Rusya'nın Suriye politikası üzerine bir analiz
Rusya, Şam'la karşılıklı kozları ve BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkı nedeniyle Suriye krizinde kilit bir aktör.
Tüm retorik açıklamalarına rağmen Moskova şimdiye kadar Esed'in koruyucusu gibi davrandı ve Güvenlik Konseyi'nin Şam üzerindeki baskıyı artırma çabalarını dengeledi. Nihayet 20 Mart 2012'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından Esed'in Kofi Annan'ın barış planını uygulaması yoksa daha fazla yaptırım benimseneceği yönünde yapılan başkanlık açıklamasını kabul etti.
Rusya'nın bu başkanlık açıklamasını desteklemesi, şu an yürütmekte olduğu Suriye politikasını dengeleme hareketinin giderek zorlaştığını kabul etmesinden kaynaklanıyor gibi görünüyor: Suriye rejiminin giderek artan bir şekilde kendini tecrit etmesi girdabına kapılmadan ve bölgedeki uzun vadeli çıkarlarına daha fazla zarar vermeden bölgedeki en önemli siyasî partnerinin ayakta kalmasını güvence altına almaya çalışmak. Bu dengeleme hareketinin yıkıcı etkisi üç yönlü. İlk olarak, BM Güvenlik Konseyi'nin anlamlı her hareketini engellemeye devam ederek Rusya uluslararası siyasetteki en önemli etki aracını baltalıyor. Bu da, bu arenanın dışında olası çözüm yollarının aranmasına neden oluyor - Suriye Dostları grubu vasıtasıyla yürütülmekte olan Rusya'nın veto hakkının olmadığı çözümlerde olduğu gibi. İkincisi, Rusya bölgesel olarak kendini tecrit ediyor. Esed'in koruyucusu olarak algılanan Rusya, Ortadoğu politikasının temellerini -ki bunlar bölgedeki tüm oyuncularla iyi ilişkiler kurmak ve dürüst aracılık şeklinde uzun vadeli bir imaj oluşturmak- riske attıkça Türkiye, Arap Ligi ve Körfez İşbirliği Konseyi dahil olmak üzere bölgedeki daha güçlü aktörler Esed rejimiyle aralarına mesafe koymaya devam ediyorlar. Son olarak, Esed rejiminin hayatta kalma ihtimali azaldıkça Rusya, Suriye'nin içinde de tecrit riskiyle karşı karşıya kalıyor çünkü Suriye muhalefeti karşısında güvenilirliğini giderek kaybediyor.
Rus liderliği Suriye konusundaki şu anki pozisyonunun Rusya'nın uzun vadeli çıkarlarına zarar verdiğini fark etmeye başladı. Suriye krizini çözmek için Rusya ile Arap Ligi arasındaki 5 maddelik planda olduğu gibi Arap devletleriyle daha güçlü ilişkiler kurmaya çalıştı. Bunun ötesinde Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye muhalefetinden üyeleri Rusya'ya davet etti ve Esed'i daha sert ve açık bir biçimde eleştirmeye başladı. Moskova'nın Annan planını ve başkanlık açıklamasını desteklemesi bu yeni kavrayışın açık birer parçası.
Bu adımlar Rusya'nın Suriye politikasında temel bir değişikliğe işaret etmese ve sadece zararı sınırlamak için atılmış taktik adımlar olsa bile bu, Batılı ve Arap devletlere Rusya'yı Suriye krizine ortak bir çözüm bulmaya dahil etmek için bir fırsat penceresi açıyor. Bunu, Rusya'daki güçlü bir Batı karşıtlığı ve süper güç retoriğinin damga vurduğu seçim kampanyasının bitmesi ve Suriye muhalefetinin Rusya'yı Batılı devletlerden biri sayan daha dengeli bakış açısı da destekliyor. Sonuç olarak Suriye krizinin iki tarafındaki algı arasında köprü kurmak için iyi bir fırsata şahit oluyoruz.
Bunda Rusya'nın, Batılı ve Arap devletler ortak bir çözüm oluştururken Rusya'nın çıkarlarına saygı göstereceğini ne derecede hissedeceği belirleyici bir faktör olacak. Putin'in dış politika motiflerinin daha az ideolojik olduğunu, daha ziyade pragmatik ve realist kaygılara dayandığını akılda tutmak gerekiyor. Suriye, Rusya'nın en önemli silah sanayii müşterisi, Tartus'taki deniz üssü Sovyetler sonrası coğrafya dışında Sovyetler zamanından kalan tek deniz üssüne ev sahipliği yapıyor ve Rusya, Suriye'yi bölgede Amerikan hakimiyetine karşı olan son kale olarak görüyor. Suriye muhalefetinin rejim değişikliği durumunda Rusya'yla yapılmış kontratların -Rusya'nın ekonomik ve askerî çıkarlarını garanti altına alan- gözetileceğine yönelik vereceği garanti Rusya'yı çıkarlarına saygı gösterileceğine inandırmak için önemli bir faktör olur. Aynı şekilde Körfez monarşilerinin Rusya'yla siyasî ve iktisadî ilişkileri geliştirmeyi teklif etmesi de işe yarar. Daha da önemlisi Moskova'nın desteğini garantilemek için Suriye krizine bulunacak her çözümün sadece diplomatik bir yönteme dayanması gerekiyor. Askerî bir müdahale Rusya için prensip dışı kırmızı bir çizgiyi temsil ediyor -bunun bir nedeni de uçuşa yasak bölgenin rejim değişikliği operasyonu için kullanıldığı Libya krizinde yaşananlar- ve dolayısıyla daha güçlü bir Rusya desteği ihtimalini baltalayacaktır.