Yaşar Yakış: Suriye’de ateşkes en doğru adım, ancak bel bağlanmamalı
Rusya’nın başkenti Moskova’da Valdai Düşünce Kulübü’nün 25-26 Şubat günlerinde düzenlediği "Ortadoğu: Şiddetten Güvenliğe" açık oturumuna katılan AK Parti'nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, "Değişiklikler Rüzgarında Ortadoğu" oturumunda "Ortadoğu’da Durum" başlığıyla sunum yaptı.
Yakış, Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) Suriye krizi çerçevesinde, Rusya -Türkiye ilişkileri ve Türkiye ile PYD arasında yaşana sorunlar konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
SURİYE’DE RUSYA İLE ORTAK ÇIKARLARIMIZ VAR
Rusya ve Türkiye’nin Suriye konusunda farklı görüşlere sahip olduğunu hatırlatan Yakış, “Aslında derininde fark olmaması gerektiği halde, özellikle uçak olayından sonra Rusya ve Türkiye, aynı olayı mutlaka birbirinden farklı zaviyeden görmeleri gerekiyormuş gibi bir şey içerisine girdiler. Hâlbuki benim kanaatimce her ikisinin de ortak yanları var. Çıkarlarının ortak yanları var. Eğer farka değil de ortak yanlara yönelinirse belki bu krizden çıkmak da daha kolay olacak. Türkiye ile Rusya arasındaki bu farklı yaklaşım da sona erdirilebilecektir. Ona yönelmek lazım benim tahminim.” yorumunu yaptı.
TÜRKİYE VE PYD ARASINDA YAŞANAN KRİZ
Türkiye ve YPG arasında yaşanan çatışmaya da değinen Yakış, Türkiye’nin PYD’ye yaklaşım olarak ABD ile ayrı teknede olduğunu ifade etti. Yakış, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye, “Ey Amerika sen bizden yana mısın, PYD’den yana mı?” diye sorunca Amerikalı yetkililer (dışişleri ve Beyaz Saray sözcüleri düzeyinde) “Biz PYD ile işbirliği yapmaya devam edeceğiz” dediler. Sonra Sayın Cumhurbaşkanımız doğrudan doğruya Obama ile görüşmek suretiyle bu konuya açıklık getirmek istedi. Anladığım kadarıyla Amerika, “Biz PYD ile işbirliğine devam etmek istiyoruz” konumundan geri adım atmak istemiyor. Bu işin bir kısmı, ikincisi de, Türkiye geçmişte PYD ile işbirliği için Sayın Salih Müslim’i Türkiye’ye davet etti. O tarihte yetkililerimizin yaptığı açıklamaya göre Salih Müslim’i “Sen rejim tarafında mısın? Bizim tarafımızda mısın? Buna açıklık getir. Ortalıkta muğlak durumda durma.” diye bir mesaj verdi. Buna açıklık getirdikten sonra seninle işbirliği yapabiliriz mesajı verilmişti.”
SURİYE’DE GEÇİŞ DÖNEMİ
Salih Müslim’in Suriye toplumunu çok iyi tanıdığına ve Suriye’de ki dengeleri Türkiye’den daha iyi bildiğini söyleyen Yakış, “Ancak Müslim yumurtaların hepsini Beşşar Esed’ın nasıl olsa düşeceği varsayımına dayanan sepete koymak istemedi. Yani rejim ayakta kalırsa , Beşşar Esed’lı veya Esed’sız ben o zaman ne olacağım. Belki şahsını düşünerek değil ama takip ettiği Kürt davası ne olacak. Onu yapmak istemedi ve Türkiye’ye o sözü veremedi. Sizin tarafınıza geçiyorum diyemedi. Ben şuanda en azından geçiş döneminin Beşşar Esed’lı olmasına (uluslararası camianın da karar verdiğine göre, Rusya ve ABD dahil) katılıyorum.” diye ifade etti.
Suriye’de geçiş döneminden sonra neler yaşanabileceğine değinen Yaşar Yakış, “Geçiş döneminden sonra ne olacağı konusunda da mutlaka Beşşar Esed gidecektir denmiyor. Onun o zaman kararlaştırılacağı söyleniyor. Viyana’da ve Cenevre’de yapılan anlaşmada da Suriye’nin geleceğini Suriye halkı belirleyecektir deniliyor. Suriye halkının ne diyeceğini bilmiyoruz. Ama Suriye halkı Beşşar Esed derse? Biz onu kabul etmezsek? Burada biraz dikkatli olmak lazım.” diye vurguladı.
