İşbirliğinden ittifaka; Rusya ve Çin ilişkileri başka bir boyuta evriliyor
HABERRUS - Soğuk savaştan itibaren Dünya ilk defa jeopolitik kutuplar arası ayrışmayı bu kadar keskin hissediyor.
Rusya’nın Ukrayna düzleminde Batılı devletler ve NATO ile yaşadığı gerilim, hiç şüphesiz Rusya’yı Batıdan uzaklaştırırken, Çin’e daha çok yakınlaştırıyor.
Yıllardır uzak doğu komşusu Çin ile bölgesel ticari ilişkilerini devam ettiren Rusya, 2014 yılında Batılı devletlerin yaptırımlarıyla birlikte mecburi olarak Çin’e daha çok yakınlaşmaya başladı.
Başlarda mecburi zaruretten başkalayan stratejik ortaklık, enerjiye karşılık teknoloji transferiyle Batı yaptırımlarına alternatif olarak görülüyordu.
Ancak son yıllarda Ukrayna bağlamında Batı ile ilişkilerin gerilmesi, iki ülke arasındaki stratejik ilişkiler yeniden evrilerek adeta stratejik ortaklığa dönüşüyor.
Rus Uzmanlar, batılı devletlerin Çin’e karşı takındığı tavır ve Tayvan sorununu kaşımaları ile, Ukrayna krizinde Rusya karşıtı tavırları ve yeni yaptırım tehditleri her iki ülkeye de askeri anlamda daha çok yakınlaşma bahanesi veriyor.
Birleşmiş Milletler’de ortak politika yürüten stratejik ortaklar Rusya ve Çin, Putin’in Batılı devlet liderlerinin boykotu gölgesindeki Olimpiyat oyunları açılışında gövde gösterisiyle aslında iki devletin yürüttüğü politikaların ortaklığına vurgu yapıyor.
Rus uzmanlar, Rusya ve Çin arasındaki stratejik ortaklığın çok yakın bir zamanda askeri ve ticari ittifaka dönüşeceği tahmininde bulunuyor. Hatta bazı uzmanlar daha da ileri giderek, ortak askeri birliklerin oluşturulacağı iddiasında bulunuyor.
Siyasi uzman Konstantin Kalachev, Rusya ve Çin arasında geniş çaplı bir ekonomik ortaklığın ön koşullarının şimdiden belirlenmiş olmasına rağmen, gelecekte iki ülkenin tam teşekküllü bir birlik oluşturmasından söz edildiğinden bahsediyor.
Kalachev, Lenta.ru ile yaptığı mülakatta, ülkelerin benzeri görülmemiş bir kapsamlı ortaklık ve stratejik etkileşim düzeyine ulaştığı bir ‘birlik’ dönemine girdiğini kaydediyor.
Ekonomik bağlamda Rusya’nın en büyük ticari ortağı haline gelen Çin’in enerji ve hammaddeye ihtiyacı olduğunu, bu bağlamda da Rusya’nın enerji pazarını çeşitlendirerek kendisini güvence altına aldığını hatırlatıyor.
Rusya ve Çin arasındaki ortaklık daha çok gelecek odaklı.
Ayrıca iki ülke jeopolitik faaliyetlerde birbirlerinin çıkarlarını göz önünde bulundurarak ilişkileri ideolojik konjonktürden bağımsız hale getiriyor.
Rus siyaset bilimci, ABD tarafından adeta iki düşman devlet olarak ilan edilen Çin ve Rusya’nın ABD’nin bu ötekileştirici politikaları sayesinde adeta ortak düşmana dönüştürüldüğü, ABD’nin Pekin ile Moskova'yı birbirlerinin kollarına attığı yorumunda bulunuyor.