Yaptırımların ardından Rusya ekonomisinde son durum ne?
BloombergHT’den Cüneyt Başaran köşe yazısında Kırım ve Ukrayna krizleri sonrasında Batı’nın yaptırımlarına maruz kalan Rusya ekonomisinin durumunu analiz etti.
Başaran’ın yazısı şu şekilde:
2 yıllık resesyonun ardından Rusya ekonomisi 2017’de yeniden büyümeye hazırlanıyor. 2015’de yüzde 2.8 ve 2016’da yüzde 0.2 daralan Rus ekonomisinin 2017’de yüzde 1 civarında büyümesi bekleniyor. Bu süre içinde Rusya, başta Batı dünyasının uyguladığı yaptırımlar ve sert düşen petrol fiyatlarının etkileri ile boğuştu.
2014 sonundan itibaren 2 sene içinde Ruble’nin ABD Doları’na karşı değeri yüzde 60 oranında devalüe olurken bunun etkisi ile 2015 sonunda yüzde 15’leri bulan enflasyon Rus ekonomisinin 2 büyük baş ağrısı oldu. Yine bu süre içinde ülkeden çok ciddi para çıkışı yaşandı . Son 3 sene içinde büyük çoğunluğu 2014’de olmak üzere ülkeden toplam 225 milyar dolar yabancı para çıkışı oldu.
Yaptırımların etkisiyle vadesi gelen yabancı para cinsi borçlarını ödemek durumunda kalan Rus Bankaları ve şirketlerinin 2014 yılından bugüne toplam 190 milyar dolar borç ödemek zorunda kaldılar.
Gelirlerinin yüzde 50’ye yakın kısmını gaz ve petrol satışından karşılayan Rusya’nın düşen enerji fiyatlarıyla da mücadelesi çetin oldu. 2013 yılında petrol fiyatları 100 doların üzerinde seyrederken yıllık 500 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşan Rusya’nın 2016 sonunda ihracat gelirleri 280 milyar dolara kadar indi. Üstelik başta Kırım ve sonra da Suriye’deki Rus askeri manevralarının giderleri ithalat üzerinde baskı yapınca 2016 sonun itibariyle Rusya , 1998 yılından beri en düşük cari fazla ( 20 milyar dolar) verdi. Hatırlatmak açısından Rusya o yılın ardından krize girmişti.
Yaptırımlar, siyaset ve Trump
İşte bu sözcükler Rusya için hayati önem taşıyor. 3 yıldır devam eden yaptırımların devamı Rusya için pek de iç açıcı olmayan sonuçlara yol açabilir. Gerçi ülke yaptırımlara rağmen 2017’de yüzde 1 büyümeyi hedefliyor ama ABD, AB ve İngiltere’nin ekonomik yaptırımları özellikle bankacılık sektörü üzerinden Rusya’yı son 3 senede çok yıprattı.
Rus bankalarının zaten erişimin kesildiği “Batı Finans Dünyasına” eurobond ihraçları ile kamu tarafından şansını deneyen Rusya, bu denemelerinde başarısız oldu. Rusya uzun süre ara verdiği özelleştirmelere (Rosneft İsviçre Katar Konsorsiumuna satıldı) geri dönerek bütçeyi dengelemeye çalışıyor. Ancak buna rağmen 2016’da bütçe açığı yüzde 4’e yaklaşmış durumda.
İşte bu sebeple Trump sonrası oluşan yeni dünya düzeni “Putin Rusya’sı” için son derece önemli olacak. Bir ara 2 trilyon dolara kadar yükselmiş Rus ekonomisinin şimdilerde 2008 seviyelerine geri döndüğü (1.2 trilyon dolar) bir ortamda Rusya şiddetle yeniden küresel piyasalardan borçlanabilen, varlık satışı yapabilen ve içeriye yatırımcı çekebilen bir noktaya geri gelmek durumunda. Aksi takdirde petrol fiyatlarının bu seviyelerde devam ettiği bir kaç senelik projeksiyonlarda ya bütçede çok ciddi kesintiler yapılmak durumunda kalacak (başta askeri harcamalar olmak üzere hemen hepsi kamu personeli olan çalışan nüfusun ücretlerinden kesintiler dahil) ya da Rus ekonomisinin şu an için yönetebildiği görülen “ekonomik krizi” çok daha derin bir hal alacak.
Türkiye Rusya ilişkileri
Rusya’nın önemli ticaret partnerlerinden biriyiz. Toplam 20 milyar dolara yakın ticaret hacmimiz var. Bu ticarette enerji ithalatı üzerinde büyük bir açık vermekteyiz. Ancak Rusya’daki Türk inşaat şirketlerinin işleri ve Rus turistlerin katkısı eklendiğinde aradaki fark bir nebze de olsa kapanıyor. Önümüzdeki süreçte Rusya’nın başta ABD olmak üzere Batı dünyası ile izleyeceği politikalar hem onun için hem de bizim için oldukça önemli olacaktır. İşler Rusya için daha iyimser bir rotaya oturursa Türkiye’nin de bu süreçte kazançlı çıkması muhtemel. Ancak olası bir “negatif senaryoda” Rusya’nın yaşayabileceği ekonomik sıkıntıların izleri bizde de net hissedilir.
Yazıyı kaynağından okumak için buraya tıklayınız.