Geçiş dönemi konusunda tereddütlerin ortadan kalktığını, geçişin Beşşar Esed’lı olacağını hatırlatan Yakış, ondan sonra ne olursa olsun uluslararası camianın bunu kabul etmesi gerektiğini söyledi. Yakış, “Türkiye orada uluslararası camiadan ayrılırsa, yalnızlığı artacaktır.” dedi.
SURİYE’DE HER ŞEY KIRILGAN
ABD ile Rusya'nın Suriye için vardıkları kısmi ateşkes anlaşmasına çok ümit bağlamamak gerektiğini söyleyen Yakış, şunları ekledi: “Suriye’de her şey kırılgan. Onun için çok büyük ümitler bağlamamak lazım. Ama bugünkü koşullar altında yapılabileceğin en iyisi yapıldı. Arazide bin 200 kadar çatışma grubu var, çeşitli muhalif grupların alt grupları. Onların hepsine söz geçirmek kolay değil. En baştakiler anlaşsa dahi arazideki bir adam kafası bozulduğu için mesela kuşattığı köyde ateşkesi bozacak şekilde davranabilir.” diye belirtti.
PYD TÜRKİYE İLE ANLAŞMALI
PYD’nin kaderinin ABD ve Rusya’dan ziyade daha çok Türkiye’ye bağlı olduğunu ifade eden Yakış, “Çünkü, Amerika er veya geç bölgeden ayrılacaktır. Rusya bölgeye yerleşmeye çalışıyor. Başarsa da başaramasa da biz Türkiye olarak onlarla komşu olarak yaşayacağız. PYD tarafında, sınırın öbür tarafında kalanların kardeşleri ve akrabaları bu tarafta. Nusaybin ile Kamışlı şehirlerini düşünürseniz, bu iki şehir aynı şehrin iki mahallesi gibi. Böyle iç içe yaşamaya mahkumuz.” diye ifade etti.
Salih Müslim’in vaktiyle ikna edilemediğini hatırlatan Yakış, ancak işbirliği yaparak (IŞİD’den kurtarılan köylere Türkmenlerin veya Arapların dönmesini engellemeyeceksin şartıyla) Türkiye’deki demokratikleşme ve Kürt açılımı süreçlerine de fayda sağlanabileceğini ifade etti.
“ABD ve Rusya, PYD’nin PKK ile aynı şeyler olduğunu belki kabul etmiyor” diyen Yakış, “Ama biz bunu biliyoruz.” dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ ERDOĞAN’IN EN CESUR HAREKETİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en cesur kararı olarak Çözüm Süreci'ni gördüğünü belirten Yakış, “180 senelik bir sorunu çözecekti. Bu sorunu çözmenin Türkiye için çok önemli bir çıkış yolu olacağı kanaatindeyim.” dedi.
“Erdoğan veya başka birisi Türkiye’de Kürt meselesini çözerse onun Cumhurbaşkanlığı kadar şerefli bir konumu olacaktır.” diyen Yakış, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yaşadığı bir anı şöyle anlattı: “Davutoğlu dışişleri bakanıyken Şam’a gitmişti. Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’e şunu söylemişti, “Bir demokratikleşme hareketi başladı. Bunun başına sen geç, sen yönet bunu. Bu süreci tamamla. Ülke demokratik bir ülke olsun. Adaylığını koy, başkan seçilirsen başkan olarak devam edersin. Başkanlığı kaybedersen kenara çekilirsin ve Suriye'ye demokrasiyi getirmiş bir kahraman olarak Suriye tarihine geçersin.”
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi, Moskova Devlet Diplomasi Üniversitesi, Moskova Ekonomi Yüksek Okulu ve Savunma ve Dış Politika Konseyi tarafından organize edilen programa, 15 farklı ülkeden uzmanlar iştirak etti.
Ana konunun Suriye olduğu ve 14 farklı oturumun gerçekleştirildiği toplantılara çok sayıda akademisyen, basın mensubu ve diplomat katıldı.