Melania Trump'ın Gülen okulunu ziyaret etmesi, Türkiye'ye S-400 baskısı mı?

Washington, Türkiye’ye topraklarına Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi kurmasını engellemek için baskısını sürdürüyor.

Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Donald Trump adına, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuşan Başkan Yardımcısı Mike Pence, ABD’nin S-400 sisteminin satın alınmasına ilişkin endişelerini iletti.

Bunu “Başkan Trump adına” ilettiğini belirtmek önemli, çünkü Erdoğan defalarca Başkan Trump ile olumlu diyaloglar gerçekleştiğinden bahsediyor ama Washington'daki çeşitli departmanlar ya onun talimatlarından sapıyor ya da onu yanlış yönlendiriyor.

Erdoğan bu telefon konuşmasına aldırmadan tutumunu sürdürdü. Hatta bir adım daha ileri giderek Türkiye’nin gelecekte hava savunma sisteminin daha sofistike bir versiyonu olan S-500’lerden dahi alabileceğini söyledi.

Geçtiğimiz hafta ABD baskısı; Pentagon, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ve bazı kıdemli kongre üyelerinden bir koro halinde geldi. Hepsi Türkiye’yi tavrını değiştirmediği sürece “ciddi sonuçlarla” karşılaşacağı konusunda uyardı. Beli başlı tehditler, ileri teknoloji ürünü olan S-35 hava araçlarının ve Patriot füzelerinin Türkiye’ye satılmasını engellemek ve Kongre’nin adı henüz konmamış bazı yaptırımlar uygulamasıydı.

Türkiye, egemen ülkenin seçtiği herhangi bir savunma sistemini edinmekte hakkı olduğu, Rus S-400’lerin satın alım anlaşmasının çoktan yapıldığı ve ABD Patriot füzelerinin alımı konusunda yeni taleplerde bulunduğu için Türkiye’nin Rusya’ya yönelmek zorunda kaldığı konusunda ısrarcı.

Türkiye, Patriot’ları ABD kredisiyle almayı istemiş ve bazı teknoloji transferleri şartı getirmişti. ABD’nin buna cevap vermesi 17 ay sürdü. Ve geçtiğimiz hafta Türkiye, ABD’nin cevabını tatmin edici bulmadığını açıkladı.

Diğer bir yandan, Türkiye’nin geri adım atmasını ve S-400’lerin alımından vazgeçmesini beklemek gerçekçi değil. Sistemin ilk parçası temmuz, ikincisiyse ekim ayında teslim edilecek. Eğer Türkiye’den kaynaklanan bir nedenle bu programdan bir sapma olursa bu Türkiye’nin güvenirliğine ve Rusya ile olan ilişkilerine zarar verecek. Dolayısıyla tüm anlaşma üzerinde bir çıkmaz var.

ABD geçtiğimiz hafta, S-400’ler konusunda Türkiye’yi rahatsız etmek için alakasız bir konuyu kullandı. First Lady Melania Trump, Oklahama eyaletinin Tulsa şehrinde bulunan bir sözleşmeli okulu, Dove School of Discovery’i ziyaret etti.

First Lady’nin sözcüsü Stephani Grisham elektronik postayla gönderdiği mesajda “akademik mükemmelliği ve sözleşmeli eğitime adanmışlığı nedeniyle okulun 2018 Yılının Sözleşmeli Okulu olarak seçildiğini, okulun ziyaretten önce tavsiye edilip onaylandığını” yazdı.

Aslında okul, Beyaz Saray’ın 28 Şubat tarihli açıklamasında “müfredatına karakter eğitimini de dâhil etmeye odaklanmış ödüllü bir ilköğretim okulu” şeklinde tarif edilmişti. Bu ziyarette olağandışı bir durum yoktu, tabii eğer okul Pennsylvania’da gönüllü sürgünde yaşayan Türk imam Fetullah Gülen’in liderlik ettiği Gülen Hareketi tarafından yönetilmiyor olsaydı.

Gülen’in imajını yükseltecek herhangi bir şey, Türk hükümetini öfkelendiriyor. Türkiye Gülen yönetimindeki okulların kapatılması için yıllardır lobi yapıyor. Bunun için ABD’de birkaç dava açıldı.

ABD’nin ziyareti önemsizleştirme çabalarına rağmen, bunun Türkiye’ye bir mesaj içerdiğini varsaymak için bazı sebepler var. ABD, Gülen meselesinin iki ülke arasında en hassas konu olduğunun farkında. Bu konuyla ilgili ABD’nin yaptığı her hamle Türkiye tarafından dikkatle izleniyor.

Tüm bu tehditler ve mesajlar Erdoğan’ı söylemini yumuşatmaya yönlendirdi ve geçtiğimiz hafta Türkiye ile ABD arasındaki görüş ayrılığının, iki ülkenin örtüşen çıkarları doğrultusunda çözülebileceğini söyledi.

Bu, Erdoğan’ın Türkiye-ABD ilişkilerine ilk uzlaşmacı yaklaşımı ve Erdoğan’ın çevresinin, en azından 31 Mart’ta Türkiye’de yapılacak yerel seçimlere kadar halının altına itilmesi gereken bir sorun -hem de ciddi bir sorun- olduğunu anladığının bir göstergesi de olabilir.

Türkiye-ABD ilişkilerinin karşılıklı suçlamalar yapmaktansa, dikkatle ele alınması gerekiyor.

Yaşar Yakış, Ahval