Medvedev-Putin ittifakı bitti mi? - ANALİZ
Rusya’da aralıkta yapılacak parlamento seçimleri ve Mart 2012’de yapılacak devlet başkanlığı seçimleri öncesinde siyaset kazanı kaynamaya başladı. Yüzde 7 barajını aşarak parlamentoya girmek isteyen siyasi partilerin listelerinde yer alacak isimler netleştirilmeye çalışılırken, hem Rusya’nın hem de dünyanın gözü Kremlin’de kimin oturacağı ile ilgili karara çevrilmiş durumda. Halk üzerindeki gücü tartışılmaz olan Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in vereceği karar, Rusya’nın önümüzdeki on yıllarını etkileyecek. Putin’in aday olması durumunda kendisinin, aksi durumda ise işaret edeceği bir ismin seçilmesine 2008’de olduğu gibi kesin gözü ile bakılıyor. Putin dönerse iki dönem üst üste başkan olabilecek ve 6 yıla çıkarılan başkanlık süresinin avantajını da kullanarak 2024’e kadar Rusya yönetiminde kalabilecek.
Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ikinci dönem devam ederse, 1952 doğumlu Putin’in bir sonraki dönem Kremlin’e çıkması neredeyse imkânsız hâle gelecek. Aslında 2008’deki seçimlerden sonra, başkanlık koltuğuna oturan Medvedev’in emanetçi olduğu ve Putin’in 2012’de geri döneceği konuşulmuştu ama son dönemde ortaya çıkan işaretler Putin’in geri dönüşünün kolay olmayacağını gösteriyor.
ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin liberal düşüncelere sahip, kendileriyle iyi ilişkiler kurmaya çalışan Medvedev’i, eski KGB kökenli Putin’e tercih ettiği biliniyor. Ancak Ortadoğu’da yaşanan ayaklanmalar, ekonomik kriz süreci ve Washington’un yeniden ısıtmaya başladığı füze kalkanı projesi çalışmaları nedeniyle halkın tercihi Putin’e yönelmiş durumda. Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine tanıklık etmiş geniş seçmen kitlesinin istikrar ve güven talebi, 2012 devlet başkanlığı seçimlerinde de belirleyici olacak.
Tunus ve Mısır’la başlayıp Libya ve Suriye ile devam eden Ortadoğu krizi de ekonomik açıdan Putin’in imdadına yetişti. 100 doların üzerine tırmanan petrol varil fiyatları, kasanın yeniden dolmasını sağladı. İlk kez dışarıdan önemli oranda borç almaya hazırlanan hükümet, dolan kasa sayesinde bundan vazgeçti. Yıl sonu bütçe açığı da yüzde 4’lerden yüzde 1,5’lara kadar geriledi. Putin şimdi emeklilere yüzde 50’nin üzerinde, öğretmenlere de yüzde 30 civarında zam için para bulabiliyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi için 10 milyar dolarlık bir fon kurulurken, sağlık, ulaşım, konut, tarım ve diğer alanlarda bir dizi iyileştirme programları başlatılmış durumda.
Son dönemde ortaya koyduğu “Rusya ileri” kalkınma projesi aracılığıyla Kremlin’de emanetçi olmadığını göstermeye çalışsa da Medvedev’in Putin’e rağmen koltuğunda kalması zor görünüyor. Son günlerde de ikili arasında ender görülür cinsten farklılıklar arka arkaya gelmeye başladı. Rusya’nın eski en büyük petrol şirketi Yukos’un ortaklarından Mihail Hodorkovski’nin yargılanmasında ayrı düşen ikili, Libya’ya askerî operasyon düzenlenmesi konusunda farklı açıklamalarıyla da dünya kamuoyunun ilgisini çekmişti. Putin’in ‘haçlı seferleri’ suçlamasına, Medvedev, “Medeniyetler çatışmasına neden olacak kavramları kullanmaktan kaçınmalıyız.” diyerek karşı çıktı. İkili arasında en büyük farklılık ise Medvedev’in Putin’e yakın isimlerin devlet şirketlerinin yönetimlerinden ayrılmasına ilişkin kararıyla belirginleşti. Başbakan Putin’in sağ kolu olarak bilinen İgor Seçin’in ülkenin en büyük petrol şirketi Rosneft’in başkanlığından alınması, bunun anlamlı sonuçlarından biri oldu. Medvedev’in bu adımla, bürokraside etkin olan Putin yanlısı ekibin gücünü nispeten azaltmayı hedeflediği iddia ediliyor.
