Rusya, açılımı neden destekliyor?
Zürih'te Türkiye ile Ermenistan arasındaki son dakika krizini, elindeki iki telefonla tarafları defalarca arayan ABD Dışişleri Bakanı Clinton'ın çözdüğü söylenmişti. Daha sonra krizi çözen asıl hamlenin Rusya'dan geldiğini öğrendik.
Rus Kommersant gazetesine göre, Nalbandyan'ın protokolü imzalamasını, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'un ilettiği "Sakince protokolleri imzala ve çık" notu sağlamış.
Şayet doğru ise bu rivayet basit bir polemiğin ötesinde anlam taşıyor. Zira Ermenistan açılımında ilk günden beri kafaları kurcalayan kritik konu, Rusya'nın neden böyle bir sürece destek vereceği. Çünkü Ermenistan'ın Türkiye ve Azerbaycan'la ilişkilerini normalleştirmesi, Azerbaycan ve Gürcistan'dan sonra Ermenistan'ın da Batı çizgisine kayması ve Rusya'nın bölgeden biraz daha dışlanması demek.
Üstelik baştan beri Rusya, Azeri-Ermeni ihtilafında taraf. Azerbaycan ile Ermenistan arasında sıcak çatışmalar sürerken, Türkiye'nin sınırda bir tatbikat düzenlemesi söz konusuydu. Bu kadar sembolik bir girişimden bile fena rahatsız olan Rusya, Erivan'a gönderdiği Genelkurmay Başkanı'nın ağzından şu sert mesajı vermişti: Türkiye'nin soruna müdahil olması halinde üçüncü dünya savaşı çıkar.
Ayrıca, gerek siyasî-askerî anlaşmaları, gerek tarihî ve ekonomik ilişkileri nedeniyle Moskova'nın, Ermenistan üzerinde etkisi en fazla başkent olduğuna şüphe yoktu. Bir süre önce, bölgeyi çok yakından bilen bir Amerikalı yetkiliden, Washington ve Moskova'nın Ermenistan üzerindeki ağırlıklarını karşılaştırmasını istediğimde verdiği cevap da bu görüşü teyit ediyordu. Çünkü Rusya'nın oradaki etkisinin, Amerika'nın çok çok önünde olduğunu itiraf ediyordu.
Dolayısıyla açılımın başarıya ulaşması, yani Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi konusunda anahtar Rusya'nın elindeydi. Çünkü Zürih'te 10 Ekim'de imzalanan protokollerde açıkça yazılmasa da çözüme ulaşmak için Ermenistan'ın işgal ettiği Azeri topraklarından kısmen de olsa çekilmeye başlaması gerekiyordu. Ve Türk-Rus ilişkileri düne göre ne kadar ilerlemiş olsa da Moskova'nın buradaki etkisini çözümden yana kullanıp kullanmayacağı meşru sorusu zihinleri sürekli kurcalıyordu.
Nitekim 'Rusların Gözüyle Ortadoğu' kitabını tanıtmak için Türkiye'ye gelen eski Rusya Başbakanı Yevgeni Primakov'a bu konuyu sorduğumda, oldukça iyimser bir cevap verdi. Primakov, Ermenistan'ın Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkileri normalleştirmesinin Moskova'nın aleyhine olduğu görüşüne katılmadığını söyleyerek ekledi: "Evet, Erivan'la ilişkilerimiz mükemmel. Ama Türkiye ile de ilişkilerimiz iyi. Türk-Ermeni gerilimi bize de zarar veriyor. Azeri-Ermeni sorununun çözülmesini çok isteriz. Zor olsa da bu mümkün ve çok çalışıyoruz."
Konu, dün SETA'nın düzenlediği Türk Rus Çalıştayı'nın da gündemindeydi. "Rusya neden süreci desteklesin?" sorusuna, Dr. Fatih Özbay 3 gerekçeyle olumlu cevap verdi: 1- Uluslararası sistem Kafkaslar'da statükonun değişmesinden yana. Rusya dışında kalmak istemez. 2- Rusya, Erivan'ın bir çatışmaya girmesine karşı. Çünkü böyle bir durum, kendisini de savaşa sokabilir. 3-Gürcistan savaşı, Moskova'nın stratejik ortağı Ermenistan'ı daha da izole etti. Erivan, Türkiye üzerinden rahatlatılabilir.
St. Petersburg Üniversitesi'nden Azeri Profesör Akif Fazaliyev de bu noktaya parmak basıyor: Aslında mevcut durum Bakü'nün lehine. Ermenistan sürekli fakirleşirken, Azerbaycan güçleniyor. Ermeni talebelerimden öğreniyorum. Vaziyet çok kötü. Nüfusun yüzde 70'i ülkeyi terk etmiş. Rusya, tarihten beri büyük çabalarla Türkiye ve İran'a karşı oluşturduğu bu ülkenin erimesini durdurmak için süreci destekliyor. İşgalin bitmesi karşılığında sınırın açılmasını olumlu bulsa da Azeri Profesör, Rusların dünya satranç şampiyonu olduğunu hatırlatıyor ve çözüm olmadan adım atılması halinde Moskova'nın Bakü'yü de yanına çekeceği konusunda uyarıyor.
Protokolün hayata geçmesi, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ilerlemeye bağlı olduğuna göre anahtar hâlâ Moskova'nın elinde demek. Ne dersiniz, Lavrov, Azeri topraklarını boşaltması için de Ermenistan'a bir not gönderir mi?