Ermenistan Rusya'ya değil, hükümete tepkili

Ermenistan’da geçen hafta tüyler ürpertici bir ‘aile katliamı’ yaşandı. Gümrü’de yaşayan 7 kişilik ailenin, zanlı Rus asker Permyakov tarafından katledildiğine kesin gözü ile bakılıyor.

Alin Özilyan'ın Zaman'da yer alan makalesinde şu değerlendirme yer aldı:

Halk bu facianın ardından bir kez daha Ermenistan’ın içinde bulunduğu durumu sorgulamaya başladı. Cinayet sonrasında hükümetin sergilediği Rusya yanlısı duruş ve ülkede resmi yas ilan edilmemesiyle birlikte cenazeye Sarkisyan’ın katılmaması da toplumun tepkisini çekti.

Ermeni medyasında hâlâ cevapsız sorular var. Neden Rus üssünden silahla firar eden asker hakkında Ermeni polisine haber verilmedi? Arama emri çıkartılsaydı cinayet önlenebilir miydi? Asker neden bir aileyi katletmeye karar vermişti? Permyakov’un ruh sağlığı gerçekten bozuk muydu ve neden Ermenistan mahkemeleri tarafından yargılanmayacaktı?

Cumhuriyetçi Parti, ilk günden beri, ülke içindeki protestoları yatıştıracak hiçbir açıklama yapmadığı gibi “Rus düşmanlığı” olarak uluslararası kamuoyuna sunma yoluna gidiyor. Millet Meclisi Başkan Yardımcısı Eduard Şarmazanov, olaydan hemen sonra “Alçakların olmadığı bir millet ve topluluk yoktur. Tüm yurttaşlarımıza, bu trajediye milliyetçi motifler katmamaları çağrısında bulunuyorum.” şeklinde bir açıklama yaptı. Şarmazanov’un sözlerini hoş karşılamayan halk, yapılan açıklamaların acıyı paylaşmaktan ziyade, siyasi bir krizin alevlenmemesi için yapıldığını düşünüyor.

Üs hakkında 1997 yılında imzalanan bir anlaşma var. Bu anlaşmaya göre üs sınırları içinde meydana gelen olaylar Rusya’nın, dışındakiler ise Ermenistan devletinin sorumluluğu altında. Bu anlaşmadan yola çıkarak askerin Ermenistan mahkemesi tarafından yargılanması talep ediliyor. Oysa, Ermenistan başsavcısının açıklamasına göre, askerin ilk suçu üsten kaçmak, ikincisi görev silahını çalmak ve ancak üçüncüsü cinayet. Özetle başsavcı henüz bu cinayeti işlemeden, Permyakov’un öncelikle iki askerî suç işlediğini ve bundan dolayı askerin Rusya tarafından yargılanacağını anlatmaya, hükümeti haklı çıkarmaya çalışıyor. Aslında bu açıklama Gümrü’de ve Erivan’da yapılan protestoların temel sebebi. Başsavcı Ermenistan’ın değil, Rusya’nın menfaatlerini koruduğu için eleştirilerin hedefinde.

Rusya’dan tavır değişikliği

Cenazeden hemen sonra Rusya ani bir manevra yapmaya çalıştı. Putin, Ermeni halkına başsağlığı diledi. Bu, o güne kadar yorum yapmayan Rus basınını da harekete geçirdi, gazeteciler Ermenistan’a gelmeye başladılar. Rusya’daki bazı aktivist ve insan hakları savunucuları Permyakov’un mutlaka Ermenistan’da yargılanmasını, Rusya’ya getirilirse kahramanlaştırılacağını düşündüklerini belirterek, bir imza kampanyası başlattı. Anlaşılan o ki, Rusya’da ne olup bittiğini anlamış, Ermenistan halkı ve hükümeti arasındaki krizden kendini çıkartmayı deniyordu.

Ermenistan hükümeti cephesinde ise bir değişiklik yok. Hükümetin teslimiyetçi politikalarını eleştiren protestolar, uluslararası kamuoyuna Rus karşıtlığı olarak sunulmaya, böylece hükümetin meşruluğunu kaybetmediği mesajı verilmeye çalışıyor. Ermenistan halkının büyük çoğunluğu özellikle son seçimlerden sonra, kendini vatandaşlık haklarından yoksun ve korunmasız hissediyor. Geciken demokrasi, şeffaf olmayan seçimler, dış politikadaki yalpalamalar, en önemlisi içerdeki ekonomik gerileme Ermenistan’ı zayıflatıyor, halkı umutsuzluğa itiyor.

Ermenistan hükümeti bugün Rusya karşısında bir stratejik ortaktan ziyade, kendi koltuğunu garantilemeye çalışan bir ricacı gibi. İşin kafa karıştıran tarafı şu ki, Rusya için Sarkisyan hükümeti vazgeçilmez değil. Rusya, yeni şekillenecek bir hükümet ile de stratejik işbirliği içerisine girebilir. Ayrıca Ermenistan halkının da kendi çıkarlarını ön plana alacak bir hükümetin Rusya ile ilişkileri geliştirmesi durumunda rahatsız olmayacağı aşikâr.