Türkiye'den Rusya'ya ihracat Şubat ayında yüzde 16 arttı
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin verilerine göre Şubat ayında Türkiye'nin ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,6 artışla 11 milyar 692 milyon dolar oldu. İlk 2 ayda ihracatımız yüzde 5 artarak 23 milyar 201 milyon dolara yükseldi. Son 12 aylık ihracatımız ise yüzde 11,82 artışla 153 milyar 640 milyon dolar oldu.
Rusya Federasyonu'na ihracat ise Şubat ayında 591,5 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2012 şubat ayı ihracat rakamı 513,5 milyon dolarda kalırken, yıllık bazda da 6,7 milyar dolar seviyesi yakalanmıştı. Türkiye'nin ihracatında Rusya, Almanya, Irak ve İngiltere'den sonra dördüncü sırada yer aldı.
Şubat ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 787 milyon dolar ile otomotiv sektörümüz yaparken, kimyevi maddeler sektörümüz 1 milyar 450 milyon dolar ile ikinci, hazır giyim ve konfeksiyon sektörümüz ise 1 milyar 402 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldı.
Şubat ayında en fazla ihracat artışını yüzde 242 ile zeytin ve zeytinyağı sektörümüz, yüzde 57 ile madencilik sektörümüz ve yüzde 55 ile mücevher sektörümüz yakaladı.
AB'YE İHRACAT ARTIŞA GEÇTİ
AB'ye ihracatımız Şubat ayında 6 artarken, Uzakdoğu'ya ihracatımız yüzde 34, BDT'ye ihracatımız yüzde 18, Afrika'ya yüzde 1 artış gösterdi.
Şubat ayı ihracat gerçekleşmelerini Edirne'de düzenlenen basın toplantısıyla açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, AB'ye ihracatın artış trendine geçmesini son derece olumlu bulduklarını belirterek AB ülkelerine yapılan ihracat detaylarını şöyle aktardı:
Şubat ayında en fazla ihracat yaptığımız ülke Almanya oldu. Almanya'ya ihracatımız yüzde 1 arttı. İkinci sırada yer alan Irak'a ihracatımız yüzde 7, üçüncü İngiltere'ye yüzde 9, dördüncü Rusya'ya yüzde 16, beşinci İtalya'ya yüzde 10 arttı. Şubat ayında ihracat artışında ön plana çıkan ülkeler; Yüzde 303 artış ile Malta,Yüzde 219 artış ile Norveç, Yüzde 130 artış ile Singapur, Yüzde 112 artış ile Yemen, Yüzde 98 artış ile Ürdün, Yüzde 75 artış ile Çin, Yüzde 57 artış ile Brezilya oldu.
İller bazında bakıldığında, en fazla ihracat yapan ilk 10 ilimiz arasında ihracatını en fazla artıran il yüzde 41 ile Hatay oldu. Hatay'ı yüzde 18 ile Ankara, yüzde 11 ile Denizli, yüzde 9 ile Adana, yüzde 7 ile İzmir ve Bursa, yüzde 3 ile İstanbul ve yüzde 1 ile Gaziantep izledi. Kocaeli'nin ihracatı yüzde 1, Manisa'nın ise yüzde 18 düştü.
Edirne'nin ihracatı ise şubat ayında yüzde 3 gerileyerek 2,5 milyon dolar oldu. İlk ayda ise Edirne'nin ihracatının yüzde 6 yükselerek 5,1 milyon dolar oldu.
Konuşmasında dünya ekonomisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan TİM Başkanı Büyükekşi, 2012 yılında dünyada yaşanan yavaşlamanın sonuna yaklaşıldığı kanaatinde olduklarını, toparlanma zaman alacağını bu nedenle, dünya ekonomisinde yılın ilk yarısında büyümenin zayıf ve faizlerin düşük kalması beklendiğini kaydetti. Büyükekşi şöyle devam etti:
ABD İÇİN İYİMSERLİK HAKİM
Bu arada, ABD ekonomisine ilişkin iyimser beklentiler sürüyor. Ancak ekonomide ve işsizlikte toparlanma, beklentilerden daha yavaş gerçekleşiyor. Avrupa Birliği ve Euro cephesinde ise mali risklerin azaldığını görüyoruz. Avrupa Birliği'nde 2014-2020 bütçesinde kesinti yapılması konusunda uzlaşma sağlandı. Avrupa Merkez Bankası'nın adımları sayesinde piyasa güveni büyük ölçüde sağlandı diyebiliriz. Bankacılık sektöründe de olumlu gelişmeler var. Euro'ya güven artıyor. Son yaşanan İtalya krizi de atlatıldığı takdirde Euro bölgesi daha iyi bir sürece girecek. Bununla birlikte, AB'de 2012 son çeyrek büyümesi beklentilerden kötü geldi.
