“Ruslar ve Türkler önce iş yapıyor, sonra hukuka bakıyor”
Beykent Üniversitesi Hukuk fakültesinden Yard. Doç. Dr. Harun Kılıç, Rusya’nın sesi radyosuna verdiği mülakatta, Rus ve Türk işadamlarının iş yapma özelliklerinin birbirine benzediğini, genellikle önce iş yapıldığını, sadece bir sorun çıktığı zaman hukuka başvurulduğunu söyledi.
Türkiye’de faaliyet gösteren Rus işadamları ne gibi hukuki problemlerle karşılaşabileceği konusundaki soruya, “Rus işadamlarına yönelik Türkiye’de yaşanılan bir sorun olmadığını, ancak sadece tüm yabancı yatırımcıların yaşadığı sıkıntıların olduğu” cevabını verdi. Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların en büyük sıkıntılarının, geldikleri ülkeyi ve hukuk sistemini iyi tanımamaları olarak açıklayan Kılıç, “Bu bağlamda Rus işadamları da benzer şekilde sıkıntılar yaşıyor. Özellikle Türkiye’ye doğrudan yatırım yapan yabancı yatırımcılar Türkiye’deki hukuki yapıyı bilmedikleri için sıkıntılarla karşılaşıyorlar. Özellikle hangi yatırım şeklini tercih etmeleri gerektiği konusunda danışmanlık almadıkları için sıkıntı yaşıyorlar. Ya da şirket birleşme ve devralma gibi şirket satın almalarda, bazen beklentileri çok yüksek şirket aldıklarını düşünürken içi boş çıkabiliyor. Bunun içinde hukuki bir inceleme yapılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Sözleşmenin iyi belirlenmesi gerek
Diğer taraftan, Rus ticaret erbabının yaşadığı sıkıntının kaynağının, hukuki riski tam analiz etmemesi ve Türkiye’deki birlikte çalışacağı ortağını tam tanımaması olduğunu vurgulayan Kılıç, “Sözleşmelerini önceden detaylı bir şekilde yapmıyorlar, standart sözleşmeleri seçiyorlar. Standart sözleşmede her zaman her konuyu çözemiyor. Belki bu kapsamda iki ana başlıkta toplayabiliriz. Doğrudan yatırım yapanların danışmanlık hizmeti almamasından kaynaklanan sıkıntılar hukuki riski artırıyor, diğer taraftan ise ortaklarla yapılan sözleşmenin detaylandırılmaması, konuya uygun olmaması, çıkacak ihtilafların önceden öngörülmemesi, yani hukuki analiz yapılmamasından kaynaklanıyor.” dedi.
Ticaret yapmadan önce hukuki analiz yaptırın
Rusya’da faaliyet gösteren Türk işadamları ne tür problemlerle karşılaştığı sorusuna, Türk işadamlarının da Rus işadamlarına benzer sıkıntı yaşadıkları cevabını veren tecrübeli avukat, “Çünkü Rus iş adamlarıyla Türk işadamlarının iş yapma mantığı birbirine benziyor. Genellikle önce iş yapılıyor, ardından sorun çıkarsa sorunu çözmek için çaba sarf ediliyor. Türk işadamlarımızda da benzer sorunlar var. Rusya’da örneğin gidip bir inşaat sektörüne girilecekse, bunun ne gibi risklerinin olacağının hukuki analizleri yapılmıyor. Sonradan ödemeye ya da beklentilere ilişkin problemler çıkabiliyor. O zaman da o sorunları çözmek için uğraşıyoruz. Bizim her iki tarafa da her zamanki tavsiyemiz, gerek Rusya’ya doğrudan yatırım yapacak ya da ticaret yapacak, gerekse Türkiye’ye yatırım yapacak işadamlarına benzer tavsiyelerde bulunuyoruz. Ticaret yapmadan önce hukuki risk analizinin yapılması.” şeklinde tavsiyede bulundu.
