Orta Asya’da Su Dayanışması: 3 Ülke Kazakistan’a Su Verecek
HABERRUS - Orta Asya ülkeleri su paylaşımı konusunda önemli bir anlaşmaya imza attı.
Kazakistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan ile 2025 yılındaki sulama sezonu için Sırderya Nehri üzerinden 3,7 milyar metreküp su temini konusunda uzlaştı.
Bu anlaşma, bölgedeki giderek büyüyen su kıtlığı sorunu karşısında atılan kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
BM ve Dünya Bankası’na göre, önümüzdeki 25 yıl içinde Orta Asya’da su kıtlığı %25–30 seviyelerine ulaşabilir.
Kazakistan, Sulama Sezonuna Hazır
Kazakistan, dost ülkelerle yaptığı iş birliği sayesinde önümüzdeki sulama döneminde su ihtiyacını karşılayacak. “Dostluk” (Dostyk) kanalı üzerinden 909 milyon metreküp su temin edilecek, ayrıca Kuzey Aral Denizi’ne 975 milyon metreküp su yönlendirilecek.
Kazakistan Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Nurjan Nurjigitov, su diplomasisinin önemine vurgu yaparak, su arzına ilişkin görüşmelerin erken başlamasının kritik olduğunu belirtti. Şardara Barajı’nda biriken su, özellikle güney bölgelerdeki çiftçilerin ihtiyacını karşılayacak.
Geçtiğimiz yılki başarılı deneyim örnek gösterilerek, bu yıl da benzer su yönetimi ve tasarruf önlemleriyle ihtiyaçların karşılanması hedefleniyor. Örneğin, Özbekistan 1 Ekim’den 1 Nisan’a kadar Kazakistan’a 12,6 milyar metreküp su sağladı.
Bölgesel İş Birliğine Doğru
Su diplomasisi, artık Orta Asya’da istikrar ve sürdürülebilir kalkınma için kilit araç olarak görülüyor. Ancak uzmanlara göre, ortak bir üst düzey bölgesel su kurulu oluşturulmalı. Bişkek’te düzenlenen “Orta Asya’da Su Diplomasisi” başlıklı yuvarlak masa toplantısında, böyle bir kurumun bağlayıcı kararlar alabilmesi gerektiği ifade edildi.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Baykadam Kuramayev, Kırgızistan ve Tacikistan’ın sınır sorunlarını çözmesinin ardından, şimdi sıra su paylaşımında olduğunu belirtti. Kuramayev’e göre iklim değişikliğiyle birlikte su kaynaklarının azalması, tarımda krizleri ve ülkeler arası anlaşmazlıkları beraberinde getiriyor. Ayrıca, Afganistan’daki Kush-Tepa Kanalı inşaatı da endişe yaratıyor; kanal tamamlandığında Amuderya Nehri’nin %30’una kadar su Afganistan tarafından alınabilir ki bu da aşağı havzadaki ülkeleri – Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı – zor durumda bırakabilir.
İklim Değişikliği ve Su Kıtlığı Riski
Kırgız-Rus Slav Üniversitesi’nden Arsen Usenov, buzulların erimesi ve su kaynaklarının israf edilmesinin su krizini daha da derinleştireceğini ifade etti. Usenov’a göre, 2030 yılına kadar Orta Asya’da su açığı %30’a ulaşabilir. Su, geçmişte de bölge için anlaşmazlık ve hatta çatışma kaynağıydı. Ancak günümüzde diplomatik çözümlerle ilerleme sağlanabileceğine inanılıyor.
Kırgızistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Marat İmankulov da dağlık bölgelerdeki buzulların son 50–70 yılda %16 oranında küçüldüğünü ve bu durumun iklim krizinin somut göstergesi olduğunu vurguladı. Yıllık iklim kaynaklı zarar Kırgızistan’da 50 milyon dolara, tüm bölgede ise 2 milyar dolara ulaşmış durumda.
İmankulov, 1930’lardan bu yana tartışılan “Sibirya Nehirlerinin Yönünün Değiştirilmesi” projesini yeniden gündeme almanın zamanının geldiğini savundu. Bu projeyle Rusya’daki nehirlerden su transferi yapılarak Orta Asya ülkelerinin su sıkıntısı giderilebilir. Modern boru hatlarıyla bu transferin çevresel zararları azaltılabilir ve yeni istihdam olanakları yaratılabilir.
Aşırı Sulama ve Aral Gölü Felaketi
Ayrıca, Aral Gölü’nün kurumasının, sadece ekolojik değil, jeolojik bir felaket de yarattığı hatırlatıldı. Kuruma nedeniyle göl yatağındaki kabuk yılda 7 mm yükseliyor, bu da insan kaynaklı doğa etkisinin çarpıcı bir örneği olarak değerlendiriliyor.
Çözüm İçin Uluslararası Örnekler
İmankulov, Hindistan ve Pakistan arasındaki 1960 tarihli Indus Suları Anlaşması’nı örnek göstererek, su paylaşımı konusundaki uzlaşıların kriz dönemlerinde bile sürdürülebileceğini vurguladı. Bu anlaşma, her iki ülkenin tarım ve enerji ihtiyacını karşılarken, savaşlar ve gerginlikler arasında bile geçerliliğini korudu.
⸻
Orta Asya ülkeleri, iklim değişikliğinin ve artan su talebinin yarattığı bu zorlayıcı koşullarda bölgesel dayanışma ve entegre su yönetimiyle geleceğe hazırlık yapıyor.
Su, artık sadece bir doğal kaynak değil; barış, güvenlik ve kalkınmanın temel unsuru olarak görülüyor.