Putin'in bir yılı; ekonomi ve dış politikada başarılı

Rusya lideri Vladimir Putin’in geride kalan bir yılda dışarıda ve içeride izlediği politikayı ve Türk-Rus ilişkilerini RS FM’e değerlendiren Zirve Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Gökhan Bacık, Rusya'nın rızası alınmadan ilerlemenin kaydedilmediği bazı coğrafi yapılar ortaya çıktığını söyledi. Putin'in küresel ve iç ekonomik konularda başarılı olduğunu belirten Bacık’a göre, son 5-6 yılda Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiyi niteleyen şey karşılıklı ekonomik bağımlılık.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, üçüncü devlet başkanlığı döneminde ilk yılını geride bıraktı. 4 Mart 2012'de yapılan seçimler sonucunda seçmenlerin yüzde 64'ünün oyunu alarak 7 Mayıs’ta Kremlin'e çıkan Putin, önceki dönemlerin aksine bölgesel krizlerin yoğun olduğu bir dönemde koltuğa oturdu. İçeride küresel ekonomik krizin izlerini ortadan kaldırmaya öncelik veren Putin, Rusya muhalefetinin tepkilerini de azaltmak durumundaydı.

SEÇMEN DESTEĞİ SÜRÜYOR

Rusya halkına göre, Başkan Putin, bir yıllık süreçte seçimlerden önce verdiği vaatleri yerine getirdi. Rus kamuoyu araştırma merkezi Levada Center’ın yaptığı son ankette bu yönde görüş belirtenlerin oranı yüzde 47; Putin'in vaatlerini yerine getirmediğini düşünenlerin oranı ise yüzde 36 oldu.

Putin'in en büyük icraatı olarak Rusya'ya yeniden büyük ve saygın devlet statüsü kazandırması gösterildi. Halk, ekonomide Rus lidere orta not verirken, hukuki düzene yönelik hoşnutsuzluk dikkat çekti.

TÜRK – RUS İLİŞKİLERİNDE SORUN YOK

Üçüncü Putin döneminin bir yıllık sürecinde Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerde de belirgin hareketlilik göze çarptı. Başbakan Erdoğan, Temmuz ayında Moskova'yı ziyaret ederken, Putin Aralık ayında iade-i ziyarette bulundu. Görüşmelerde özellikle Suriye kriziyle ilgili gelişmeler yer tuttu. Ancak Moskova ve Ankara, bazı ihtilaflı konulara rağmen ilişkilere zarar gelmesine müsaade etmedi, ekonomi alanındaki işbirliğini geliştirecek önemli anlaşmaları imzaladı. Erdoğan'ın Ocak ayında yaptığı Şangay çıkışı, Rusya-Türkiye ilişkilerini yeniden gündemin önemli maddeleri arasına soktu.

Rusya lideri Vladimir Putin’in geride kalan bir yılda dışarıda ve içeride izlediği politikayı ve Türk-Rus ilişkilerini Zirve Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Gökhan Bacık, RS FM’de değerlendirdi.

Rusya'nın rızası alınmadan ilerlemenin kaydedilmediği bazı coğrafi yapılar ortaya çıktığını belirten Bacık, Putin'in bu durumu çok iyi algıladığını ifade etti.

Gökhan Bacık: 2012’den bu tarafa bakarsak benim şöyle bir kanaatim var: Soğuk savaş sonrası Rusya dış politikasının etkisi altına alınan bazı fiziksel parametreler var. Rusya’nın etrafında stratejik ortaklık yapabileceği bir sınır algısı yok. Batıda genişleyen bir NATO var. Gürcistan’da problem, Orta Doğu’da Arap Baharı var. Bu tür faktörler üzerinden Putin algıyı oluşturuyor. Rus dış politikası Putin’in “keyfine kalmış” bir alan değil. Putin takımıyla beraber Rus dış politikasını etkileyen bu coğrafi jeopolitik faktörler üzerinden algı üretiyor. Diğer nokta ise Rusya’nın 2012’den önce belli alanlarda zorlanmasına rağmen 2012 sonrası Rusya’yı biraz daha rahatlatacak konjonktür ortaya çıkmıştır. Buradaki Arap isyanları, batıdaki ekonomik kriz, Amerika’nın yumuşak güç müdahale imkanlarını tüketmesi, Orta Doğu’da böyle bir Amerikan algısının zayıflaması, sıkışmış Rus dış politikasını biraz rahatlattığını düşünüyorum. Rusya’nın rızası alınmadan bir noktaya ilerlenemeyen bazı coğrafi yapılar ortaya çıktı. Putin de bunu çok iyi algılamış görünüyor.

