“Rusya-Türkiye stratejik işbirliği Suriye krizinden etkilenmez”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 14-15 Ekim tarihlerinde Türkiye’ye gerçekleştireceği ziyaret öncesi Türk ve Rus akademisyenler iki ülke ilişkilerini ele aldı. St. Petersburg’da faaliyette bulunan Rus-Türk Kültür Merkezi ve St. Petersburg Devlet Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen sempozyumda iki ülke ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerin üçüncü ülkelerde yaşanan gelişmelerden etkilenmemesi çağrısı yapıldı. Alanlarında uzman bilim adamları ve akademisyenlerin katıldığı “21. yüzyılda Rus-Türk İlişkileri; Soğuk savaştan stratejik işbirliğine” başlıklı forumda Suriye krizinin iki ülke stratejik işbirliğini etkilemeyeceği belirtildi.
Sempozyumda konuşma yapan St. Petersburg Devlet Üniversitesi Dünya Politikası Bölüm Başkanı Yagya Vatanyar, gerçekleştirilen programın iki ülke arasında yeni bir sayfa açmasını umduğunu söyledi. Bir zamanlar Türkiye’nin 3. Dünya ülkesi mi yoksa gelişmekte olan ülke mi olduğu tartışmalarının yaşandığına dikkat çeken Vatanyar, “O dönemin ünlü bir akademisyeni, ‘3. Dünya ülkesi NATO’ya giremez.’ demişti. Daha sonra tarih gösterdi ki, o tamamen haklıydı. Günümüzde Türkiye Dünya politikasında kendi çıkarlarına koruyacak nitelikte politika geliştiriyor. Ayrıca günümüzde var olan denge politikasını ve güç dengesini de göz önüne almak zorunda olan bir politika izliyor.” dedi.
Suriye krizi ilişkilere engel değil
Suriye’de yaşanan olayların iki ülke arasındaki ilişkileri kısmen etkilediğine değinen Rus uzman, “Ancak yine de bu, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğini engelleyemedi. Özellikle ekonomi alanında karşılıklı büyük bir ivme var. Günümüzde Rusya’da 2 binden fazla Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Ayrıca Denizbank’ın alımında da görüldüğü gibi, Rus sermayesi artık Türk finans yapısında da yer almaya başladı. Bu ilişkilerde ki yeni bir akımın da göstergesi.” tespitinde bulundu.
Suriye sorunu silahla çözülemez
St. Petersburg Devlet üniversitesinden Politolog Prof Dr. Valery Açkasov, İki ülke arasında ilişkilerin gelişmesinin sadece politik alanda değil, aynı zamanda bilimsel alanda da gelişmesi gerektiğini söyledi. Özellikle bu tarz sempozyumlarda, Suriye krizi gibi birçok problemin çözümü için ortak çalışmaların ortaya konabileceğini vurgulayan Açkasov, “Şu anda Rusya’nın uygulamaya koyduğu politikanın Amerika ve Türkiye’nin politikalarıyla örtüşmediğinin farkındayım. Türkiye ve Amerika şu an Esed rejimine karşı ayaklananların arkasında durmaya devam ediyor. Bana göre Rusya’nın politikası oldukça açık. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de üzerinde ısrarla durduğu gibi, şu anki durumda hem Esed’in hem de muhaliflerin suçu var. Bu yüzden, mevcut durumdan kurtulmanın en iyi yolu işi silah yoluyla halletmek değil, karşılıklı görüşmelerle sorunu çözmek. Sonuç olarak bu sorunu silah yoluyla çözmek mümkün değil.” tespitinde bulundu.
Atatürk döneminden bu yana ikili ilişkiler en iyi seviyede
Günümüzde Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin oldukça olumlu yönde ilerlediğini ifade eden Açkasov, “Belki de, Atatürk döneminden beri iki tarafta en iyi dönemlerini yaşıyor. Günümüz de özellikle Türkiye, güçlü bir şekilde ilerleyen, devasa bir ekonomiye sahip, uluslararası ilişkilerde bir aktör olarak kabul edilen bir ülke haline geldi. Rusya ise geçmişteki kudretli günleri geride bırakmış durumda. Bu yüzden günümüzde daha eşit durumlarda olan iki ülke durumundayız. Karşılıklı fayda çerçevesinde, kendi ulusal çıkarlarımızı düşünüyoruz. Ve iki ülke arasındaki ilişkilerde böyle devam etmelidir.” çağrısı yaptı.
Türkiye’nin ilk 500 şirketinin 150’si Rusya’da iş yapıyor
Marmara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Hasan Selçuk de iki ülke arasında ekonomik ilişkilere değindi. Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatının 1991 yılında 400 milyon dolar seviyelerindeyken, 2011 yılı sonunda yaklaşık 6 milyar dolar seviyelerine geldiğini belirten Selçuk, enerji alımının Türkiye aleyhine dengesizlik oluşturduğunu ifade etti. Selçuk, 2010 yılı sonu itibariyle Türk girişimcilerin Rusya’da, 1.100 civarındaki taahhütlük işi için yaklaşık 33.3 milyar dolarlık anlaşma imzaladığını kaydetti. Türkiye’nin en büyük 500 yatırımcısından 150’sinin Rusya’da olduğunu, ilk 10’daki ENKA ve KOÇ-ENKA’nın da Rusya’da iş yaptığını sözlerine ekledi.
Selçuk sözlerine şöyle devam etti: “2011 yılı itibariyle, Rusya’ya direk yatırım gerçekleştiren Türk sermayesi 7,3 milyar dolara ulaştı. Diğer yandan, Türkiye’ye yatırım yapan Rus sermayesi ise 6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yine bu tarih itibariyle, Türkiye’deki toplam Rus sermayesi 20.3 milyar dolara ulaştı. Bu ilişkilerin geldiği boyutu göstermede çok önemli bir örnek.” şeklinde konuştu.
St. Petersburg Başkonsolosu Tanju Bilgiç ve St. Petersburg Yasama Meclisi Başkanı Vyaçeslav Makarovda’nın da hazır bulunduğu sempozyumda, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Emrah Cengiz, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinden Çağrı Erhan, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin Uluslararası İlişkiler bölümü Devletler Hukuku kürsüsü başkanı Rauf Versan, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Erdal, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Marmara Üniversitesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Talip Küçükcan ve Moskova üniversitesinden birçok akademisyen katıldı.