AB'den Rusya'ya punkçı, gösterici ve tekelci eleştirisi
Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Vladimir Putin'in Mayıs ayında devlet başkanlığına geri gelmesinden bu yana Rusya'da artan otoriter eğilimlere sert eleştiriler yöneltti. Ashton aynı zamanda AB'nin en büyük komşusunda 'sivil toplumun uyanışından' memnuniyet duyduğunu söyledi.
AB'nin yıllık Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası raporunun Avrupa Parlamentosu'ndaki sunumunda konuşan Ashton, Putin'e vatandaşlar ve sivil toplumla yapıcı diyalog kurma çağrısında bulundu.
AB'nin ülkede giderek daha az şeffaflık, diyalog ve muhalif görüşlere karşı hoşgörü görmekte olduğunu söyleyen Ashton, 'Temel hak ve özgürlüklerin daha fazla teminat alınması yerine, bunların giderek tahrip edildiğini görüyoruz' dedi.
Yasaların parlamentonun alt kanadı Duma'dan 'anayasaya aykırı bir hızda' geçtiğini belirten Ashton, buradaki amacın 'ülkedeki bağımsız sivil ve siyasi faaliyetlerin alanını daraltmak' olduğunu söyledi.
AB temsilcisi aynı zamanda gösterileri sınırlayan yasalarla, muhalefete yönelik tutuklamalar, cezalar ve suçlamalardan duyduğu kaygıyı da dile getirdi.
Ashton, Rusya'da faaliyet gösteren ve dışarıdan mali destek alan sivil toplum kuruluşlarını 'dış mihraklar' olarak belirleyen yasanın üzerinde özellikle durdu:
'Bu tabirin geçmişine bakarsak, dışarıdan destek almak, bu desteği alanları 'casus' tanımına sokuyor. Açıkça söyleyeyim; Rusya'da bildiğim bütün STK'lar Rusya'dan destek almayı tercih eder. Ancak yetkililere karşı eleştirel yaklaşım sergileyebilecek faaliyetlere neredeyse hiç kamu desteği sağlanmıyor. Pek çok iş adamı da destek vermekten çekiniyor.'
'Sivil uyanışa' destek
Öte yandan Ashton, 'Rus sivil toplumunun uyanışından' duyduğu memnuniyeti de dile getirdi:
'Rus sivil toplumunun devletle diyaloğa girmeye ve ülkedeki siyasi kurumların gelişimine katkıda bulunmaya hazır olduğunu gördük. Devletle vatandaşlar arasında, temkinli de olsa gerçek bir diyaloğun başlama sinyallerini de gördük.'
Güncel konulara da değinen Ashton, punk grubu Pussy Riot'ın üç üyesinin ikişer yıl hapse mahkum edilmesiyle ilgili olarak, bu kişilere yöneltilen suçlamaların 'iğrenç' olduğunu belirterek bu kararı kınadı.
Öte yandan Ashton'ın konuşmasından kısa süre önce Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, Pussy Riot üyelerinin tutukluluklarının yeterince uzun sürdüğünü ve kendilerini daha fazla hapiste tutmanın 'faydasız' olacağını söylemişti.
Ashton, muhalefete yönelik baskı örnekleri arasında blog yazarı Aleksey Navalny, polisin evine eroin yerleştirdiğini iddia eden muhalif isim Taisiya Osipova'nın yanı sıra bir İngiliz bürosunda çalışan ve vergi kaçakçılığıyla suçlanan avukat Sergey Magnitsky'nin hapishanede şüpheli biçimde ölmesini de saydı. Magnitsky tutuklu bulunduğu sırada 2009 yılında hayatını kaybetmişti. Bağımsız araştırmalar, olayın cinayet olduğu sonucuna varmıştı.
Ticari gerginlikler
AB Temsilcisi birlik ile Rusya arasında, geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu'nun Gazprom hakkında rekabet soruşturması açmasıyla iyice gerilen ekonomik ilişkilere değinmedi.
Soruşturma kararının ardından Putin, yurtdışında faaliyet gösteren Rus firmaları koruma altına alacak bir genelge yayınlamış, hükümet de Moldova'ya eğer ucuz doğalgaz istiyorlarsa, AB ile enerji alanındaki ilişkilerini kesmeleri gerektiği tehdidinde bulunmuştu.
Avrupa Komisyonu'nun ticaretten sorumlu üyesi Karel De Gucht ise Rusya hakkında, 18 yıllık sürecin ardından geçtiğimiz ay üyesi olduğu Dünya Ticaret Örgütü nezdinde girişimde bulunabilecekleri mesajını vermişti.