Putin’in beklenen zaferi, değişimin gözyaşları - ANALİZ
Rusya’da 4 Mart’ta yapılan devlet başkanlığı seçimlerini Vladimir Putin yüzde 63,6 oy alarak ezici bir çoğunlukla kazandı. 2008’de görevi verdiği Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’le birlikte Pazar akşamı Kremlin’in hemen yanı başında yer alan Manej Meydanı’nda toplanan kalabalığa seslendi. Kusursuz bir zafer kazandıklarını ve bir kısım iktidar değişikliği senaryosu peşinde koşanlara izin verilmediğini vurgulayan Putin, Büyük Rusya’ya destek verenlere teşekkür etti. Kısa konuşmasında akıllarda kalan duygularını gizlemesini bilen Putin’in gözyaşları oldu.
Komünist Parti lideri Genadi Zyuganov’un dışında kalan milyarder işadamı Mihail Prohorov, Adaletli Rusya lideri Sergey Mironov ve ulusalcı LDPR başkanı Vladimir Jirinovski, Putin’le bir araya gelerek Rusya liderinin zaferini kutladı. Yüzde 17,18’le Putin’den sonra en çok oyu alan Zyuganov ise, seçimlerde ihlaller olduğunu, seçim öncesi rüşvetle beslenen devlet çarkının tamamı ile Putin lehine çalıştığını iddia ederek sonuçları tanımayacağını açıkladı. Nitekim akşam saatlerinde de Puşkin Meydanı’nda toplanan “Temiz Seçim Platformu”nun gösterilerine Komünist Partililer de destek verdi.
4 Aralık parlamento seçimlerinin ardından “Putin’siz Rusya” isteyen muhalif gruplar on binlerce kişiyi meydanlarda topladıkları gösteriler düzenlemiş, 4 Mart seçimlerini de tanımayacaklarını önceden açıklamışlardı. Sol Cephe lideri Sergey Udaltsov, ünlü blogger Aleksey Navalni ve “Öteki Rusya” lideri Eduard Limonov gibi isimlerin öncülüğünde toplanan kalabalıklar polisin uyarısına rağmen meydanları boşaltmadı. St. Petersburg ve diğer kentlerde de yaşanan muhalif gösterilere polis müdahale etti ve 400’e yakın gösterici gözaltına alındı. Kısmen heyecanı azalan muhalif cephe 10 Mart’ta yeniden meydanlara inmek için internet üzerinde çalışmalara başladı.
Muhalefet artık kitlesel destek bulamaz
Siyasi uzman Valeri Ostrovski’ye göre, “Gösteriler birkaç ay daha devam eder, sonrasında ise artık Türkiye tatili için hazırlıkların başlaması gerekiyor. Vatandaşın onca işi var. Meydanlarda uzun süreli gösterileri takip etmeleri zor.” Vestnik Kavkaza haber ajansı Genel Yayın Yönetmeni Aleksey Vlasov da Putin’in kesin bir zafer kazandığını, ezici çoğunlukta bir Rus vatandaşın kendisine destek verdiğini ifade etti. Vlasov’a göre marjinal bir kısım gruplar gösterilere devam etse de artık bunun kitlesel bir eyleme dönüşmesi imkansız.
Kameralar halkı ikna etti
Avrupalı gözlemciler kameralarla donatılan seçim merkezleri ve Putin’in zaferini olumlu bulurken; kampanya sürecinde devlet aygıtının Putin lehine kullanılmasını ve aday kayıt sürecindeki zorlukları eleştirdi. Yarım milyar dolar harcanarak 96 bin seçim merkezine yerleştirilen kameralar nispeten seçimlere hile karıştırıldığı iddialarını azalttı. Yaklaşık 2 milyon vatandaş internet üzerinden seçim merkezlerine bağlanarak yaşananları evinden izledi. Sonuçta Putin, Aralık ayında yüzde 50’lerin altında olan oy oranını 2-3 aylık bir sürede 15 puan birden artırdı. Avrupa ekonomik krizi, Ortadoğu’da yaşanan Arap Baharı dalgasının yanı sıra kitlelerin Putin’in etrafında birleşmesinde muhalif gösterilerin payı da yüksek oldu. 1917 ve 1990’lı yıllarda iki büyük devrim yaşamış Rus halkı istikrardan yana tercihini kullandı. Putin’in rakiplerinin çok düşük karizmalarının yanı sıra parlamento dışı muhalefetin bir isim etrafında birleşememesi de Putin’in zafere ulaşmasını kolaylaştırdı.
