"Suriye'yi desteklemek Rusya'nın yararına hizmet etmeyecek"
BM, Suriye ve Rusya..."...Suriye hükümeti, yabancı basının, bağımsız insan hakları gruplarının ve BM İnsan Hakları Konseyi'nce yetkilendirilen gerçekleri araştırma misyonunun ülkeye girişlerine izin vermemekle dünyayı ülkedeki korkutucu durum hakkında kör bırakmaya çalışmaktadır.
Ancak bunda da başarılı olamamaktadır. Dünya olan-biteni izliyor, milletlerarası camia da durumun vahameti karşısında endişe duyuyor. Ben, devam eden insan hakları ihlallerinin derhal durdurulmasını isteyen barışçı göstericilerle dayanışma halindeyim. Aynı zamanda, bastırma operasyonu başladığından bu yana hayatlarını kaybeden kurbanların aileleri ile de dayanışma içindeyim. Suriye hükümetinin en güçlü dille kınanması gereken kendi halkına karşı uygulamakta olduğu şiddeti kınıyorum.
Suriye hükümeti kendi vatandaşlarını korumakla yükümlüdür. Kanun-nizam hakimiyetini sağlamak amacıyla güç kullanmak başvurulacak en son çare olmalıdır; ancak göründüğü kadarıyla bugün zor, gösterilere karşı birinci çare olarak kullanılmaktadır. Ben bir defa daha durumu yerinde ve ilk elden değerlendirilmesi için gerçekleri tespit misyonuna Suriye hükümetinin izin vermesi çağrısını yapıyorum...
Son aylarda Suriye'de işlenen insan hakları ihlallerinin faillerinin hesap vermeleri yönünde artık çalışmaya başlamalıyız. Suriye halkının tabi tutulduğu şiddet, öldürmeler, aşırı güç kullanımı, keyfi tutuklamalar, kötü muamele ve işkenceler hakkında milletlerarası, şeffaf, bağımsız ve acil soruşturmalara ihtiyaç ortaya çıkmıştır."
Acı, gerçekçi ve aklı başında hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bu sözler BM İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Bayan Navi Pilay tarafından birkaç gün önce son Hama katliamı sonrasında resmî açıklama olarak dile getirildi. Buna ilaveten BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un sözcüsü BM merkezinde basına yaptığı açıklamada, Moon'un Suriye'deki şiddetin kabul edilemez olduğuna, Suriye lideri Beşşar Esed'in 'insani duyguların tamamını kaybetmiş olduğuna' inandığını açıklamış bulunuyor.
BM esasen olayların ve mezalimin başlamasından bu yana Suriye hükümetine güçlü tepkiler veriyor; ancak bu tepkileri bir resmî kınama ya da Güvenlik Konseyi kararı şeklinde bir türlü ortaya koyamıyor, kendisinden bekleneni çeşitli sebeplerle gösteremiyor.
Bunda şüphesiz Güvenlik Konseyi'ndeki anlaşmazlıklar, güç oyunları ve milli çıkarlar en önemli rolü oynuyor. Hemen hatırlatalım, Batılı kamp adına İngiltere geçen haziranda Suriye'yi kınayan bir taslak hazırlamış, ancak bu kabul görmemişti. Daha sonra Brezilya da tadil edilmiş bir taslak teklif etmişti. Ancak bunlardan bir sonuç alınamamış, ne Suriye'yi kınayan bir başkanlık bildirisi ne de Güvenlik Konseyi kararı çıkabilmişti.
Bugün Güvenlik Konseyi, Suriye konusunu ele almaya devam ediyor. Geçen salı gecesi kapalı kapılar ardında 8 saat süreyle yapılan müzakerelerden de herhangi bir anlaşma çıkmamış bulunuyor. Rusya Temsilcisi Vitali Çurkin'e göre, üyeler hükümetleriyle danıştıktan sonra, bu yazıyı yazdığımız çarşamba yeniden bir araya geleceklerdi.
Esasen Rusya, son günlere kadar Suriye hakkında Konsey'in herhangi bir karar almasına karşı olduğunu durmadan tekrarlıyordu. Bu tavırda da şüphesiz Suriye'nin Sovyetler Birliği döneminden beri Rusya ile çok yakın stratejik ilişkilere sahip olması başrolü oynuyor. Rus Vedomosti gazetesine göre bugün Rusya'nın Suriye ile yaklaşık 4 milyar dolarlık bir silah satış anlaması var. Zaten herkesin televizyonlardan gördüğü gibi Suriye ordusunun göstericilere karşı kullanmakta olduğu silahların yüzde doksanı Sovyet ya da Rus yapımı. Rusya söz konusu kârlı alışveriş ve diğer sebeplerle Suriye'deki rejimi gözden çıkaramıyor, bu yüzden elinden geldiği kadar bu rejimi korumaya çalışıyor. Güvenlik Konseyi'nde de telaffuz etmese bile veto tehdidini hissettiriyor herhangi bir müeyyide kararına karşı. Çin de elbette açıkça söylemese de benzer tavır içinde bulunuyor.
Ne var ki, Esed rejiminin yanında yer almak da son günlerde Rusya'yı rahatsız etmeye başlamış görünüyor. Nitekim, Rusya Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Dairesi Şefi Sergey Verşinin, iki gün önce ülkesinin Suriye konusunda bir Konsey kararına kategorik olarak karşı olmadığını, müeyyide ve diğer baskı tedbirlerine başvurulmadığı takdirde Suriye'yi kınayan bir karara karşı çıkmayacaklarını söylemiş bulunuyor. Bu son tavır değişikliği herhalde Suriye'yi yüzde yüz desteklemenin Rusya'nın tam yararına hizmet etmeyeceği fikrinin kabul görmeye başlamasından dolayı ortaya çıkmış oluyor.
Suriye ve Güvenlik Konseyi arasında bugün yaşananlar bu şekilde. Konsey'den ya da başkanlık makamından herhangi bir kınama karar ya da açıklamasının çıkmasının Esed rejimini durduracağı elbette düşünülemez. Ama olsun, bugünkü Konsey şartlarında güçlü bir kınamanın çıkması bile olumlu bir gelişme olur. Konsey, Suriye'deki mezalimi en azından görmezden gelmemiş olur velhasıl...
Fikret Ertan, Zaman