Rusya Suriye'den çekildi mi?
Uluslararası basının “Putin’den şaşırtan karar” başlığıyla geçtiği Rusya’nın Suriye’den çekilme kararı üzerine, açıklandığı 14 Mart tarihinden bu yana farklı yorumlar yapıldı.
Uluslararası basının “Putin’den şaşırtan karar” başlığıyla geçtiği Rusya’nın Suriye’den çekilme kararı üzerine, açıklandığı 14 Mart tarihinden bu yana farklı yorumlar yapıldı. Bazıları bu çekilme kararını Rusya’nın Suriye’de bir batağa saplanmaktan korktuğuna, diğer bir kesim ise Rusya’nın gücünün bittiğine yordu. Bu analizlerin arasında “Rusya ‘çekildim’ dediği yerden aslında hiç gitmez” tespitinde bulunanlar da vardı. Rusya’nın yakın tarihindeki çekilme kararlarını incelemek, “Suriye’den gerçekten çekildi mi, yoksa bu bir taktik mi?” sorusuna cevap verebilmeyi kolaylaştıracaktır.
14 Mart’ta yapılan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Putin’in yanında iki önemli bakan duruyordu: Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. Bu iki bakanla yapılan istişareler sonucu alınan karar, Rusya’nın Suriye’deki üslerinin yerinde kalacağı, fakat askeri gücün azaltılacağı yönündeydi. Rusya ayrıca, Suriye’de yürüttüğü hava operasyonlarını da azaltma kararı aldı. Bu karar açık ki Rusya’nın Suriye’den topyekun çekilmesi anlamına gelmiyor. Rusya bu kararı, dünyaya çekilme olarak sundu. Tam bu noktada, öncelikle Kremlin yanlısı analistlerin çekilme kararı hakkında ne dediklerine bakmak gerekiyor.
Rus gazeteci ve analist Maksim Şevçenko, sosyal medya hesabındaki yazısında, “Suriye’den neden çıkıyoruz?” sorusunu yönelterek, aslında Rusya’nın Suriye’den çekilmediğini, artan terör saldırılarından dolayı, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik muhtemel bir kara harekatında, Türk askeriyle karşı karşıya gelmek istemediğini söylüyor. Şevçenko’ya göre Putin, Rusya’nın barışçıl çözüm yanlısı olduğunu göstermek için, aslında “çekilmeden” çekiliyor.
Rusya’da dillendirilen bir başka görüş ise Rusya’nın savaşı kazandığı için çekildiği yönünde. Bu görüşü savunanlar, çoğunlukla Rus Dünyası taraftarı Putinciler. Bunlardan biri olan Sergey Markov, Rusya’nın Suriye’de hedefine ulaştığını belirtiyor. Markov’a göre Rusya operasyon yaptığı dönemde Esed’i güçlendirdi, Lazkiye’yi tamamen kontrolü altına aldı, Hama ve Humus’ta başarı elde etti ve Suriye ordusu artık başarılı olacak kadar güçlü bir hale geldi. Markov, Suriye şehirlerine yardım konvoylarının gönderildiğini ve barış masasına oturulduğunu savunuyor. “İki Rus üssünün kaldığı Suriye’den zaferle ayrılıyoruz” diyen Markov, çekilmeyi stratejik bir adım olarak görüyor.
Rusya çıkarlarından vazgeçmeyecek
Lübnan ve Suriye’de çalışan Anhar Koçneva, Markov’la benzer bir tezi savunan başka bir gazeteci. Koçneva, Ridus’taki son yazısında, Rusya’nın Suriye’deki varlığının kesinlikle sona ermediğini söylüyor. Rusya’nın, Suriye’de süreci barışa doğru taşıdığı başarılı bir operasyon gerçekleştirdiğini savunan Koçneva’ya göre Rusya, bölgedeki çıkarlarından vazgeçmeyecek.
Suriye’den çekilme haberinden sonra Rusya tarafında başarı çığlıkları yükselirken ABD’de bu çekilme kararına çok güvenilmemesi gerektiğinin altı çiziliyor. ABD’de yapılan bazı analizlere göre, Rusya’nın Suriye’den çekilme kararının temel sebebi Ukrayna’ya yoğunlaşmak istemesi. ABD’li analistler Rusya’nın Kırım ve Ukrayna’ya yöneleceğini tahmin ediyor; onlara göre Ukrayna’yı “sıcak bir bahar” bekliyor. Rusya’nın Suriye’den çekilmesi üzerine yapılan analizler, genel olarak şu ortak noktada buluşuyor: Rusya aslında Suriye’den çekilmedi. Rusya sadece Suriye stratejisinde, askeri güç yerine yumuşak güç kullanmaya karar verdi. Bu mesajları veren Ruslar, bölgeden tamamıyla çekilmeye niyetli olmadıklarını zaten gösteriyorlar.
Yakın tarihte Ruslar nerelerden çekildi?