Karşılıklı ihtilaf çıktığında yapılması gerekenler
Kılıç, hukuki analiz konusunun KOBİ’ler için de geçerli olup olmadığı sorusuna ise, “Tabi her iş için geçerli. Büyük işlerin yapısı biraz daha karışık olabilir ama temelinde yatan, risk her işte de olabilir. Örneğin tekstil işinde, Rus bir işadamı buradan gömlek ithal etmek istese, ihraç yapılacak anlaşma metni büyük önem arz ediyor. Çünkü hangi kalitede yapılması lazım, ödemenin nasıl olması lazım, nasıl teslim edilmesi lazım, ihtilaf çıktığı zamanda ne tür bir ihtilafı çözme metodu uygulanması gerekiyor. Çünkü en çok çıkan sıkıntılardan birisi, böyle bir ihtilaf çıktığında nereye başvuracaksınız. Rusya’daki mahkemelere mi, Türkiye’deki mahkemelere mi, yoksa projenin biraz daha büyük olduğu zaman uluslararası tahkime mi başvuracaksınız. Bunu da işin niteliğine göre baştan belirleyebilirsiniz.” cevabını verdi.
Taraflar hangi mahkemeye başvuracak
Tecrübeli avukata ayrıca, Rus ve Türk işadamlarının faaliyetlerinin kolaylaştırılması için, iki ülkenin hukuk alanında ne tür adımlar atılması gerektiğiyle ilgili soru soruldu. Hem Türk işadamlarında, hem Rus iş adamlarında hukuk sorunu en son üzerinde düşünülen, sadece ihtilaf çıktığında üzerinde düşünülen husus olduğundan dolayı, bu güne kadar her iki ülke arasındaki görüşmelerde çok fazla ön plana çıkamadığını ifade eden Kılıç şu şekilde konuştu: “Tarafların arasında ihtilaf çıkması durumunda, bu ihtilafın bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Çözüm olarak da karşımıza iki yöntem çıkıyor. Birincisi uluslararası tahkim dediğimiz tahkim yöntemi. Bu konuda her iki ülkenin de imzaladığı konvansiyon var. New York konvansiyonu. Bu kapsamda verilecek uluslararası tahkim kararı gerek Türkiye’de gerek se Rusya’da uygulanabilecek.
Ancak taraflar mahkeme yolunu seçtiklerinde, Türkiye ya da Rusya’da mahkeme seçtikleri zaman bu mahkeme sonucunun nasıl uygulanacağı konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Türkiye’deki milletler arası özel hukuku (MÖHUK) düzenleyen kanunda karşılıklılık ilkesi çerçevesinde değerlendiriliyor.
İki ülke arasında bir sözleşme yoksa, örneğin Rusya’da verilen bir mahkeme kararının Türkiye’de uygulanabilmesi için, ya Türkiye’yle Rusya arasında bu konuda sözleşme olması lazım, ya uluslararası bir sözleşmeye her iki ülke taraf olması lazım ya da hukuki ya da fiili karşılıklılık olması gerekiyor. Şu an en büyük sıkıntılardan birisi, Türkiye’yle Rusya arasında bu tür mahkeme kararlarının doğrudan tanınmasına ilişkin olarak sözleşmenin imzalanmış, ancak henüz ülkeler tarafından onaylanmamış olması.
Buna rağmen, gerek Türkiye’de gerekse Rusya’da mahkeme kararları tanınması ve uygulanması hukuken mümkün. Ancak mahkemelerde çok ciddi sorunlar yaşanıyor. O yüzden belki en büyük sorunlardan birisi, Türkiye ile Rusya arasındaki mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi konusundaki ikili sözleşmenin biran önce ratify edilmesi. Biz zaten bu konudaki görüşleri, önümüzdeki dönem yapılacak KEK toplantısında, raporlarında ifade ettik. Muhtemelen önümüzdeki günlerde bu konu gündeme gelecek.”