Rus çarlarının av merakı

Doğan gururlu,hatta kibirli bir kuştur.

Orta çağ devrinin Alman imparatorlarından birinin sözlerine göre doğanla av asıl bir sanattır. Sözlerinin doğruluğunu kabul etmemek zor. Doğanla av için ne tüfek ne köpekler lazım. Silah sesleri ve köpeklerin havlaması ortalıkta hüküm süren sessizliği bozmıyor. Avcılar gözlerini.,gökyüzünde süzülen güzel doğandan ayıramıyor. Doğan avı görünce taş gibi aşağıya atılarak tırnaklarıyla avı vuruyor. Avcının da yalnızca avı yerden alması gerekiyor.

Rus çarları doğanla av düşkünleriydi. Bu düşkünlüğüne çevresi ciddi bir yaklaşım gösteriyordu. 15. Yüzyılda birçok kentte doğan avlayıp terbiye etmekle ve hükümdarın sarayına sağlamakla uğraşanların mahalleleri meydana getirildi.

  1. Yüzyılda Rusya’nın hükümdarı olan Aleksey Mihayloviç doğanla avı çok severdi. Bu av türü üstüne bir kitabı bile yazmıştı. Ülkenin dört bir yanından Moskova’ya doğanlar getiriliyordu. Aleksey Mihayloviç her birini titizlikle muayene ederek en iyilerini seçiyorz ve eğitimcilerin eline veriyordu.

Gururlu hatta kibirli bir kuş olan doğanın eğitilmesi kolay hiç te değil.Avcının elinde hiç kimildamadan oturmanın,avı vurunca sahibine dönmeye alıştırmanın eğitimi çok vakit alıyor. Terbiyeci doğanın eğitimini tamamlayınca çarın yanına bunu getirip sınav veriyordu. Aleksey Mihayloviç en istidatlı kuşları inci,değerli taşlarla süslü kadife başlık.göğüslük vermekle ödüllendiriyordu. Eğitimcilerine de ödüller veriliyordu.

Doğan eğitimi onurlu ve sorumlu bir iştir. Hükümdar doğan eğitimcilerine tam güven gösteriyordu. Yalnızca işin erbabı olanlar doğan eğitimiyle uğraşıyordu. Acemi doğan eğitimcisinin göreve alınması bir çeşit törendi. Acemi hükümdar,eğitimciler ve onurlu konuklar olan kuşların bulunduğu salona alınıyordu ve hükümdara bağlı olmaya, doğanlara özenle bakmaya ant içiyordu. Baş doğan eğitimcisi acemi eğitimciye sırmalı eldiven sunuyordu. Kuş,eğitimcinin böyle eldiverli eline iner.. Çiçeği burnunda doğan eğitimcisi bu törenden sonra hükümdarın avcı kulübünün üyesi oluyordu.

Hükümdarın doğanla avı, gösteri alayı halini alıyordu. Güzel elbiseli yüzlerce süvari Aleksey Mihayloviç’e refakat ediyordu. Bu alaylar şatafatlı oluşuyla yabancıları şaşırtıyordu. Ancak Aleksey ormanda ya da tarlada kendini bulunca ritüeli unutuyor ve kuş ya da başka bir av bulmak umuduyla dört nala gidiyordu. Aleksey iyi bir biniçiydi, çevresi buna zor yetişiyordu. Avcılardan her birinin elindeki doğan avın görülmesini bekliyordu. Çarın sinyaline göre de göklere çıkarak avı kovalamaya başlıyordu. Avın sonu gelince en başarılı doğan çara getiriliyor ve çar kendi eliyle buna yem veriyordu.

İyi eğitilmiş doğan altın pahasınaydı. Böyle kuşlar şahane bir hediye sayıldığı için Aleksey bunları yabancı ülkelerin hükümdarlarına teveccüh ve sempatisinin bir sembolü olarak hediye ediyordu. Bazan yabançı ülkelerin büyük elçilerine Rus çarının sevdiği doğanları görmek imkanı veriliyordu. Genellikle bu kuşlar yabancı gözlerden saklanıyordu. Ancak mükemmel kuşların çara nereden getirildiği sorusunun cevabı verilmiyordu. Çünkü bu bir çeşit devlet sırrıydı.

Aleksey Mihayloviç’in ölümünden sonra doğanla ava ilgi azalmaya başladı. 18. Yüzyılın başlarında Rus çarları ve soyluları köperle avı doğanla ava tercih ediyordu. Rus çağırın doğanla avı son kez 19. Yüzyılın ortalarında yapıldı.