Türkiye 2032'den sonra nükleer santralin karından yüzde 20 alacak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ''Özelleşen ve liberalleşen bir yapıyla beraber Türkiye, büyümesini enerji sektöründe özel sektör kanalıyla yapmaya karar verdi'' dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ''Özelleşen ve liberalleşen bir yapıyla beraber Türkiye, büyümesini enerji sektöründe özel sektör kanalıyla yapmaya karar verdi'' dedi.
Yıldız, onur konuğu olarak katıldığı, 106'ıncı Bab-ı Ali toplantısında ''Alternatif Enerji Kaynakları, Gelişen Enerji Koridorları ve Türkiye'nin Rolü'' konulu bir konuşma yaptı.
Dünya nüfusunun 17. yüzyıldan itibaren hızlı ve dengesizce büyüdüğüne işaret eden Yıldız, bu büyümenin bundan sonra da hızlı bir şekilde devam edeceğini, bunun Birleşmiş Milletler'in (BM) raporlarından da görülebileceğini kaydetti.
Yıldız, bütün sektörleri insan odaklı düşündüklerinde enerjinin ve bunlarla alakalı gelişmeleri düzenlemenin başlı başına bir iş olduğuna değindi.
Dünyada şu anda 1,4 milyar insanın elektrikle tanışmadığı bir dünyada yaşadıklarını belirten Yıldız, BM raporuna göre son 40 yılda çok yoksul ülkelerin ve çok yoksulların sayısının ikiye katlandığını vurguladı.
Taner Yıldız, normalde ülkelerin ekonomik kalkınmalarındaki en zorunlu kaynağın enerji olduğunun altını çizerek, ekonomiler küreselleştikçe politikaların ulusallaştığını söyledi.
Enerjinin uluslararası ilişkiler için bir güç aracı olarak kullanılmaya başlandığına da değinen Yıldız, büyüme ve değişimle beraber piyasalarda liberalleşme ve serbestleşmeye doğru gidişin başladığını anlattı.
Yıldız, ''Genel resimden sonra Türkiye'nin buradaki konumu daha da netleşecektir. Ülkeler enerji sektörleriyle alakalı liberalleşme ve serbestleşme politikaları izlerken stratejik düzeyde işbirliği oldu. Bir çok ülkenin geliştiği ortamda fizibil olma ile stratejik olma durumu çatışır hale geldi. Her stratejik proje fizibil olmayabilir ama fizibil her proje stratejikliğini korumak zorunda. Bu durum belirleyici bir rol oynamaya başladı'' dedi.
Enerjinin dış politika aracı olarak kullanılmasının yanında hegemonya aracı haline gelmiş olmasını da şaşırtıcı bulmamak gerektiğine işaret eden Yıldız, enerjide arz güvenliğini sağlamanın bütün hükümetler tarafından cazip bir konu olduğunu söyledi.
-''PETROL FİYATLARINDAKİ DALGALANMA SİYASİ OLAYLARA BAĞLI...''
Bakan Yıldız, petrol fiyatlarındaki dalgalanmanın siyasal olaylara çok bağlı olduğunu anlatarak, ''Japonya'da deprem oluyor varili 2 dolar etkiliyor. Ama herhangi bir ülkede istikrarsızlık fiyatları yüzde 5-7 civarında etkiliyor'' dedi.
Dünyada şu anda yılda 80 milyon motorlu araç üretimi olduğunu, toplamda 1 milyar araç bulunduğunu anımsatan Yıldız, petrol ve doğalgazın 2050 yılına kadar hala 1. sırada yer alacak olmasının alternatif enerji kaynaklarıyla alakalı araştırmaları geriye bıraktırmadığını anlattı.
Bu durumun Türkiye'nin coğrafyadan kaynaklanan avantajları da daha iyi kullanması gerekliliğini ortaya çıkardığına işaret eden Yıldız, siyasi istikrarın sürdürülebilirliği yanında bütün bu projelerle alakalı fikir yürütme kapasitesini artırdığını kaydetti
Yıldız, sağlanan siyasi istikrarın, hangi parti adı altında olursa olsun, uluslararası yansımalarının çok daha farklı olduğunu gördüklerini anlattı.
Türkiye'nin enerji kaynaklarının yüzde 93'ünü dışarıdan alan bir ülke olduğunu dile getiren Yıldız, bu durumda cari açık, ulaştırma gibi konuları iyi bir şekilde gözden geçirmek durumunda olduğunu söyledi.
Yıldız, özelleşen ve liberalleşen bir yapıyla beraber Türkiye'nin büyümesini enerji sektöründe özel sektör kanalıyla yapmaya karar verdiğini ifade ederek, şunları söyledi:
''Bunun sosyolojik etkileri oldu. Böylelikle kamunun üzerindeki yükü daha da hafifletmiş olduk. Bu durumun diğer sektörlere çok olumlu tesirleri olmuştur. Enerji sektöründe özellikle yerli ve yenilenebilir kaynaklar dediğimiz, yerli enerji kaynağımız kömür, yenilenebilir enerji kaynakları su, güneş rüzgar gibi kaynaklar, bunların her birinin yatırımını yapmamızın ithal enerji kaynağıyla alakalı oranımızı olumlu yönde değiştireceğine inanıyoruz.
Ama aynı zamanda Türkiye'nin büyümesini karşılayacak olan bütün enerji sektörüne beraberce bakmamızı zorunlu hale getirdi. Türkiye şu anda 11,5 milyar tonluk kömür rezervinin yine enerjiye döndürülecek haliyle beraber ve bunun yanında enerji çeşitlemesini gerektirecek nükleer enerji gibi kalemleri, geçtiğimiz 2010 yılı içerisinde dünyada ikinci sırada büyüyen rüzgar santralları projeleriyle, su kaynaklarının önemli bir kısmını kullanmaya dönük bir enerji politikasını beraberinde getirmiştir.''
-RUSYA İLE ENERJİ ANLAŞMASI-
Rusya ile yaptıkları anlaşma ile 2035 yılına kadar sabit fiyatla elektrik alım fiyatının kendilerine taahhüt edildiğine işaret eden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yani 2032 yılında Türkiye 12 dolar 35 centten elektrik alacak. Görüşüyoruz bir kısım firmalarla 'bu teklifi size nasıl verebildiler?' diyorlar. 'Siz nasıl bu işi yapabildiniz?' diyorlar. 'Siz amortismanları ifa ettikten sonra bu karın bir bölümünü bize vereceksiniz' dedik. 'O nereden çıktı?' dediler. 'Bizim teklifimizde böyle bişey yok' dediler. İşte biz, hani ihalesiz falan deniliyor ya hiç aslı yok ihalede yapamayacağımız fileksibiliteyi bu müzakerelerde yaptık. Oturduk tek tek...
Sayın Medvedev ve sayın Putin gösterdiler, 'Bu arkadaş bizle çok pazarlık yaptı'... Başbakanımıza benzer bir şey söyledi. O yüzden bizler Türkiye'nin menfaatine olabilecek her konuyu tek tek masanın üzerine yatırdık. Ve 'işletme döneminden sonra karınızdan yüzde 20 hisse alıyoruz' dedik ve aldık. Hiç para koymadan yalnız.''
Kaynak: AA