Rusların Schengen Vizesi Reddedilme Oranında Büyük Artış
HABERRUS - Rusya Tur Operatörleri Birliği (ATOR), 2023 yılında Rus vatandaşlarına Schengen vizesi başvurularında verilen ret oranlarının pandemi öncesi döneme kıyasla 13 kat arttığını açıkladı. Bu durum, her beş Rus başvuru sahibinden birinin vize başvurusunun reddedildiği anlamına geliyor.
Başvurular ve ret oranları yıllar içinde dramatik olarak değişti.
2023 yılında Rus vatandaşları Schengen vizesi için 520 binden fazla başvuru yaptı. Bu başvuruların yaklaşık %20'si reddedildi. 2019 yılında ise bu oran sadece %1,5'ti.
Benzer durum çok girişli vizeler için de yaşanıyor. 2023 yılında Ruslara verilen çok girişli vizelerin sayısı 221 bin olarak kaydedildi. 2022 yılına kıyasla bu sayı %30 azaldı ve pandemi öncesi 2019 yılına göre neredeyse yarı yarıya (%82,6) düştü.
Genel Schengen Vizesi Verileri
Avrupa Komisyonu (AK) verilerine göre, 2023 yılında dünya genelinde Schengen vizesine yapılan toplam başvuru sayısı 10,3 milyonu aştı. Bu, 2022 yılına göre %37'lik bir artışı ifade ediyor. Toplamda 8,49 milyon Schengen vizesi verilirken, başvuruların %17,7'si reddedildi. Bu oran, 2019'daki %9,9'luk ret oranına göre oldukça yüksek.
Ülke Bazında Başvurular
Çin: 1,1 milyon başvuru
Türkiye: 1,05 milyon başvuru
Hindistan: 966 bin başvuru
Fas: 591 bin başvuru
Rusya: 520 bin başvuru (2022'ye göre %24,2 azalma)
Schengen vizesi başvurularında Rusya'ya yönelik ret oranlarındaki bu artış, Rusya ve Batı arasındaki siyasi gerginliklerin vize politikalarına yansımasının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. ATOR'un verileri, Rus vatandaşlarının Schengen bölgesine seyahat etme istekliliğinin azalmadığını, ancak vize almanın daha zorlaştığını ortaya koyuyor.
Bu durum, Rusya'dan Avrupa'ya yönelik turizmi ve iş seyahatlerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle çok girişli vizelerin azalması, Rusların Avrupa'ya sık seyahat etme imkanlarını kısıtlıyor. Sonuç olarak, Schengen vizesi başvurularında Rus vatandaşlarına yönelik ret oranlarının artışı, uluslararası ilişkilerin ve politikaların bireysel seyahat özgürlüğü üzerindeki etkilerini açıkça gösteriyor.