AB'DE TOPARLANMA 3. ÇEYREKTE
2013'ün ilk iki çeyreğinde de küçülme sürebilir. Avrupa'nın ancak 3.çeyrekten itibaren büyümeye başlayacağı öngörülüyor. Bu durum AB'ye ihracatımız için bir risk. Ancak ihracatımızın ilk 2 aylık performansı bizi umutlandırıyor. İlk 2 ayda AB'ye ihracatımız yüzde 6 artış gösterdi. AB ekonomilerindeki resesyon ne kadar hızlı sona ererse, ihracat bundan o kadar hızlı avantaj sağlayabilir.
ÇİN'DE BÜYÜME HIZLANIYOR
Diğer taraftan Çin'de 2013 yılının ilk göstergeleri, büyümenin yeniden hızlanmakta olduğunu teyit ediyor. Bizim de Çin'e ihracatımız 2013 yılında çok iyi başladı. İlk iki ayda Çin'e ihracatımız yüzde 51 artış gösterdi. Çin şu anda en fazla ihracat yaptığımız 12. ülke oldu. Çin, geçen senenin aynı döneminde en fazla ihracat yaptığımız 15. ülkeydi. Çin'in büyümesi bize de olumlu yansıyor.
Büyükekşi, geçtiğimiz yıl olduğu gibi, 2013 yılının da dünyada kur savaşlarının öne çıkacağı bir yıl olacağına dikkat çekerek şöyle konuştu:
REKABETÇİ KUR ARTIK DAHA DA ÖNEMLİ
"Yani rekabetçi kur, artık her zamankinden daha önemli. Birçok ülke, ihracat artışı için kur ile oynuyor. Kuru, kızışan rekabette en önemli silah olarak kullanıyor. Türkiye'nin de bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmesinin, ve önlem almaya devam etmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Bize göre, Türkiye için en mantıklı çözüm, iyi bir kur riski yönetimi ile kurdaki aşırı dalgalanmaları önlemek ve de Türk Lirası'nın rekabetçi seviyelerini korumak olacaktır.”
TÜRKİYE'DE BÜYÜME 4. ÇEYREKTE ZAYIFLADI
Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirirken ekonomideki dengelenmenin sürdüğünü vurgulayan Büyükekşi, Ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankasının hedeflediği ekonomik inişin gerçekleştiğini, fakat verilerin 2012'nin son çeyreğinde iktisadi faaliyetlerin zayıfladığını ortaya koyduğunu söyledi. Büyükekşi şunları söyledi:
"Sanayide büyüme yılın son çeyreğinde yüzde 0.6 ile en zayıf dönemini yaşadı. 2012 yılı büyümesi yüzde 2.5 seviyesinde kalacak gibi 2012 yılında cari açık yüzde 37 gerileyerek 77 milyar dolardan 49 milyar dolara indi. Cari açıkta sağlanan bu önemli iyileşmede ihracatın rolü çok büyük oldu.
İHRACAT CARİ AÇIĞIN PANZEHİRİ OLDU
Bu başarının hakkını vermemiz gerekiyor. Çünkü 2012 yılında cari açıkta yaşanan 28,3 milyar dolarlık gerilemenin 23,5 milyar doları dış ticaret dengesindeki düşüşten geldi Dolayısıyla uzunca bir süredir ifade ettiğimiz, "Cari açığın panzehiri ihracattır” söylemi, bir kere daha tescillendi. İhracat, ekonomideki kırılganlıklarının giderilmesi için en büyük avantajımız oldu. İhracat sadece cari açığa panzehir olmakla kalmadı. Büyümeye net katkı sağlarken, yarattığı istihdamla işsizlik oranını da aşağı çekti.
2012'DE EKONOMİYİ SOĞUTTUK
Büyük hedefliyoruz. Ama bu hedeflerin altını yeterince dolduramıyoruz. Biliyorsunuz, Merkez Bankamız en son 3x5 formülü açıkladı. %5 büyüme. %5 cari açık (yani cari açığın milli gelire oranı) %5 enflasyon. Halbuki 2012 yılında yüzde 2.5 ekonomik büyüme ile yüzde 6 cari açık rakamına ulaşılacağını tahmin ediyoruz. Yani 2012 yılında ekonomimizi ısıtmadık, büyümeyi düşürdük. Ancak cari açık istenilen düzeye düşmedi. Çünkü büyümenin cari açık elastikiyeti düşük. Neden mi? Merkez Bankası yıllık kredi genişlemesini yüzde 12 ila 15 bandında tutuyor. Bu sınırın aşılmasını istemiyor. Bu nedenle de faizler indirilse bile, munzam karşılık artışları ile kredilerde sıkılaştırma sürüyor.
