Nazım’ın mezarına türküler eşliğinde Anadolu toprağı serpildi
Rusya’nın başkenti Moskova’da Rus-Türk İşadamları Birliği’nin (RTİB) katkıları ile Nazım Hikmet ölümünün 49. yılında mezarının bulunduğu Novodeviçi Sanatkârlar Mezarlığı’nda anıldı. Törene Türkiye Moskova Büyükelçisi Aydın Sezgin, RTİB Başkanı Ali Galip Savaşır, Yavuz Bingöl, Selçuk Yöntem, Ahmet Telli, Ahmet Mümtaz Taylan, ve Moskova’da yerleşik Türk ve Rus vatandaşlar katıldı.
Nazım’ın mezarına kırmızı karanfil bırakan sanatçılar Anadolu’dan getirdikleri toprağı mezarına serpti. Yavuz Bingöl Nazım’ın mezarı başında Tuna şiirini zurna eşliğinde icra etti. Törende sanatçı ve çocuklar özgürlüğün simgesi olan beyaz güvercinler uçurdu.
Rusya’nın akça ağaçlarından memleketin ulu çınarlarına Nazım’ın türküsünü, sevgisini yolladıklarını ifade eden RTİB Başkanı Savaşır tören vesilesi ile yaptığı konuşmada, Nazım Hikmet’in aşkın, umudun ve vatanseverliğin simgesi olduğunu söyledi.
Nazım iki ülke arasında gönül ve kültür köprüsü
Her yıl daha artan bir şevkle Nazım’ı anma törenleri düzenlediklerini ifade eden Savaşır, “Hepimiz bir yıl daha yaşlandık. Nazım ise değişmedi. Ortak payda olarak bugün burada Nazım bizi birleştiriyor. Türkiye ile Rusya arasında bir gönül ve kültür köprüsü” değerlendirmesinde bulundu.
Nazım’ın hiç hak etmediği çileli bir yaşam dönemi olduğunu belirten RTİB Başkanı, “Kendisi çok sevdiği memleketinden ayrı yaşadı. Vatanından ayrı öldü. Tüm haksızlıklara rağmen vatan sevgisini her şeyin üzerinde tuttu. Biz de vefa borcu olarak kitaplarını bastırıyor, kütüphanesine destek veriyor ve anma programları düzenliyoruz. Hedeflerimizden biri de Nazım’ı Türkiye’de okulda ders haline getirmek” dedi.
Yakın tarihimiz Nazım’a kederli kader yaşattı
Büyükelçi Sezgin de yaptığı konuşmada Nazım’ın uğradığı haksızlıklar, cezaevinde çektikleri, yaşadığı mutsuzluklar, aşkları, insanlık sevgisi, yurtseverliği, özlemleri, barışa ve kardeşliğe olan inancının bilindiğini söyledi. Yakın tarihimizin kendisine hak etmediği kederli bir kader yaşattığını ifade eden Büyükelçi, “O ülkesine hasret içinde öldü. Ona yanlış davranan geçmişi yenilgiye uğradı. Kendisi ulusumuzun büyük bir evladı idi. Onu minnet ve şükranla anıyor, önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhu şad olsun” temennisinde bulundu.
Nazım’ı kaybetmenin acısının bir yıl sürmediğini, 49 yıldır devam ettiğini ifade eden sanatçı Yavuz Bingöl de yaptığı konuşmada, “Nazım bizim acımız ve vicdanımız. Bedeni ve ruhu ile ısıttığı bu topraklarda kendisini Anadolu’dan türkülerle andık. Bizim kuşağımız için yol gösterici oldu. Şiirlerine ve türkülerine sığınarak yaşamımızı kolaylaştırdık” ifadelerini kullandı.
Nazım Vakfı’nın mesajını ve Nazım’ın “Memleketimi Seviyorum” şiirini okuyan Selçuk Yöntem, programa katılmaktan mutlu olduğunu söyledi. Muhalif insanların yaşadığı kaderin Nazım için de geçerli olduğunu belirten Ahmet Telli de, “Muhalif olmakla muhalefeti karıştırmamak gerekiyor. Muhalefet ve iktidar özünde aynı. Muhalif olmanın referansları özgürlük, adalet ve vicdandır. Küçük yazarlar iktidarların yalakası olur, deha olanlar ise muhalifliği seçer” şeklinde konuştu.
Nazım’ın mezarı Türkiye’ye taşınmasın
Nazım’a vatandaşlığın iade edilmesinin ardından mezarının da Türkiye’ye taşınması ile ilgili tartışmaları değinen sanatçılar Nazım’ın Moskova’da kalmasını istedi. Nazım’ın mezarının Moskova’da kalmasının daha evrensel, etkili ve anlamlı olduğunu kaydeden Selçuk Yöntem, “Keşke ona zamanında sahip çıksaydık. Gerçekten ülkemizde olsaydı. Kim sahip çıktıysa fiziki olarak da orada kalmalı. Sonradan sahip çıkmanın da hiçbir anlamı yok” dedi.
Nazım’ın mezarının sahiplenildiği, saygı duyulduğu yerde kalmasını isteyen Ahmet Mümtaz Taylan da, “Huzurla yaşadığı yerde yatıyor. Rahatsız etmemek lazım” şeklinde konuştu. Bingöl’e göre de bedeni ve ruhu ile sımsıcak vatan toprağı kıldığı Moskova’da kalması daha anlamlı.