Putin’in Halk Cephesi
Her fırsatta kendi aralarında uzlaşı sağlayarak kimin Kremlin’e oturacağına karar vereceklerini açıklayan iki lider de yeni dönemde koltuğa hayır diyemiyor. Ekonomik kriz süreci, ABD ve NATO ile gelişen ilişkiler, soğuk savaş söylemlerinin arka planda kalması nispeten Medvedev’in elini güçlendirmişti. Nitekim Medvedev’in kolay kolay koltuğu bırakmak istemeyeceği yönünde farklı yorumlar da gelmeye devam ediyor. Rusya iktidar partisinin önde gelen milletvekillerinden Konstantin Zatulin, Medvedev’in Putin’e rağmen ikinci dönem Kremlin’de oturmak istediğini iddia etti. Rus basınına yansıyan bilgilere göre başbakanlığa yakın bir kaynak da Putin’in artık Medvedev’e yeterince güvenmediğini ve mutlaka Kremlin’e geri döneceğini açıkladı. Diğer taraftan, siyasi analist Stanislav Belkovski iki lider arasındaki farklılıkları, eşler arasındaki sorunlara benzeterek bir yanılsama olduğunu savunuyor. Nitekim Medvedev de Putin’e özenerek düzenlediği geniş katılımlı basın toplantısında, yerel basında tandem (uyumlu ikili) olarak değerlendirilen Putin’le ilişkilerinin bunun ötesinde olduğunu, bütün konular olmasa da birçok konuda düşüncelerinin örtüştüğünü vurguladı.
Tüm bu tartışmalar devam ederken Putin’in sürpriz “Halk Cephesi” oluşturma çabası ise bulutların nispeten dağılmasını sağladı. Başkanlığını yaptığı iktidar partisi Birleşik Rusya’nın düşen oylarını yeniden toparlama çabasına giren Putin, bir ‘Halk Cephesi’ kurmaya karar verdi. Kendisinin önünü açtığı Mihail Prokhorov gibi oligarkları farklı siyasi partilerin başına taşıyan Putin, tüm muhalefet, işçi ve kadın örgütleri, iş adamları birlikleri, gazi teşkilatları ve diğer tüm sivil toplum örgütlerini de Cephe’de yer almaya davet etti. Ülkenin kalkınması için birlikte hareket edilmesini öneren Putin’in çağrısına henüz Medvedev’den olumlu bir işaret gelmiş değil. Parlamentoda bulunan siyasi partilerin de destek vermediği hareket, Putin’in güvenoyuna dönüşmüş durumda. Cephe’nin başarılı olması ve desteklediği Birleşik Rusya’nın parlamentoda çoğunluğu yeniden sağlaması durumunda Putin’in devlet başkanlığına dönüşü tartışılmaz hâle gelecek. Cephe başarısızlığa uğrar ve iktidar partisi beklenen oyu alamazsa, o zaman Medvedev’in veya üçüncü bir ismin Kremlin’de oturması öngörülebilir. Nitekim muhalefet partilerinden Adaletli Rusya Partisi’nin başkanı Sergey Mironov’un koltuğunu bırakması ve ardından Federasyon Konseyi başkanlığından iktidar partisinin oyları ile düşürülmesini de bu şekilde okumak gerekiyor. Halk Cephesi’ne karşı olan Mironov’un partisi, Duma dışında kalırsa Putin’in Birleşik Rusya’sı zafer ilan edebilir. Devlet Başkanlığı seçimlerinde Putin’in karşısına çıkması beklenen Komünist Parti Başkanı Genadi Zyuganov ve Liberal Demokrat Parti Başkanı Vladimir Jirinovski’ye desteğin yüzde 10 civarında olacağı tahmin ediliyor.
Rusya’da devlet başkanlarının siyasi partilerle ilişkisi yok. İktidardaki Birleşik Rusya Partisi Başkanı olan Başbakan Putin partinin üyesi değil. Partinin lideri Boris Grizlov ise Rusya parlamentosu alt kanadı Duma’nın başkanı. Aralık ayında yapılacak genel seçimlerde Birleşik Rusya’nın zafer elde etmesi durumunda Putin hükümeti kurup başbakanlık yapmak yerine tarafsız kalarak mart ayındaki başkanlık seçimleri için hazırlık yapacak. Medvedev ise bu yapının değişmesini ve başkanlık seçimlerinin ABD örneğinde olduğu gibi partiler üzerinden yapılmasını öneriyor. Rusya’da bazı analistler, parti merkezli seçim isteyen Medvedev için bir parti koltuğunun hazırlanmış olduğunu dahi iddia ediyor. Federasyon Konseyi’nin başkanlığından düşürülen Mironov’un parti başkanlığı koltuğu da yeni sahibini bekliyor. Bu senaryo gerçekleşirse Medvedev hem partinin hem de konseyin başkanlık görevlerini üstlenebilir.
Tüm bunlar Rusya’da kısa dönemde hiç de öngörülemeyecek değişimler yaşanabileceğinin işaretleri. Putin ya da Medvedev’den kimin Kremlin’e sahip olacağı tartışması, Duma seçimlerine kadar sürebilir. Kimilerine göre ise Kremlin için üçüncü bir isim hâlâ çöpe atılmış bir alternatif değil.
Faruk Akkan, Moskova, Cihan