İçerde reform şart
Seçim sonrası yaptığı açıklamada vaatlerini yerine getireceğini tekrarlayan Putin’in yeni dönemde işi kolay olmayacak. Sovyet döneminden kalma ekonomik yapının yenilenmesi, işsizlik sorununun çözümü, çalışanların maaşlarına zam, üçüncü çocuğa aylık 240 dolar, 2030’a kadar herkesi ev sahibi yapma gibi vaatler kayda girdi. Putin’i ordunun modernizasyonu için gereken 700 milyar dolarla birlikte toplam 1 trilyon dolara yaklaşan bir fatura bekliyor. Devlet bütçesinin petrol ve doğalgaza bağlı olduğu yapıda petrol varil fiyatları 120 doların üzerinde seyrederse büyük sorunlar yaşanmayacak. Ancak Avrupa borç krizinin kısa vadede çözülmesinin zorluğu, enerji talebinin azalma riski ve gelirlerin azalması ya da 2008 benzeri bir krizin yaşanması Rusya liderini çok zor durumda bırakabilir. Dünya Ticaret Örgütü üyeliği ile birlikte orta ve küçük ölçekli işletme yapısının geliştirilmesi, özelleştirmelerin teşvik edilmesi, ekonomide çeşitliliği öngören köklü bir reform sürecine girilmesi, yabancı yatırımcı için ortamın elverişli hale getirilmesi Rusya liderinin en zor görevleri arasında olacak.
Ria Novosti’ye konuşan Rusya Ekonomi Okulu’ndan Leonid Polyakov, Putin’in seçim öncesi kaleme aldığı makaleler nedeni ile halkın önemli bir reform beklentisi içinde olduğunu hatırlattı. Siyaset Bilim Merkezi’nden Aleksey Muhin’e göre de Rusya liderinin liberal perspektifli reformlar yapmaktan başka şansı yok. Putin karşıtı gösterilere katılmayan, yaşam koşulları iyi olmayan büyük kitleler şartlarının iyileşmesini bekliyor. Rusya’da bir devrim gerektiğini, ancak bunun yukarıdan aşağı doğru olması gerektiğini savunan Muhin, “Bürokrat ve devlet kademesindeki yöneticilerde önemli değişimler yaşanabilir. Bölgelerde yöneticiler artık yerel halk tarafından seçilecek.” hatırlatması yaptı.
İlk yurt dışı gezisi ABD olabilir
Putin’in 9 Mayıs Zafer kutlamalarından önce yemin töreni düzenlenerek Kremlin’e oturması bekleniyor. Rusya liderinin dış politika da işi hayli zor olacak. 2008’de koltuğa oturduktan dört ay sonra Gürcistan’la savaş kararı almak zorunda kalan Medvedev gibi, Putin’in de Suriye’de rejim değişikliği, İran’da artan savaş söylemleri ve Arap Baharı dalgasının giderek yayılması gibi uluslar arası sorunlarda zorlu karar süreçleri bekliyor. Söylemde daha şahin dış politika geliştirmesi beklenen Rusya liderinin ilk yurt dışı gezisini ABD’ye yapması bekleniyor. 18-19 Mayıs’ta Camp David’de yapılacak G8 zirvesine büyük bir ihtimalle Putin gidecek. Füze kalkanı ile ilgili müzakerelerin ele alınması durumunda Rusya devlet başkanının 20-21 Mayıs’ta Chicago’da yapılacak NATO zirvesine de katılması bekleniyor.
Moskovski Komsomolets gazetesi Dış Haberler Editörü Andrey Yaşlavski’ye göre Putin’in dış politika yaklaşımında füze kalkanı belirleyici olacak. Burada olumlu adımlar atılması durumunda Moskova, Suriye ve diğer konularda daha rahat adımlar atabilir. Rusya’nın yazılı garanti talebine NATO’nun olumsuz cevap vermesi işbirliğini olumsuz etkiliyor. Batı ile ilişkilerde ipleri koparmadan gerilim politikası öne çıkarken, Putin’in arka bahçesinde Avrasya Birliği’nin oluşumu ile ilgili çalışmaları hızlandırması bekleniyor.
Türkiye ile dev projeler uygulamaya geçecek
Füze kalkanının bir parçasının yerleştirilecek olmasının Türkiye ile ilişkileri etkilemeyeceğini kaydeden Rus uzmanlara göre artık stratejik boyutlu kurumsal bir ilişkiler ağından söz ediyoruz. Siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda oluşturulan mekanizmalarla ilişkiler çok iyi yönde gelişiyor.
Rusya Devlet Sosyal Bilimler Üniversitesi Kafkasya Merkezi Başkanı İsmail Ağakişiyev de Rusya-Türkiye ilişkilerinin gelişiminin temelinde Putin olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti iktidarının bağımsız dış politika yaklaşımı ve Moskova ile sıcak ilişkiler kurmasını hatırlatan Rus uzman’a göre, Erdoğan-Putin dostluğu önümüzdeki yıllarda bölgede kalıcı işbirliğine önemli katkı sağlayacak. Vizesiz ziyaret sürecini başlatan liderler, Mersin Akkuyu nükleer santrali, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı ve 100 milyar dolarlık toplam ticaret hacmi gibi projeleri artık uygulamaya geçirecek.