikliğine karşı. İki lider Türkiye’nin Suriye politikasına karşı aynı dalga boyunda gidiyor. Putin’in Türkiye ziyaretini Maliki ile Moskova’da görüştükten sonra ertelemesi de zamanlama açısından dikkat çekici. Ziyaret, Suriye krizinin çözümünde iki ülkenin farklı çözüm planlarının birbirine yakınlaşması açısından önemliydi. Ancak Erdoğan’ın temmuzdaki Moskova ziyaretinden beri iki ülkenin birbirine zıt pozisyonları değişmedi. Putin, Ankara’nın Suriye politikasından ciddi şekilde rahatsız ama Türkiye ile stratejik ilişkileri de çok önemsiyor. Türkiye ile Suriye konusunda kafa kafaya gelmekten kaçınıyor. Türkiye ile ilişkilerin selameti için Suriye’yi, Suriye için de Türkiye’yi feda etmek istemiyor. Ziyaretin ertelenmesi Suriye’de ortak çözüm konusunda tarafların birbirine hâlâ uzak olduğunu gösteriyor. Rus hükümetine yakın bir gazeteci dostum birkaç gün önce Putin’in ziyareti erteleyebileceğini söylerken Suriye meselesindeki temel farklılıkların sürdüğüne dikkat çekmişti. Akçakale’deki can kayıpları yüzünden Türkiye’nin hassasiyeti tavan yapmışken Putin’in de Suriye’ye kalkan olan pozisyonuyla Ankara’da gerilimli bir zirveye yol açmaktan ve ilişkilerin zarar görmesinden imtina etmiş olması anlaşılır bir durum.