"Rusya’yla kurulmakta olan ittifakın Türkiye’yi daha özgür, daha demokratik kılmayacağı çok açık"
Medyascope TV'de konuşan gazeteci Ruşen Çakır, son dönemde ivme kazanan Rusya-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi. Çakır, "Şuanda Rusya ile kurulmakta olan ilişkilerin Türkiye'ye orta ve uzun vadede bir hayrı olacağını sanmıyorum" dedi.
Ruşen Çakır'ın 12 Aralık'ta yayınladığı "Putin bizi kandırıyor olabilir mi?" başlıklı yayınından notlar:
"Şunu özellikle vurgulamak lazım — ki birçok yayında bunun altını çizmeye çalışıyorum: Rusya Türkiye’ye en fazla stratejik bir şeyler önerebilir, askerî birtakım şeyler önerebilir, ekonomik bir şeyler önerebilir; ama Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan değerler konusunda –ki bunların başında demokrasi, temel hak ve özgürlükler geliyor– Rusya’nın Türkiye’ye önerebileceği hiçbir şey yok; hatta tam tersine bu anlamda Putin Rusya’sı dünyada otoriterlik anlamında ilk akla gelen örneklerden biri. Dolayısıyla Rusya’yla kurulacak olan ya da kurulmakta olan ittifakın Türkiye’yi daha özgür, daha demokratik kılmayacağı çok açık. Tabii ki şu anda ülkeyi yönetenlerin tercihi böyle olabilir; yani onların tercihi ellerindeki otoriteyi, iktidarı korumak, daha da güçlendirmek olabilir; ama iktidar geçicidir. Bu toplum, Türkiye, Türkiyeli insanlar, halk kalıcıdır. Şu anda kurulmakta olan ilişkilerin Türkiye’ye orta ve uzun vadede bir hayrı olacağını sanmıyorum, hayrı olacak olsaydı Rusya’nın etkisi altındaki bölgelere olurdu — ki bunların hemen hemen hepsinin temel hak ve özgürlükler konusunda, demokrasi konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşadığını biliyoruz.
“Amerika gitsin Rusya mı gelsin?” diye söylenirdi
"Burada çok ilginç bir durum var, yaşı genç olanlar bunları bilmeyebilir, ama benim gibi artık yaşı 50’yi aşmış olanlar çok iyi bilir: Türkiye’de Rusya uzun bir süre Türk sağının korku objesiydi ve o dönemde Amerikan karşıtlığı yapan sola karşı hep kabaca… hatta onun bir esprili şarkısı vardı, “Amerika gitsin Rusya mı gelsin?” diye söylenirdi. Yıllar sonra Türkiye sağının devamı olan yapıların bu şekilde bir Rusya muhibi olması –ki Rusya’nın ideolojik yönü gidip eski imparatorluk yönü öne çıkıyor son dönemde; bu bağlamda Putin’e ikinci Lenin ya da Stalin denmiyor; Yeni Çar deniyor, yani çarlığa gönderme yapılıyor–, Türk sağının, Türkiye’de sağın Putin üzerinden yeni Rusya’yı ya da Yeni Çarlık Rusya’sını diyelim biraz abartarak da olsa söyleyelim ki çok benzerlikler var… kendine bu kadar müttefik olarak benimsiyor olması tabii çok ilginç — ki bu süreçte Erdoğan’a en büyük desteği verenin de zamanında Amerikan karşıtlığı yerine Rus karşıtlığını çıkartmış olan, öne sürmüş olan, Türkiye’deki o dönemin Maocu hareketinin bugünkü devamı olan Vatan Partisi –ki lideri o zaman da Doğu Perinçek’ti–, onun işbirliği yapıyor olması Erdoğan’la bu konuda, Rusyacılık konusunda işbirliği yapıyor olması da ayrı bir gariplik. 70’li yıllarda Türkiye’de Rusya’yı her türlü kötülüğün birinci derecede sorumlusu olarak tanımlayan gelenekler bugün, Rusya’yla birlikte hareket etmenin en büyük savunucusu haline geldiler."
Rusya uçağı unuttu mu?
"Bir başka önemli not tabii ki Kasım 2015’te Suriye’de bir Rus uçağının düşürüldüğünü çok çabuk unuttuk; ama böyle bir olayı yaşadık ve o tarihte bugün ülkeyi yönetenlerin önemli bir kısmı o tarihte de –tabii ki başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere– ülkenin yönetimindeydiler ve o dönemde ettikleriyle bundan yaklaşık altı-yedi ay sonra 2016 Haziran ayında nasıl geri döndüklerini unutmuyoruz. Ve şunu da özellikle vurgulamak istiyorum; Putin’in o uçak düşürülme olayını unutmuş olduğunu açıkçası sanmıyorum. Ne zaman bunun faturası önümüze çıkarılacak? Bilmiyorum. Belki de Haziran 2016’dan beri Rusya’yla kurulan ilişkiler, geliştirilen ilişkilerle beraber biz belki de faturayı ödemekteyizdir, onu da kestirmek mümkün değil; ama şunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz ki; Türkiye’nin Rusya’yla kurduğu ilişki hiçbir zaman eşit bir ilişki olabilecek gibi değil ve şu haliyle Türkiye’nin Rusya’yla ve Erdoğan’ın Putin’le bu kadar yakın bir şekilde hareket ediyor görüntüsü, Rusya’ya herhangi bir şekilde zarar verecek bir görüntü değil; ama Türkiye’ye verebileceği zararları peş peşe sıralamak mümkün. Sonuçta buradan nasıl dönülür? Bilmiyorum.
"Yayın için başlık olarak “Putin bizi kandırıyor olabilir mi?” dedim. Putin kimseyi kandırmıyor, ama biz galiba kendimiz kandırıyoruz, Rusya’yla eşit bir ilişki kurabileceğimiz ve buradan Türkiye’nin Rusya’yla beraber önünün açılabileceğini düşünüyoruz. Yarın öbür gün bunun böyle olmadığını çok kritik bir anda çok net bir şekilde görebiliriz, o zaman da herhalde alıştığımız şekilde “Putin bizi kandırmış” şeklinde yorumlara tanık olabiliriz."
HABERRUS