Suriye’den çekilme kararı alan Rusya’nın yaptığı, birkaç bombardıman uçağı ve jetin Rusya’daki üslere geri dönmesi. Rusya’nın Suriye’deki varlığı aslında azalmıyor ve Esed rejimine verdiği destek de devam ediyor. Hatta çekilen Rusya’nın varlığı bu anlamda artmış bulunuyor. Suriye’den çekilen Rusya’nın artık havadan, karadan korunan tam donanımlı hava ve deniz üsleri var Suriye’de.
Rusya’ın Suriye’den çekilmekten ne anladığını doğru bir şekilde anlamlandırabilmek için önceki “çekilme” örneklerine bakmak gerekiyor.
Rusya resmi açıklamalara göre doğu Ukrayna’ya hiç girmedi. Ama bugün doğu Ukrayna’daki Rus yanlısı ayrılıkçılardan oluşan Novorossiya ordusu tahminen 80 bin kişilik askeri personele ve tank, top gibi ağır silahlara sahip. Uzmanlar, ittifakla bu kadar büyük bir güce, bu kadar kısa bir sürede hiç destek almadan ulaşılamayacağını söylüyor. Rusya ise hala Ukrayna’da olmadığını iddia ediyor.
Gürcistan, Moskova’nın çekildiğini iddia ettiği başka bir ülke. 2008 öncesi dönemin Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikhail Saakaşvili’nin isteği ile Gürcistan’dan çekilen Ruslar, 2008’de yaşanan Güney Osetya savaşı ile Gürcistan’ı işgal etti. Barışın sağlanması için operasyonlar yürüttüğünü iddia eden Moskova’ya göre Rusya’nın Gürcistan’da askeri varlığı yok. Rusya’ya göre Rus askeri birlikleri bağımsız Güney Osetya Cumhuriyeti ve Abhazya cumhuriyetlerin güvenliği için bu iki cumhuriyetin topraklarında bulunuyor. Rusya, bu iki cumhuriyetin sadece kendileri tarafından tanınmış olmasına ve uluslararası camiada işgalci olarak görülmelerine hiç aldırış etmiyor.
Gürcistan’ı işgal edip sonra tek taraflı bağımsız cumhuriyetler olarak ilan ettiği Güney Osetya ve Abhazya’yı meşru gören Rusya, kendisine karşı direnen ve uzun süre savaşan Çeçenlerin ise aynı hakka sahip olduklarını kabul etmiyor. Rusya Çeçenistan’dan iki defa çekildi. Moskova 1992 yılında üslerini Çeçenlere devrederek Çeçenistan’dan çekildi. Dönemin Çeçen İçkerya Cumhuriyeti cumhurbaşkanı ile vardığı anlaşmaya göre, Çeçenistan’da bulunan silah ve cephaneliğin yüzde ellisini devreden Rusya, çekildikten iki sene sonra Çeçenistan’ın işgaline başladı. 1996’da başlattığı savaşı kaybeden Rusya yine çekildi, fakat Çeçenistan başkenti Grozni’de bir üs bıraktı. 1999’da önce bu üssü boşaltan Rusya, dönüp yine Çeçenistan’ı işgal etti. Sonuç olarak, bugün Kuzey Kafkasya’daki en güçlü askeri varlığı burada bulunmakta.
SSCB sonrası Rusya’nın askeri olarak çekildiği Doğu Almaya ve Baltık ülkeleri Rusya’nın varlığını hala hissetmekte. İkinci Dünya Savaşında Almanların kaybetmesiyle Rusya’ya geçen Kaliningrad bölgesinde bulunan Rus askeri varlığı, bugün bütün Avrupa için tehdit olarak algılanıyor.
Post-Sovyet dönemde yayılmacı politika
Yayılmacı politikalarıyla Rusya, askeri varlığını dünyanın her yerinde hissettirmekte. Putin döneminde, demokratikleşme yolundan otoriter yönetime yönelen Rusya, artık çekilmek değil sürekli yayılma siyaseti izleyeceğinin sinyallerini vermekte. Kırım’In ilhakı ve Suriye’de artırdığı askeri varlığı ile Rusya, bundan sonra izleyeceği stratejinin yayılmacı olacağına işaret ediyor. Yakın tarihe baktığımızda, Rusya’nın bu hamlelerinin, her ne kadar uluslararası kamuoyunda beklenmedik eylemler olarak tanımlansa da aslında sürpriz olmadıkları anlaşılabilir.
Bu çerçevede Rusya’nın izleyeceği stratejiyi öngörmek mümkün. Rusya “Neo-İmparatorluk” veya “SSCB 2.0” gibi isimlerle anılan ütopik bir stratejinin peşinde. Bu girişimlerin sonuca ulaşması için Batı’ya yanlış hedefler gösterme ihtiyacı hisseden Rusya, Suriye’den çekildiğini duyururken, bir yandan da Kürt meselesi üzerinden Türkiye’yi Batı’ya hedef gösteriyor. Kendisini barış taraftarı olarak takdim eden Rusya, aslında yaptığı işin radikal akımlarla haklı bir mücadeleye girişmek olduğunu göstermeye çalışıyor. PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde federasyon ilan etmesi ve Rusya’nın bölgeden çekilmesi, süreçten bağımsız gelişmeler olmadığı gibi, aslında Rusya’nın hedef şaşırtma oyununun da bir parçası.