TEK ÇARE İHRACAT
Sıkılaştırma politikaları da iç piyasayı daha çok yavaşlattı. İç piyasa yavaşladığına göre yüzde 5 büyüme nereden gelecek? Tabii ki ihracattan gelecek. Yüzde 5 büyümenin de, yüzde 5 cari açık hedefinin de temel mantığında ihracat artışı var. Yani bu sene bütün yük ihracatçılarımızın omzunda. Bir başka ifade ile, bu rakamlara ulaşılabilmesi için ihracatın orta vadeli program hedefi olan 158 milyar doların çok üzerinde gerçekleşmesi gerekiyor.. Peki bu nasıl olacak? Platon "Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür" der. İşte 55 bin ihracatçımız, bu yıl da yeni ihracat rekorları kırabilmek için susmayacak. 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracata koşarken tüm doğru bildiklerini dile getirecek.
İHRACATÇININ KARLILIĞI DÜŞTÜ
Dünyada yaşanan gelişmeler mevcut pazarlarda ihracat artışımızı da sınırlandırıyor. İhracatçılarımızın karlılıkları son yıllarda giderek azalıyor. Çünkü dış pazarda kıyasıya bir rekabet ortamı var. İhracatçılarımız dış pazarda rekabetçi fiyat sunamamaktan yakınıyor. Yılın son çeyreğinde girdi maliyetlerinin arttığını belirten ihracatçı firmalarımızın oranı son anketimizde yüzde 62'ye çıktı. İhracatçılarımızın yaklaşık yarısı, karlılık düzeyinin azaldığını söylüyor. Anketimiz ayrıca ihracatçılarımızın finansman ihtiyacının da arttığına dikkat çekiyor. Böyle bir tablo karşısında ihracatımızı 158 milyar doların üzerine çıkarmak için özel bir çaba sarf etmemiz gerekiyor.
İHRACATA DESTEK ŞART
İlk iki ayda ihracat artışımız yüzde 5. Bu tempo yeterli mi? Elbette ki, hayır. O zaman tek çaremiz kalıyor. İhracata tempo vermek için ilave destek. Bu desteğin başında da finansman geliyor. Finansman konusuna geçmeden önce, yatırım ortamına da dikkatinizi çekmek istiyorum. İçeride kredi sıkılaştırması, dışarıdaki risklerle birleşince, sanayide yeni yatırım iştahı azalıyor. Bugün, daha fazla üretim, daha fazla ihracat prensibini benimsiyoruz. İhracatı devlet stratejisi yapıyoruz. Halbuki daha fazla ihracat için gerekli olan ilave yatırımların önü kesiliyor. Kredi genişlemesi kısıtlanıyor. Burada selektif bir yol izlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü kredi ve yatırım olmadan ihracatın büyümesine imkan yok.
İHRACATÇI FİNANSMANDA ZORLANIYOR
İşte bu yüzden biz sürekli olarak bu hassas noktaya dikkat çekiyoruz. Bir düşünürümüz der ki "İkna için telkin, telkin için de tekrar kaçınılmazdır.” Biz de tekrar tekrar ihracatçılarımızın finansman sıkıntısının üzerinde duruyoruz. Çünkü bu sıkıntı giderek artıyor. Bu konuda ihracatçılar olarak somut adımlar atıyor, çeşitli girişimlerde bulunuyoruz
Eximbank, Bankalar Birliği ve Katılım Bankaları Birliği ile beraber teknik bir çalışma grubu oluşturduk. Bu grubumuz uzun bir çalışmanın ardından önemli bir rapor hazırladı. Hazırladığımız bu raporu Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan'a sunduk. İhracat kredilerinin artırılması, maliyetlerin düşürülmesi için önerilerimizi ilettik. Ayrıca geçtiğimiz hafta bu kurumlarla birlikte ortak bir protokole de imza attık. Hedefimiz ihracatın ve ihracatçının finansman olanaklarının genişletilmesi. Biz ihracatçılarımızın önünü açmak için tüm çabamızı ortaya koyuyoruz. Bu çabamızı kararlılıkla sürdürmeye de devam edeceğiz. Çünkü ihracatımızın desteklenmesi bugün her zamankinden daha kritik bir öneme sahip.
AB İLE İLİŞKİLER YENİ BİR SÜRECE GİRİYOR
Ekonomik gelişmeler yanında ülkemizin gündeminde öne çıkan konulardan biri de Avrupa Birliği ile yakınlaşan ilişkimiz. Son dönemde yaşanan bu hareketlilik bizleri sevindiriyor. Müzakere sürecinde engellenen bazı başlıkların tekrar açılacağından bahsediliyor. Biz, sürecin hızlandırılmasını istiyor ve süreci sonuna kadar destekliyoruz. Diğer taraftan ABD ve Avrupa Birliği arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması söz konusu. Böyle bir anlaşmanın Türkiye için de olumlu olacağını düşünüyoruz.”