Putin'in bütçe politikası Türkiye'yi nasıl etkiyecek?
Bu yıl, üç büyük ülkede başkanlık seçimi yapılıyor. İlki Rusya'daydı. Beklendiği gibi Vladimir Putin, kesinleşmemiş sonuçlara göre yüzde 63.7 oyla başkan oldu. Şimdi Fransa ve ABD'de de başkanlık seçimleri yapılacak.
Fransa'da Nicolas Sarkozy, ABD'de ise Barack Obama favori adaylar ama sonuçları bu günden görmek imkânsız. Sürprizler olabilir.
Özellikle ABD'de Cumhuriyetçi aday Mitt Romney'in şansı artıyor. Bu tabii dünyanın şanssızlığı anlamına geliyor. Eğer ABD'de tekrar Cumhuriyetçiler kazanırsa dünya yine yoğun savaşlara sahne olabilir. Çünkü Cumhuriyetçiler borçlanarak savaşmaktan çekinmiyor. Irak savaşını borçlanarak yapan Cumhuriyetçi George W. Bush, borç yükünü Demokrat Obama'nın üzerine yıkıp kaçtı biliyorsunuz. Bu yıl iktidara gene Cumhuriyetçiler gelirse, ABD ekonomisinde önümüzdeki dönemde sorunlar tekrar çoğalabilir.
Gelelim Putin'in yeni başkanlık dönemine... Putin, 2018'e kadar başkan. Üstelik bir altı yıl daha seçilme imkânı var. Eğer yine seçilirse 24 yıl başkanlık yapmış olacak ki, bu da Brejnev'den daha uzun süre başkanlık yapmak demek.
Putin'in bütçe imkânlarına gelince... Rusya, petrol ve doğalgaz kaynaklarının satışıyla geçiniyor. Ayrıca silah satışında da ABD'nin ardından ikinci. Fakat henüz imalat sanayisinde fazla ilerleme sağlayamadı. Bu nedenle bütçe gelirlerinin önemli kısmı enerji hammaddesi satışından oluşuyor. Petrol geliri olmasa 2011'de Rusya'nın bütçesi yüzde 11.2 açık verecekti.
Ayrıca hızla artan kamu harcamalarının milli gelire oranı 2006'da yüzde 31'di, 2011'de yüzde 37'ye çıktı. Putin'in başkanlığı döneminde oranın daha da artacağı düşünülebilir. Çünkü Putin kampanyada altı yıl için 164 milyar dolarlık sosyal harcama sözü verdi. Ayrıca dünkü The Wall Street Journal'a göre, bu yaz yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonası'na bedava uçak bileti vereceğini bile açıkladı.
Peki Putin bu artan kamu harcamalarını nasıl karşılayacak? Citibank'ın araştırmasına göre, Kremlin'in seçim vaatlerini yerine getirebilmesi için ham petrolün varilinin 150 dolara çıkması gerekiyor. Eğer petrol fiyatları varili 70-80 dolara gerilerse, Rusya'nın elindeki 101 milyar dolarlık döviz rezervi tükenebilir ve bütçe açığını kapatmak için yoğun borçlanmaya girişebilir. Ham petrolün varili 90 dolar olursa, Rusya'nin bütçe açığının milli gelirine oranının yüzde 2.4 olacağı tahmin ediliyor.
Kısacası, Rusya'nın bütçe dengesi ve ekonomisinin sürdürülebilirliği petrol fiyatlarına bağlı. O halde Rusya'nın lehine olan petrol fiyatındaki artış, bizim aleyhimize olacak. Zira artan petrol fiyatı cari açığımızı çoğaltıyor.
Belki konuya farklı yönden de şöyle bakılabilir. Artan petrol fiyatı nedeniyle çoğalan gelirler Rusya'nın tüketimini artıracağı için, Türkiye'nin ihracatını ve turizm gelirlerini yükseltebilir.
Gelelim Rusya'nın Türkiye açısından diğer ekonomik risklerine... ABD'nin İran'a karşı kuracağı füze savunmasına Putin karşı çıkıyor. Ayrıca Suriye'de de Esad'a destek veriyor. Bir de Putin'in Büyük Rus Milliyetçiliği misyonunu koruduğu ileri sürülüyor. İşte bu siyasi faktörler, bir NATO ülkesi olan Türkiye için petrol fiyatları yanında ikincil ekonomik riskleri oluşturuyor. Ama şu da asla göz ardı edilmemeli. Bütün bunların yanında büyüyen bir Rus ekonomisi, Türkiye için avantaj. Bu yıl Rusya'nın milli geliri piyasa fiyatlarıyla 1.9 trilyon dolar olacak. Nüfusu ise 141.2 milyon kişiyi buluyor. Zenginleşen bir komşu, Türkiye için her zaman iyi bir ticari ortak olur. Hele bu komşu, Rusya gibi devasa bir pazarsa...
Anlayacağınız büyük komşu Türkiye'yi olumlu veya olumsuz, her iki açıdan da etkiliyor. Bu yüzden Rusya'nın önümüzdeki dönemde bütçesinin iyi yönetilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bizi de sarsabilir. Unutmayalım, 1998'de Rusya kamu borçları nedeniyle ekonomik krize girdiğinde, çok olumsuz etkilenmiştik.