“Nazım'ı bırakalım Moskova’da mezarında rahat uyusun”

Dünyaca ünlü Türk şairi Nazım Hikmet ölümünün 51. yıldönümünde Moskova’da tarihi Novodeviçye Mezarlığı’nda mezarı başında anıldı.

Etkinlikte Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) konuşan Nazım’ı Anma Komitesi Başkanı Ali Galip Savaşır, şairin kendileri için vatan sevgisi olduğunu ifade etti.

Savaşır, “Nazım Hikmet ismi bize vatan sevgisini anlatıyor. Nazım Hikmet hayatı boyunca en güzel anlattığı vatan sevgisidir. Bugün bizim Nazım’dan örnek almamız gereken ve ortak payda halinde çatısı altında toplanmamız gereken, Nazım’ın bize öğrettiği vatan sevgisidir. Nazim Hikmet’in vatadaşlık sorunu çok önceden çözüldü, ama onun burada daha rahat uyuduğunu düşünüyorum. Burada yakın dostlarıyla bir arada yatıyor ve Türkiye’de Can Yücel’in mezarına neler yapıldığını hepimiz biliyoruz.” dedi.

Türk Rus ilişkileri son dönemde giderek çok iyi geliştiğini ifade eden Türk iş adamı, “Nazım’ın da Türk Rus toplumunun kaynaşmasında ve ortak kültürümüzde çok etkisi olduğunu düşünüyorum ve biz 3 Haziran deyince Nazım Hikmet’i Türk Rus toplumunun ortak paydada birleştiği bir etkinlik olarak görüyoruz. Rus dostlarımızın Nazım hakkındaki düşünceleri çok iyi. Bu sene biz ilk defa Nazım Hikmet Dostluk Ödülü veriyoruz. Nazım’ı tanıyan ve onu yazan türkolog Svetlana hanımefendiye onu sunacağız.” şeklinde konuştu.

Rus Türk İşadamları Birliği RTİB Başkanı Naki Karaarslan, “51. yıl, Nazım’ı anıyoruz. Dünyada bir markamız var, bir şairimiz dünya markası, dünya devi, ülkesini seven, ülkesinin halkı aydınlansın isteyen, halkın eşitlik, özgürlüğün günümüzde bile 50 yıl önce söyledikleri bütün dünya için güzel söylem. Biz onu anmak, onun anısı için buradayız. Bu elli yıllar belki yüzyıl olacak. Çünkü bazı insanlar öldükten sonra bir yıl, bazıları beş yıl, bazıları on yıl, bazıları da beş yüz yıl sonra anılıyor. Bence Nazım beş yüz yıl sonra da anılacak şairlerden birisi.” dedi.

Sanatçı Şevval Sam da yaptığı değerlendirmede, “Moskova’ya ilk defa geliyorum. Nazım Hikmet için geldim. Nazım Hikmeti çınar olarak görmeye geldim. O yaşarken de zaten ulu bir çınardı. Şiirlerinde bahsettiği ve gölgesinde uyumak istediği çınarı da yakından görmek beni çok duygulandırdı. Benim için burada bulunmak çok anlmlı. Ruh bedenden ayrıldıktan sonra da yaşadığını düşünüyorum. Bedene ihtiyacı olmayan bazı yüksek ruhlar var. Onlar da bu dünyaya kattıkları ile yaşamaya devam ediyorlar. Nazım Hikmet öyle evrensel bir şairdi. Zaten şiir insan olmaya dair ne varsa onun en güzel anlatım biçimi. Ve o da bu anlmada belki de sanatın peygamberlerinden bir tanesi. Onu kendi dilinden okuduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Nazım gittiğinden beri memlekette çok şey değişmedi. Hala çocuklar ölüyor. Hala savaşlar oluyor. Hala insanlar sömürülüyor. Emek sömürülüyor. Biz de onun gibi bir şekilde bayrağı elimize aldık bunun için tüm bu sorunların düzeltilmesi, dünyanın bir cennete çevirmek için mücadelemizi umutlu yada umutsuz devam ettiriyoruz.” şeklinde duygularını ifade etti.