Rus Uzman: 'Temas hattında Türk barış gücü askeri olmasa da, Türkiye kazanım elde etti'
HABERRUS - Dağlık Karabağ'ın kendisi Batı için pek ilgi çekici değil. Ancak Moskova ve Ankara ile ilişkiler bağlamında bu faktör “katma değer” yaratacaktır. Bu nedenle, hem Kafkasya hem de Sovyet sonrası alan bir bütün olarak uluslararası gündeme giderek daha fazla entegre olacak ve dünyanın bu kısmındaki uyum ve öngörülemezlik seviyesi zamanla artacaktır. Ve bu bağlamda, geçmişteki değerlere aşırı bağımlılıktan kurtulmak için geçmiş savaşlar için değil, gelecekteki tehditlere önceden hazırlanmak son derece önemlidir.
Bu sözler, Rusya Dışişleri Bakanlığı MGIMO Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü’nün ve Rusya’nın önde gelen araştırmacısı olan ve aynı zamanda Uluslararası Analitik Dergisi genel yayın yönetmeni Sergey Markedonov’un, Kommersant’a Dağlık Karabağ’da varılan barış anlaşması çerçevesinde bölgenin geleceğini değerlendirdiği yazısından.
Sergey Markedonov, Kommersant’ta yer alan yazısında, Vladimir Putin, İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan'ın ortak açıklamasının Dağlık Karabağ'daki askeri çatışmayı durdurmuş gibi göründüğünü, ancak düşmanlıkların kesilmesinin çatışma bölgesine kalıcı barış getirip getirmeyeceğini zamanın göstereceğini belirtiyor.
Kafkasya'daki durumu ve Sovyet sonrası coğrafyayı bir bütün olarak anlamak için temel öneme sahip elde edilen bazı ön sonuçları özetlemenin zamanı geldi diyen Uzman; ‘Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının yeni şiddetlenmesi, eski SSCB'nin genişliğindeki uzun vadeli etnopolitik çatışmaların hala ağırlıklı olarak güç temelinde çözüldüğünü bir kez daha gösterdi. Çatışan toplumlarda müzakereler ve uzlaşmalar siyasi olarak gerekli değildir. Ermenistan'da Bakü'nün imtiyazlarına halkın tepkisine cumhuriyet için son derece (eğer var olmasa da) tehlikeli bir durumda bakmak yeterlidir.’
Azerbaycan, Rusya’nın ardından kaybedilen toprakları iade etme sürecini başlatabilen ikinci devlet
Karabağ bağlamında, Azerbaycan'ın Rusya'dan sonra mevcut statükoyu kendi çıkarları için kırabilen ve daha önce kaybedilen toprakları iade etme sürecini başlatabilen ikinci devlet olduğunu söyleyen Rus uzman, Sovyet sonrası kurulan birçok devlet için "sonbahar savaşı", kapsamlı incelemeye ve "yaratıcı fikirler ödünç almaya" layık başarılı bir model olarak algılanacak.
Rusya, sözünün ve gücünü ağırlığını gösterdi
Rusya, sözünün ağırlığını göstererek gücünü de göstermeyi başardı.
Neredeyse bağımsız olarak, Minsk Grubu'na katı bir bağlılık olmadan, Türkiye veya Batı ile kapsamlı jeopolitik anlaşmalar olmaksızın, savaşı durdurmayı başardı.
Bir yandan Bakü'nün işgal altındaki bölgelere geri dönmesine engel olmadan, diğer yandan Dağlık Karabağ'ın ikinci bir Sırp Krajina'ya dönüşmesini engelemeyi başardı.
Bununla birlikte, yeni statüko bağlamında, şu anda Rus barışı koruma harekatı tarafından desteklenen ateşkesin, olası akut çarpışmalara karşı otomatik olarak garanti vermediği gerçeği konusunda son derece açık olmalıdır.
Daha önce, kendimizi bir kereden fazla, çatışmanın nihai çözümünün katılımcıları tarafından farklı şekillerde yorumlandığı ve barış güçlerinin "tam zafer" elde etmenin önünde can sıkıcı bir engel olarak görüldüğü durumlarda bulduk.
Temas hattında hiçbir Türk barış gücü görevlisi olmayacak olsa da, Türkiye kazanım elde etti
Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının yeni bir yükselişi, önemi bakımından Kafkasya bölgesinin sınırlarının çok ötesine geçtiğini gösterdi. Ve yeni temas hattında hiçbir Türk barış gücü görevlisi olmayacak olsa da, Türkiye aslında AGİT Minsk Grubu'nun sıradan bir üyesi olarak önceki katılımının ve kazanımlarının ötesine geçti.
Karabağ'ın kendisinin Batı için pek ilgi çekici olmadığını vurgulayan Rus uzman, ancak Moskova ve Ankara ile ilişkiler bağlamında Karabağ sorununun “katma değer” yaratacağına ve ilerde de ilişkilerde önemli bir yer tutacağını varsayıyor.
Bu nedenle, hem Kafkasya’nın hem de Sovyet sonrası coğrafyanın bir bütün olarak uluslararası gündeme giderek daha fazla entegre olacağı görüşünü paylaşan Rus uzman, dünyanın bu kısmındaki uyum ve öngörülemezlik seviyesinin de yanlızca daha da fazla artacağı görüşünde.
Bu bağlamda, geçmişteki değerlere aşırı bağımlılıktan kurtulmak için geçmiş savaşlar için değil, gelecekteki tehditlere önceden hazırlanmanın son derece önemli olduğu vurgusu yapılıyor.