Kommersant: Rusya Ortadoğu’da Önemli Bir Müttefikini Kaybetti
HABERRUS - Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yarım asrı aşan yönetimi ani bir darbe ile sona erdi.
Şam’dan kaçan Esad’ın Moskova’ya ulaştığı bildirilirken, ülke genelinde hükümet karşıtı güçler kontrolü ele geçirdi.
Bu gelişme, yalnızca Suriye’de değil, bölgesel ve küresel düzeyde de büyük bir değişim anlamına geliyor. Rusya, stratejik müttefiki Suriye’yi kaybederek Ortadoğu’daki etkisini yeniden tanımlama sürecine giriyor.
Şam’ın Düşüşü: Ani ve Şaşırtıcı
Rusya'nın önde gelen gazetelerinden Kommersant Suriye'deki durumu tek başlıkta özetlemiş. 'Rusya Ortadoğu’da Önemli Bir Müttefikini Kaybetti' başlığıyla duyurduğu haberinde, Rusya'nın Suriye'de Esad'dan sonra en büyük kaybeden olduğuna dikkat çekiyor.
Şam yönetimi, yıllarca süren iç savaşların ardından, Pazar günü çatışmasız bir şekilde başkenti terk eden ordusuyla birlikte çöktü. Esad rejiminin düşüşü, Irak ve Libya’daki lider değişimlerinden farklı olarak, çok kısa bir zaman diliminde gerçekleşti. Silahlı muhaliflerin İdlib’den başlattığı saldırılar hızla sonuç verirken, rejimin ordusu direnmek yerine dağıldı veya taraf değiştirdi.
Şam’ın kaybedilmesi, rejimin dayandığı temel illüzyonların bir anda yıkıldığını gösterdi. Suriye Savunma Bakanlığı’nın “askeri plana uygun yeniden gruplaşmalar” açıklamaları ve “teröristlere karşı saldırıların sürdüğü” iddiaları, halkın yeni gerçekliği karşılamasıyla hızla geçersiz hale geldi.
Rusya’nın Destek Stratejisi Çöktü
Rusya’nın Hmeymim hava üssü ve Tartus deniz üssü gibi askeri varlıkları ve diplomatik çabaları, Esad rejimini korumaya yetmedi. Moskova’nın askeri desteği ve Astana süreci gibi diplomatik girişimler, Suriye’deki iç dinamiklerin ağır baskısı karşısında yetersiz kaldı. İran ve Hizbullah gibi müttefiklerin de desteği, rejimin hızlı çöküşünü durduramadı.
Bu durum, Rusya’nın Ortadoğu’daki stratejisi açısından önemli bir kırılma noktası. Suriye’deki askeri varlığı ve rejimle kurulan yakın bağlar, Moskova’ya bölgede nüfuz sağlarken, Esad’ın devrilmesi bu nüfuzun yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor.
Yeni Bir Suriye ve Bölgesel Dengeler
Esad’ın devrilmesinin ardından, muhalefetin liderlik ettiği yeni bir hükümet kurulması gündemde. Başbakan Muhammed Gazi el-Celali, militanlarla diyalog sürecini başlattı ve serbest seçimlerin yapılması gerektiğini vurguladı. Muhalefet lideri Abdurrahman Mustafa, bu gelişmeyi “Suriye’nin yeniden doğuşu” olarak tanımladı.
Ancak bu süreçte, Suriye’deki güç boşluğu yalnızca yerel değil, bölgesel oyuncular için de yeni zorluklar yaratıyor. Türkiye, İran, ABD ve İsrail gibi ülkeler, Suriye’deki gelişmeleri kendi çıkarlarına göre şekillendirme çabası içine girdi. Özellikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, rejimin çöküşünü İran’ın etkisini sınırlamak için bir fırsat olarak değerlendiriyor.
Rusya İçin Yeni Zorluklar
Esad rejiminin düşmesi, Moskova için yalnızca Ortadoğu’daki stratejik konumunu değil, Ukrayna çatışması gibi diğer cephelerdeki durumunu da etkileyebilir. ABD Başkanı Donald Trump, Esad’ın devrilmesini “Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmaya odaklanması nedeniyle Suriye’ye gerekli desteği sağlayamaması” şeklinde yorumladı.
Rusya, Suriye’deki askeri varlığını sürdürmek istese de, bu artık çok daha karmaşık bir mesele. Muhalif güçlerin Tartus ve Hmeymim yakınlarına ilerlemesi, Rus askeri üslerinin güvenliğini tehdit ediyor.
Yeni Bir Dönemin Başlangıcı
Suriye’deki gelişmeler, yalnızca ülkenin iç dinamiklerini değil, Ortadoğu’nun genel jeopolitik dengelerini de kökten değiştirdi. Rusya, Esad rejiminin çöküşüyle birlikte bölgedeki lider rolünü yeniden şekillendirmek zorunda. Türkiye, ABD, İran ve diğer bölgesel aktörler, Suriye’deki yeni güç dengesinden yararlanmak için pozisyon alıyor.
Bu yeni dönemde, Suriye’nin geleceği yalnızca yerel unsurların değil, küresel güçlerin de stratejik hesaplarının bir parçası olacak. Moskova, geçmişte olduğu gibi bölgede güçlü bir aktör olarak kalmak istiyorsa, yeni ittifaklar ve stratejiler geliştirmek zorunda.