MUHALEFETİN TEPKİSİ PUTİN’İ ETKİLEMİYOR

İç siyasette muhalefetin seçim öncesi ve sonrasındaki tepkilerinin Putin'in yönetimini çok fazla etkilemeyeceğini ifade eden Bacık, Rusya merkezli bakıldığında Putin'in küresel ve iç ekonomik konularda başarılı olduğunu kaydetti.

Gökhan Bacık: Benim kanaatim Putin’in eleştirecek çok tarafı olmakla birlikte, ekonomik istikrar, dış politika, Rusya’nın stratejik sınırlarını tekrar güven altına alma, batıyla yeni ilişki, diyalog oluşturma gibi konularda Putin’i başarılı buluyorum. Bazı insanları görevden alıyor yolsuzluktan dolayı. Bunlar da sosyal politikasını veya popüler politikayı, şu anda Rus siyasetini çok riske edecek boyutta değil. Çünkü Rusya merkezli bakarsanız, Putin’in küresel bazı konularda, iç ekonomik konularda Rus mantığına göre başarılı olduğunu teslim etmek gerekiyor.

TÜRK-RUS İLİŞKİSİNDE EKONOMİK BAĞIMLILIK VAR

Gökhan Bacık, RS FM’me son bir yıllık süreçteki Türk-Rus ilişkilerini de değerlendirdi. Son 5-6 yılda ilişkileri belirleyen noktanın, karşılıklı ekonomik bağımlılık olduğunu vurgulayan Bacık, üçüncü ülkeler üzerinden yaşanan siyasi sorunların Moskova-Ankara hattını çok fazla etkilemeyeceğini düşünüyor. Bacık, görüşünü şöyle temellendiriyor.

Gökhan Bacık: Son 5-6 yılda Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiyi niteleyen şey karşılıklı ekonomik bağımlılık. Türkiye ve Rusya arasındaki ekonomik parametrelerin yoğunluğu ve gücü politik parametrelerden daha yüksek. Bu denklem değişmeden burada bir sorun beklemiyorum. Taraflar birbirini eleştirebilir, farklı olabilir. Fakat bu o kadar önemli bir nokta ki Rusya-Türkiye açısından, her konuda iki ülke farklı düşünüyor. Suriye’de Gürcistan’da ve NATO füze kalkanı gibi konularda. Ama bütün bu politik parametreleri toplayın 1 kilogram yapıyorsa ekonomik parametreler 1,5 kilogram yapıyor. Dolayısıyla soğuk savaş sonrası Türk-Rus ilişkileri bence apolitik, aideolojik, ekonomik merkezlidir, pragmatizmdir. Şöyle düşünelim: Türkiye batının mensubu ama Türk vatandaşları Amerika’ya vizeyle gidiyor, Rusya’ya vizesiz gidiyor. Dolayısıyla bu ekonomik pragmatizm, ekonomik piyasacılık o kadar güçlü ki bunu riske edecek bir politik parametre ortaya çıkmadı. O nedenle bunun öngörülebilir zamanda sarsılacağını düşünmüyorum. Mesela Türkiye-Yunanistan arasında Kıbrıs sorunu hususi bir meseledir. Türk-Rus ilişkilerinin böyle bir hususi sorunu yok. Bütün sorunlarımız üçüncü aktörlerle ilgili, dolayısıyla Türk ve Rusların bu kadar ekonomik bağımlılığı üçüncü aktörler için heba edeceğini sanmıyorum.